Beş yüz yıllık ‘misafirlik’! : Türkiye Yahudilerinin dünü, bugünü, yarını…
AVLAREMOZ-19 TEMMUZ 2017
“Yahudiler güvensizliği öğrendiler ve bu devlete bir daha güvenmemeyi de öğrendiler. Bugün Yahudi toplumunun maruz kaldığı anti-semitizmde de ve susmasında da bunun cevabını buluruz”
Türkiye ‘toplumu’ yine yüzleşmediği bir tramvayı ‘geride’ bıraktı. Daha giriş cümlesinde iki anahtar kelimeyi tırnak içerisinde aldım. Zira ‘geçmişiyle’ yüzleşememiş, ortak hafızası oluşmamış insan birlikteliğini toplum olarak adlandırmak anlamsız. Öte yandan özür dilemeden, geçmişle yüzleşmeden de yaşananlar “geride” bırakılmıyor. Anti-semit söylemin Türkiye örneğinde görüldüğü üzere her fırsatta tekrar tekrar yüzümüze çarpıyor. Hayat ne güzel şuursuz olunca!
1934’ün 21 Haziran- 4 Temmuz’unda, Trakya’da sadece inançları farklı olduğu için, sayıları da hiç önemli değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin binlerce yurttaşı yerlerinden edildi. Literatürde Trakya Pogromu olarak anılan, Türkiye Yahudilerini hedef alan olayların sene-i devriyesinde, hafızanın nesilden nesile devredilmiş haliyle, bir bilenle konuşmak istedim. Bu yüzden anti-semitizme karşı bir platform olarak faaliyet gösteren Avlaremoz’a başvurdum. Avlaremoz da beni Işıl Demirel ile buluşturdu. Işıl Demirel ile yaptığım röportaj sırasıyla, Trakya Pogromu, Türkiye’de anti-semitizm ve Avlaremoz’un faaliyetleri başlığı altında üç bölümde yayınlanacak.
Işıl Demirel, Gezi ‘olayları’ sonrası ‘sendikal örgütlenme ve siyasal hareketlenme’ nedeniyle işten atılan eski bir akademisyen. Antropolog olan Demirel yaklaşık bir senedir Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği’nde (SEHAK) ve iki senedir Avlaremoz’un içinde yer alıyor. Anne tarafından da Yahudi olan Işıl Demirel ile, Türkiye Yahudilerinin dününü, bugününü ve yarınını konuştuk…