Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi'nin kaleme alıp yine Feyyaz Yiğit ve Kıvanç Kılınç'ın başrollerinde olduğu Gibi dizisi, son yılların en iyi yerli dizisi olabilir.
Leyla ile Mecnun ile Türk televizyonlarına giren absürt mizahın belki de en iyi örneklerinden. Bu bakımdan Leyla ile Mecnun'un ilk sezonuyla yarışır. İlgili dizi sette yaşanan talihsiz bir kavga sonucu oyuncuları Ezgi Asaroğlu, Ushan Çakır ve Beste Bereket diziden ayrılmış ve ikinci ve üçüncü sezonda ilk sezondaki havayı verememişti. Gibi'nin benzer akıbet yaşamamasını umarak ilk sezon bölümlerini değerlendirmeme geçiyorum.
İlk bölüm olan Kokariç'i YouTube'dan, diğer on bir bölümü Dizipal'den izledim.
1) Badana [AA]
Bölümdeki badana gibi insanlar tanıdığım için gerçekten eğlendiğim bir bölüm oldu. Boyacıların evi kendi seçtikleri renge boyama isteğine de değiniliyor. Mavi ve yeşil en sevdiğim renkler. Keşke benim odamın duvarı böyle olsa.
2) Karanlık Güç [AA]
Özellikle koronavirüs salgını sürecinde yaşadığımız akıl tutulmasını güzel işlemiş bir bölümdü. Nabukadnezar da pandemi sürecinde her gün televizyon ekranlarına çıkan "uzman"ları temsil ediyor olmalı.
3) Erasmus'la Gelen Yamyam [AA]
Umut Sarıkayavari harika tespitler içeren bölüm. Ahmet Kürşat Öçalan'ı da ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Mezarlık sahnesine bayıldım.
4) Vatka [BA]
Yılmaz'ın yine burnunun dikine gitmesi üzerine kurulan bir hikaye var bu bölümde. Dönem faşisti kadın ile Yılmaz'ın tartıştığı sahne olağanüstü. İlkkan'ın her kadınla aynı fikirde olması da dikkatten kaçmamış. Sonunda Yılmaz'ın annesinin yanına gitmesi de yüreğimi parçaladı. Gerçekten de bir anne çocuğuna öyle şeyler yakıştıramaz.
5) Kokariç [BA]
Fotoğraf çekmeyi seven her insanın başına gelmiştir bu sorgulama. Derdini anlatamayan iki arkadaşın köfteci açmaya varan mücadelesi, pilot bölüm olması nedeniyle de başarılı olmuş. Bu bölüm iyi olmasaydı diğerlerini izlemezdim muhtemelen.
6) Atın Bulunuşu [BB]
Tarih öncesinden "Ata ilk binmiş, bu ne cüret?" sorusunun cevabı niteliğinde bir bölüm. Obadaki güç mücadelesi de iyi işlenmiş. En beğendiğim replik "Kuş et mi?" oldu.
7) Nü Model [BB]
İBB Şehir Tiyatroları'nın Geç Kalanlar, Can Yeleği ve Kısraklı Kadın oyunlarından da tanıdığımız Elçin Atamgüç halk düşmanı rolünü çok iyi oynamış. Abidin Dayı ise çok orijinal bir karakter olmuş. Mimar Sinan mezunu olduğum için öğrencilerin de gayet gerçekçi olduğunu birinci elden söyleyebilirim.
8) İkinci Yol [BB]
İlkkan'ın gerçek anne babasını aradığı ancak sonuçsuz kalınan bir bölüm. Oradan oraya taşınmaları komik. Sarı Salim karakteri çok hoşuma gitti.
9) Kan Parası [CB]
İlkkan'ın ayağını araba ezdiğinde motoruyla gelen Ceyhun'un açtığı kafede çay tabağının düşmesi sonucu kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yuman Ramo Baba'nın yakınları ile Yılmaz ve İlkkan'ın başından geçenler anlatılıyor.
10) Ayırtma Yenilemesi [CB]
Salaş Meyhane sahnesi hatrına beğendiğim bölüm oldu. Diğer kısımlarda klişeye kaçılmış maalesef. Ancak büyücünün Din&Bilim adını kullanması gibi ibretlik tespitler yok değil.
11) Yılmaz Bey Banyo [CC]
Burada yine Yılmaz'ın burnunun dikine gittiği, İlkkan'ın uyardığı ve sonunda Yılmaz'ın İlkkan'ın söylediğine geldiği senaryo izlenmiş. Yılmaz'ın "Sosyal medyada olsam hak verirdin." demesi ise takdire şayan.
12) Yanlış Mentor [CC]
Bölüm süresince, "Bu Yılmaz ne iş yapıyor, geçimini neyle sağlıyor?" diye düşündüm. Yılmaz yine ilk seferde Şefik'in sahtekar olduğunu anlamıyor. Olay döngüsü diğer bölümlere benziyor.
Gibi'nin ikinci sezonu ilkinden daha iyiydi. Olaylar belli bir şemaya oturmuştu. Ahmet Kürşat Öçalan'ın oynadığı Ersoy karakteri de dizinin vazgeçilmezi olmuştu.
Bu sezonun bölümleri için puanlama yapmayacağım çünkü hepsi birbirinden güzel. Ben sırayla izlemedim ama yayınlanma sırasıyla yorumlayacağım:
1) Vücutçu Yalvaç
İlkkan'ın yeğeni Yalvaç'ın eve bir süreliğine misafir olmasıyla bizimkilerin başına gelenler anlatılıyor. Yalvaç'ın çok terlemesi, fazla açık giyinmesi ve kaslı vücudu nedeniyle her gittikleri yerden kovuluyorlar. Ancak Yalvaç'ın karakteri çok iyi. Kendisi çok efendi biri. Öfkeli kalabalığı da efendiliğiyle ikna ediyor.
2) Kuki
Para her şeyin anahtarı. İlkkan'ın da paraya ihtiyacı olunca ne yapacağını şaşırıyor. Kölelik ilanına başvuruyor. Dört gün kölelik yaparak borçlarını kapatacak parayı elde edeceğini düşünüyor ancak bu kölelik başka bir kölelikmiş. Sahibe Seher'e otuz altı bin lira borçlanıyor. Bu sırada Yılmaz ve Ersoy, Ümran Hanım'ın ayağına platin takılacak torunu Ozan için para topluyorlar. Senet imzaladığı için ödememesi durumunda müstehcen görüntüleri internette yayınlanacak olan İlkkan'a veriyorlar paranın büyük kısmını. Zaten Ozan da oyun koltuğu almak için numara yapıyormuş. Yılmaz, yine başına hiçbir iş gelmeden yırttı yani.
3) Bej
Yılmaz'ın yardımcı doçent olan ablası Canan'ın oğlu Kutay'ın anaokulundaki sınıfında müsamere yapılıyor. Ancak Kutay, arı rolünü oynamak isterken ona petek rolü veriliyor. Dedektif misali iz süren üçlü, Zafer Hoca'nın bej ceketli beyle ilişkisinden şüpheleniyor. Önce iyi niyetle belki Kutay'ı arı yapar diye bir akıllı saat hediye ediyorlar. Pastanede Alman pastası yerken Ersoy'un yengesinin gönderdiği devasa fıstık ilginçti. İstekleri yerine gelmiyor. Tesadüfen akıllı saati İlkkan'ın telefonuna bağladığının farkına varıyorlar. Sonunda hocanın konumunu takip ederek bej ceketli adamla yat pazarlığı yaptığını ifşa ediyorlar. Zafer Hoca okuldan atılıyor, yerine beden eğitimi öğretmeni Defne Hanım geliyor. Onun aklında zaten Kutay'ı arı yapmak varmış.
4) Sokak Röportajı
Alışverişten çıkıp eve giderken sokak röportajına katılan Yılmaz, hedef gösteriliyor. Birkaç şiddet olayı yaşayınca da Bolu'ya doğru kaçmaya başlıyorlar. Yolda da başlarına gelmeyen kalmıyor. Özellikle dinlenme tesisinde sembolist bir tavırla tehdit edilmeleri çok hoştu. Arabaları da hiç olunca mağarada bakliyat ve kutti yiyerek günlerini geçiriyorlar. Yılmaz'ın kendilerini jandarmaya ihbar etmesiyle hikaye son buluyor. Kendisini kimse hatırlamıyor. Aslında İlkkan, bayağı bir alışmıştı bu hayata. Tüm bu komedinin yanında, sosyal medya linçlerinin fenomenolojisini yapan bir bölüm olmuş resmen.
5) Çaça ve Cosplay
Yılmaz'ı kendimle özdeşleştiriyorum. İlkkan ve Ersoy'un sevgili yapıp farklı hobiler edinirken Yılmaz'ın yalnız kalması bu özdeşliği ispatlar nitelikteydi. Aslında bu bölüm, baştan sona benim ikili ilişkilerdeki durumumu anlatıyordu. Yılmaz, bu aşamada karakterli olduğu için yalnız kaldığını iddia ediyor. Çünkü ona göre ikisinin yaşam tarzı da sahte. Ancak partide Ecemşah'ı görünce işler değişiyor. Cosplay onun için bir ilgi alanı oluveriyor. Birtakım gelgitlerden sonra Yılmaz'ın yapamadığını öğreniyoruz. Belki de gerçekten karakterli biridir. Son olarak Yılmaz, göndermeleri anlamak konusunda iyi değil.
6) İki İçi Dışı Bir Kişi
Adı bayağı acayip olan bu bölümde Ersoy'un İngilizce öğretmeni olan dayısı Zeki ile tanışıyoruz. Patavatsızlığını "Benim içim dışım bir." diyerek kapatmaya çalışıyor. Kendisinde toksik bir sevgi var. Buna da "Takılıyorum." diyor sürekli. Kuryenin Zeki yüzünden kovulmasından sonra arabada pasif agresif bir vaziyette tartışan Yılmaz ve İlkkan, çareyi Zeki'den daha beter bir patavatsız olan Olgaç'ı çağırmakta bulur. Bu panzehir işe yarar ama olan Ersoy'a olur.
7) Gelin Başı
Bu dizinin bir özelliği, ayrıntılarda bile ilginç tespitler yapmasıdır. Bölümün başında müşteri hizmetlerini 25 dakika beklemek üzerine geçen muhabbet de bunun bir örneği. Ersoy'un çocukluğunda yanıp bittiği Hümeyra'nın düğününde yaşananlar anlatılıyor. Hümeyra'nın annesi minivan hediye ettiği için mahcup olmamak gerek. Ersoy ve Yılmaz, gelin başı yaptırırken İlkkan düğün fotoğrafı çekiyor. Bu arada, Yılmaz'ın tekvando kursundan almak istediği fazladan ödenen parası karşılığında verilen Taner'den beş tekvando şovu da beni bayağı güldürdü. Hüseyin'in Ersoy'a karşı soğuk tavırları dikkatimden kaçmadı. İlkkan fotoğraf çekerken Hümeyra'nın saçından dolayı uçurumdan yuvarlanması sonucunda oluşan panik de güzel işlenmiş. Sonunda Hümeyra'nın iki aylık bebeği olduğunun öğrenilmesi ve nişanın atılması ile her şey hayra çıkıyor. Taner'in tekvando şovuyla da bölüm sona eriyor.
8) Resimdeki Ünlü
Lakabı küçük olan ünlünün adını kare bulmacada bulamadıkları için şekilden şekile giriyorlar. Kayıp ilanı bile veriyorlar. Sonunda Küçük Orhan'ın menajeri Kamer Bey'e ulaşıyorlar. Esra'yı bu bölümde yeniden görmek güzel. Kendisi çok orijinal bir karakter. Onun Yılmaz'la olan çocuk yıldız tartışmasının şeker kullanımına gelmesi hoşuma gitti. Sonunda Küçük Orhan'a yaptıkları ziyarette onun cüce olduğunu öğrenmeleri benim için de bir parça şok oldu. İlkkan'ın cüce sözünü kırıcı bulması üzerine Orhan'ın verdiği tepki takdire şayandı. Bölümün sonunda bizimkilerin Class Garden'ın locasındaki tavırları da ayrı komikti.
9) Eşref Hidayet Gürdal Kültür Merkezi
Bu İlkkan'ın kadın düşkünlüğü ne olacak bilmiyorum. Yazıştığı Şebnem'in horon gösterisi için geldiği kültür merkezinde Yılmaz'la başına gelmeyen kalmadı. Bir yerde mahsur kalıyorlar ve burada telefon çekmiyor. Çekse de kimsede telefon yok. Bu bölüm biraz yavaş ilerliyordu. Bu yüzden, olaylar dolu dolu olsa da sıkıldım.
10) Vita Brevis
Roma'yı o kadar seviyorum ki anlatamam. Bu bölüm de Roma'daki iki senatörün başından geçenler anlatılıyor. Bir kere bölüm, her anlamda çok gerçekçi olmuş. Bunu belirtmeden geçmemem gerekiyor. Bölüm latrinada başlıyor. Kölelere boyundan asma cezası vererek yeni bir idam yöntemi keşfetmeleriyle devam ediyor. Yılmaz, senatoda pantolon giymeyi öneriyor. Fakat toga Roma ve Romalılığın bir simgesi olduğu için bu öneri kabul görmüyor. Sonrasında İlkkan veya buradaki adıyla Primus Sangris Septimus, vatana ihanet suçundan yargılanıyor. Avukatlığını Yılmaz yapıyor; aslında yapamıyor. Her zamanki gibi gaza geliyor. Yargılama sonucunda Septimus masum bulunurken Yılmaz suçlu bulundu ve idama veya intihara mahkum edildi. Yılmaz, kendi icat ettiği yöntemle asılacakken Nero'nun halk düşmanı ilan edildiği ve intihar ettiği haberi gelir. Yılmaz'ın infazı iptal olsa da intihar etmeden önce yaptığı konuşma hoşuma gitti.