ETHERİKLE KONUŞMALAR: Bilim,Ruhban,Para
Bilimin bir din olmaya başladığını uzun zamandır söylüyorum anlatıyorum. Sanırım bunu daha iyi bir metotla anlatmadığım için ciddiye alınmadım. Ya da oldukça ciddiye alındım da sırf boktan hayatım daha da lüksleşmesin diye kimse fikrin bana ait olduğunu kabullenmek istemedi. Yine de bu konuda söyleyeceklerimi çekinmeden söyleyeceğim. Sonuçta bir türe, bir anlatı biçimine ya da herhangi bir disipline ait olmakla ilgili özgüven sorunlarımı aşıp artık sadece harekete geçen birisiyim. Elbette taklit disiplinler insanı o dönem yaşadığı dünyanın nimetlerinden yararlanmasında etkili olur. Fakat bazen özden gelen davranış bir insanı hayatla sınarken çok daha kalıcı ödüller verir. Ödül peşinde miyim? Dervişler kadar.
Bilirsiniz ki her gelişim doğal sınırlarına ulaştığında artık kendi yarattıklarını büyük bir çukur olarak yutmaya karartmaya başlar. Roma’nın karanlık Avrupa orta çağını başlatması, İslam devriminin ve Osmanlı’nın şuan ki Ortadoğu bataklığını yaratması gibi düşünülebilir bunlar. Şu an insan toplumunda bir tohumun filizlenip meyve verdikten sonra çürümesi tahminen beş yüz seneyi buluyor. Antik Yunan’dan hemen sonra kurulan Roma beşyüzlerde yerini karanlık bir Hristiyanlığa bırakınca altıyüzlerde doğan islam o üçüncü yüzyılda altınçağını yaşıyor. Romanın çöküşü onbeşinci yüzyılken ortadoğunun çöküşü ise yirminci yüzyıl oluyor. Tabii bu sırada da yeni bir disiplinle Amerika adında bir medeniyet doğuyor ve bu medeniyette doğalı dört yüz yıl oldu. İşin matematik hesabındaki nizamı ve kısalma aritmetiğini az çok anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Kökünde medeniyet olan yine medeniyete Avrupa gibi kavuşacaktır. Bu bir denge meselesi. Bu yüzden cennet ve cehennem var. Bu dünya bunun tek kanıtı.
Bilim ise tıpkı Yunan’da ve Emevi’lerde olduğu gibi felsefik bir cevap arayıştan doğan ve günümüzde tek hakikat olarak kabul edilen bir noktaya geldi. Bunu tek hakikat olarak kabul edenlerin kaderi yukarıdaki paragrafta aslında verilmişti. Dogma bir şekilde katolikleşen her şey karanlıklaşmaya mahkumdur. Peki katolikleşmek nedir? Katolikleşmek halkın sağlık, yönetim ve tarım, beslenme gibi sosyal durumlarını daha büyük amaçlar doğrultusunda tekelleştirmektir. Bu tekelleştirme nasıl yapılır? Öncelikle bu tekelleşme için para baronlarına ihtiyaç vardır. Bir dönemin derebeyleri, burjuvaları, esnaf loncaları ya da toprak ağaları. Günümüzde marka sahipleri bu konuma getirilir. Bu para baronları devlet yönetiminde söz sahibi olmaya başlarlar. Sebebi için devletin toprak ve varlık sürdürmek için askeri harcamaya ihtiyacı olması ve bu baronların da bu parayı karşılaması yeterlidir. Komünizmde bu baronlara yer vermek yerine parayı tek elde devlet toplar ve dağıtır. Bu da bir yöntem ama insanların içindeki rekabet duygusu beslenemediğinden bir türlü kabul görmüyor ve çalışmıyor. İnsanları ortak bir varlık için hepimiz olabildiğince çalışırız ve olanı da eşit dağıtırız fikrine ısındıramayız çünkü hem bu fikre ısınmamamız için çalışan oldukça fazla argüman üreten bir sosyoloji örgütü ve medya var. Üstelik bu alışkanlığı kazanmak için doğacak nesillere karşı kendimizi dış dünyaya kapatmak hiç kimsenin göze0 alamadığı bir fedakarlık.
Konuya tekrar dönecek olursam oldukça basit. Bu para baronları devlete askeri mühimmat ve asker sağladıkça devlet de onların medyası ve rahiplerini konuşturmaya devam eder. Papalık tarafından atanan rahiplerden bazıları eğer İncil’i olduğu gibi halka okutursa mutlaka idam edilirdi. Şimdi etrafınıza bir bakın bakalım, gerçekten doğru kaynağından okunacak bir bilimsel makalenin dilini halkın anlama şansı var mı? Gerçekten anlayanlar bunu hiç manipüle etmeden halka anlatırlar mı? Kaldı ki biz henüz bilim dinini kabullenmiş bir toplum bile değiliz. Biz daha İslam üzerindeki atanmış rahiplerin sözünden çıkamadık ki bilim dininin rahiplerini eleştirmeye gelebilelim. Kendi din kitabımızın okunmasının şirk koşmak, münafıklık gibi görüldüğü bir ülkede eğitimle bilim anlayışı edinebilmek bir de bunu filtresiz edinebilmek oldukça zor ve hatta imkansızdır.
Para baronlarının atadığı güncel rahiplere artık doktor, profesör veya saygın başka hitaplar getiriyoruz. Onlar da kendilerinden önce saygın kabul edilen, şeyh, papa, hoca, imam, rahibe gibi kavramları toksikleştirip kendilerine karşı sonsuz bir güven yaratıyorlar. Tıpkı zamanında papaların ya da hocaların şamanlara yaptığı gibi. Bunun için sosyal medya, televizyon kanalları hatta yaygın akademik eğitimin kendisini bile kullanıp yeni bir saygın ruhban sınıf yaratılıyor. Tanrı planını uygulamaktan bir gün bile geri kalmıyor ve kendisi için savaşanlara da oldukça iyi bakıyor. Dün tacizci dediğimiz bir profesöre bugün yine hocam diyebilen bir din bu.
İş nereye varır bilmiyorum bence her şey bir kişinin etrafında kümelenip hakikatin ortaya çıkması ve cehennemin hayal perdesinin kapanmasıyla son bulacak gibi. Öte yandan bin yıl sonrasında okullarda şu sözleri duyarsak şaşırmayalım “ Eskiden dünyanın güneşin etrafında döndüğü düşünülüyormuş” :D. Bu cümle düz dünyacı olanların kuracağı bir cümle gibi değil mi? Hayır çevremizdeki dünyanın nasıl olduğunu bilmemizin bir yolu yok. Bildiğimiz her şey seçkin bir gurup paralı ruhbanın istedikleridir.
@furkano Bilgileri yanlışlayabilmem için kaynaklara tam erişebilmem lazım ki bunun olanaksızlığından bahsettim zaten. Ama yine de tarih biliminde ya da arkeolojide uydurmasyon bir sürü boşluk doldurmaca var. Ya da ne biliyim 1950'lerde kullandığımız ilaçların çoğu şu an uyuşuturucu ki bugün kullandığımız ilaçları da uyuşturucu niyetine kullanan çok insan var. Sonra gelelim quantum fiziğine. Quantum fiziğinde kaydadeğer doğaüstü diyebileceğimiz durumlar gözlenirken bunu newton mekaniği ile çeliştiği için açıklamayı illa rasyonel yapmaya çalışan dalkavuklar var karşımızda. Malesef dünya mistik bir yer ve bilim bunu kabul etmekte zorlanıyor. Bu yüzden kendi araçlarıyla buldukları kanıtları yine kendileri on sene sonra yalanlıyorlar ama yine o on sene içinde sadece onların dediğine inanmamızı istiyorlar.
@dumbulllukemal Din olan bilimin olası yanlış bilgilerinden (dogmalarından) örnek verebilir misiniz?