Follow

Evlenmekle veya daha doğrusu onunla evlenmekle fazla aceleci mi davrandım acaba? Üniversitede sevgiliyken bana ne kadar hoş, dünyalar tatlısı geliyordu oysaki. Evlenince birden ne değişti? Entelektüel birikimi azalmadı. Hatta arttığını söylersek yerinde bir tespit yapmış oluruz. Çünkü mezun olup evlenmemizin üzerinden iki yıl oldu ve bu süreçte kendisi yüksek lisans tezini bitirmiş, tezini savunmuş durumda. Bir süre önce doktora için onay aldı. Gayretkeş bir araştırmacı oluvermişti. Bense akademik kariyer tercih etmemiş, öğretmenlik gibi farklı alanlarda kendimi denemiştim.
Aslında kendisinde gözlemlediğim değişim, tezini hazırladığı son üç dört ay içindeydi. Saygı çerçevesinde başladığımız ilişkimiz karşılıklı sevgiye dönmüş ve evlilikle sonuçlanmıştı. Evliliğimizi anlayış ve şefkat temelinde sürdürüyorduk. Ne olduysa tezinde durgunluğa girdiği garip dönemde oldu. Depresif tavırlar sergiliyordu. Günden güne alttan alan tavrının saldırganlaştığını gördüm. Daha önce hiç yaşamadığımız kıskançlık krizleriyle boğuşmak zorunda zorunda kaldık. Bu krizler o raddeye geldi ki, üzerindeki gömleği beğendiğimi söylediğim adam hakkında yaklaşık yarım saat tartıştık. Paranoyakça sorduğu sorular beni oldukça yıprattığı için bir süre onunla konuşmadım.
Bu ne kadar devam edebilirdi? Boşanmak, evlenmekten bin kat yorucu bir süreçti. Aynı zamanda hiç istemediğim bir şeydi. Başka olasılıklar aradım. Aradıkça eşimin durumu daha da kötüleşiyor, evliliğimiz kurtarılamaz bir hal alıyordu. Aynı evin içinde yaşayan ev arkadaşlarına evrilmekle başlayan bu gergin süreç, aynı evin içindeki iki yabancı olmamızla devam ediyordu. İş bitince huzur bulmak için koşa koşa gittiğim evimde huzur kalmamıştı. Artık eve gitmemek için türlü yollar arıyordum. Ancak eve geç gittiğimde eşim arıyordu ve ateşli bir tartışmanın içinde buluyordum kendimi. Aslında ben alttan almak konusunda uzmanlaşmıştım. Fakat o, bu konulara takık hale gelmişti.
Ona karşı sevgim sürüyordu. Sadece şiddetinde bir azalma vardı. Ondan bu anlamda soğumuş değildim. Belki de bu kriz dönemini bir şekilde atlatmak gerekiyordu. Okulda konuşmadığım kişilerle konuşmaya başladım. Zümrem dışında konuştuğum pek kişi yoktu. Felsefeye ilgisi olan bir din kültürü hocasıyla bu konular üzerinde fikir alışverişi yapıyorduk. Hele ki Russell üzerine tartışmalarımız çok can alıcıydı. Tabii, eşim bir kadınla Russell konuştuğumu duyarsa okulun altına bomba döşeyebilirdi. Çünkü yüksek lisans tezi Russell'da bir şeyler üzerineydi. Bu tartışmayı eşimden gizlediğim gibi, evli olduğumu da Gülseren Hanım'dan gizledim. İsmimizin yazdığı yüzüğü parmağıma takmamak, onun yıllarca her tartışmada hatırlatacağı bir konu olurdu.
Günler böyle ilerlerken Gülseren'in de benden hoşlandığını hissediyordum. Saklaması güç bu gerçeği ondan daha fazla gizlemek anlamsızdı. Uzun süre buna hazırlandıktan sonra vazgeçtim. Bu arada eşim tarafında en ufak bir düzelme yoktu. Belki de onu böyle kabul etmek gerekiyordu. Tartışmalarımız hararetlendikçe hayattan bıkıyordum. Ses çıkarmadıkça daha çok üzerime geliyordu. En sonunda eşyalarımı toplayarak evden çat kapı çıktım. Gecenin o saati gidebileceğim bir otel buldum. Bu ıstıraba bir son vermek gerekiyordu. Fakat bitirme yolunda ilk adımı atan ben olamazdım. O gece eski güzel günleri düşündüm. Onunla ilk karşılaşmamızı, tanışmak için birbirimize söylediğimiz sözleri, açılma aşamasını, ilk kez öpüştüğümüz parkı, gittiğimiz tiyatro oyunlarını ve beraber ders çalıştığımız zamanları anımsadım. Hüznüm yoğunlaştı; gözümden süzülen iki damla yaş, sular seller oldu.
Keşke onu hiç tanımasaydım. Bunları yaşatacağına Derya Hanım olarak hafızamda yer etseydi. Biz bu durumlara düşecek kimseler değildik. Kesin nazar değdi bize. Derya'yı arayıp kurşun döktürmemiz gerektiğini söyleyecektim. Böylece aylar süren bu tantana da bitecekti. Huzura erme umuduyla rehberden numarasını bulup aradım. İlk seferde boş boş çaldı. İkinci sefer de öyle. Beşinciden sonra aramayı bırakıp eve koştum. Vardığımda baldırlarımdaki yangını hissediyordum. Anahtarı çevirip eve girdiğimde o manzarayla karşılaştım. Keşke onu yalnız bırakmasaydım.

Sign in to participate in the conversation
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.