Müşterilerine farklı bir deneyim sunmasıyla adından söz ettiren üçüncü dalga kahveci Starbucks, partner dediği baristaları zor koşullarda çalıştırıyormuş.
Cumhuriyet'in haberine göre, çalışanlar görev tanımının olmamasından yani her işi yapmaktan rahatsız. Eski bir barista, kolilerin taşınmasından tuvalet temizliğine kadar her işi yaptıklarını anlatıyor. Parmak okutma gibi hukuk dışı bir uygulamanın olduğunu da kaydediyor. Bunun yanında Türkiye'deki emek süreçlerinin klasikleşmiş şikayeti, mola saatleri hariç uzun süreli ayakta durma da bunlara ekleniyor. Mola süresini bir saniye aşınca yaşananlardan bahsetmiyorum bile.
Bağımsız İşçi Sendikası Genel Sekreteri Sena Çakır, işçilerin genellikle üniversite mezunu olduğunu belirtiyor. Dediğine göre Starbucks çalışanları, yol ücretinin iki termos parasına denk olduğunu görünce bozuluyormuş. Çoğunun asgari ücrete çalıştığını söylememe gerek yok sanırım.
Konu daha önce çeşitli haber platformlarında gündeme getirilmiş. ABD'deki emekçiler sendika kurup örgütlenmiş bile. Kapitalizmin beşiğinde bunlar olurken biz neden yapmayalım ki?