19 Mart Darbesi'nin üzerinden yüz gün geçti. Bu darbenin diğerlerinden farkı, artık demokrasiye dönülmeyecek olması. 149 yıllık Türk demokrasi deneyimi böylece sona erdi.
Ekrem İmamoğlu'nu Türk demokrasisi, İstanbul ve AKP'den kurtuluş için önemli bir figür olarak görüyorum. Maalesef o ve İstanbul'u karanlıktan aydınlığa çıkaran arkadaşları hiçbir tutarlılığı ve kanıtlama kaygısı olmayan gizli tanık ifadeleriyle mahpus tutuluyor.
Bu süreçte Mahir Polat, resmen öldürülmeye çalışıldı. Murat Ongun ve Mehmet Murat Çalık başta olmak üzere, tutuklu bulunan birkaç kişi Silivri'den diğer illere nakledildi. Ekrem İmamoğlu'nun sureti ve sesi yetkisi dahilinde olmamasına rağmen savcılık tarafından yasaklandı. Twitter hesabı erişime engellendi. Yeni açılan hesabın ise yayılması bizzat site yönetimi tarafından önlendi. Zulüm ve işkenceyle geçen üç aydan fazla bir zamanda Türk demokratların enerjisi söndü. Herkes 19 Mart öncesi yaşamına geri döndü. Bir ara dillendirilen boykot bile unutuldu gitti.
Öte yandan Volkan Konak ve Ferdi Zeyrek'in kaybı benim için çok üzücü oldu. Tayyip Erdoğan'ın telef çıkışından sonra her CHP'li ölümüne cinayet gözüyle bakmak gerekiyor. Tabii AKP'liler her iki ölümde de ahlaksızlıklarını gösterdiler.
Bu hain darbede kimin nerede saf tuttuğunu unutmamak gerekir. PKK, başını AKP ve MHP'nin çektiği İslam soslu narko-terör ittifakına katılırken Kılıçdaroğlu ve avaneleri, darbe ve sonrası süreçte yaptıklarıyla darbenin CHP'deki ayağı olduklarını kanıtlamışlardır. Karabulut Kemal, siyasi hayatını narko-terör üçlüsünün dördüncü ayağı olarak tamamlayacaktır.
Karamsar olmak istemiyorum fakat bu tepkisizliğin sonuçlarını az çok tahmin edebiliyorum. Ekrem İmamoğlu'nun siyasi hayatı bitti. En iyi ihtimalle siyasi yasak getirilecek. Kötü ihtimal için Aleksey Navalni diyeyim, siz de anlayın. İmamoğlu, önemli bir sembol olsa da, ondan daha önemlisi, Türk demokrasisi ömrünü tamamladı. Bir daha seçim olmayacak. AKP, hele ki bu tepkisizlikle, sonsuza kadar iktidarda kalacak. Silivri Zindanı'nı basmadıkça veya saraya yürümedikçe AKP rejiminin apartheid uygulamaları da son bulmayacak.
Biz ne kadar karşı olsak da bu rejimden beslenen, varlığı ona bağlı olan milyonlar var. Kalanlar da ses çıkarmadığına göre keyifleri yerinde olmalı. Arada yalandan sızlananlar oluyor ama herkes için bir şekilde olumlu bir iklim olduğuna göre AKP'nin getirdiği rejim de sonsuza kadar sürecek. En azından bu garabetin silinip gittiğini, yıkılıp bittiğini; en ufak katkıda bulunanların hesap verdiğini göremeyeceğiz. Bir yaz akşamı üşüten bu gerçekle yüzleştim maalesef.
Kuzeyin yıldızı Newcastle United, Lig Kupası finalinde Liverpool'u 1-2 yenerek minör başarıları saymazsak 1955'teki FA Cup sonrası ilk kupasını kazandı. Online Soccer Manager adlı oyunda defalarca teknik direktörlüğünü yaptığım, neoliberal politikalar nedeniyle mahvolmuş bir kentin takımının mutlulukla perçinlenen hüzünlü hikayesidir bu.
Anketler ağır yanıldı ve Grönland'da dün yapılan seçimleri bağımsızlığı nihai amaç olarak gören Demokraatit birinci sırada tamamladı. İkinci ise bağımsızlığın bir an önce sağlanmasını isteyen Naleraq oldu. Özerk olduğundan beri adayı yöneten ve Danimarka meclisi Folketing'e temsilci gönderen iki parti Inuit Ataqatigiit ve Siumut, keskin düşüş yaşadı. Danimarka ile birlikten yana olan Atassut oylarında bir değişim olmadı.
Muhtemelen Jens Frederik Nielsen başbakan olacak ve kuzey daireyi nelerin beklediğini hep beraber göreceğiz.
Oğuzhan Alpdoğan'ın iyi bir insan olduğunu biliyordum. Bugün eskiden çalıştığı Tezcan Galvaniz'deki greve katılmış. Toplu iş sözleşmesinde işçilerin %80 zam talebine karşılık patron %8 önermişti.
Kendisi "Burada bir grev vardı. Ben de abilerimi, kardeşlerimi yalnız bırakmak istemedim. İnşallah alacağız zammı da." açıklamasında bulundu.
Kocatepe metro durağında reklam panosuna yerleştirilmiştir fakat bu hafta hava karlı olduğundan buraya uğrayamadım ve internet sitesinden bu yılki IKEA iftar menüsünün fiyatına ulaştım. Her yıl 100 lira koyarak serüvenine devam ediyor.
Kötülüğün yeryüzündeki idesi olan AKP, Türkiye Cumhuriyeti'ni sona erdirmiş ve kendi rejimini tesis etmiştir. Bu amorf rejimle yönetilmeye çalışılan ülkeye kısaca Pemistan diyebiliriz.
Bu yakıştırmayı daha çok kullanmak istiyorum. O yüzden iyi belleyelim.
Pakistan ile fonetik bir benzeşim kurmayı hedefledim. Pakistan da Pemistan gibi bir kısaltmadır. P, e ve m, bu rejimde ayrıcalıklı olan üç sınıfı temsil ediyor: Patron, esnaf ve memur. İstan ise sonunda bulunduğu hiçbir ülkenin abat olmamasından geliyor; Yunanistan dahil.
Bundan sonraki yazılarımda Türkiye yerine AKP'nin amorf rejimi veya Pemistan kavramsallaştırmalarını kullanacağım.
Mehmet Şimşek'in tek başarısı sınırlı bir kesim hariç herkesi enflasyonun tek nedeninin halkın gereksiz harcamaları olduğuna ve kazıkçı esnafın bunu fırsata çevirdiğine inandırmasıdır. "Trendyol'dan alışveriş yapmayı bırakırsanız ekonomi düzelir." demeye getiriyor. Enflasyonun ana nedeninin para basılması olduğunu unuttu herkes. Böyle bir algıya kapılmış gidiyor.
Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.