Dün bienalin Pera Müzesi ayağını ziyaret ettim. Pazartesiden beri günde yaklaşık otuz bin adım attığım için eve yorgun döndüm ve paylaşım yapamadım. Normalde bugün bir boşluk yaratıp yorumlu bir fotoset yapacaktım ama dün akşam, pazartesi günü bir buçuk saatlik görüşme gerçekleştirdiğim otel aradı.
Gerekli evraklar için otele uğrayacaktım ki bunlar standarttır. Sağlık belgesi, biyometrik fotoğraf, nüfus kayıt örneği, ikametgah, askerlik durum belgesi, adli sicil kaydı ve anlaşmalı bankanın hesap numarası istenir. Bugünü bunları toplamakla geçireceğimi sandım fakat işe girişim yapıldı ve ne olduğunu anlamadan kendimi çalışırken buldum. Çok ilginç oldu bu.
İş yaşamındaki birkaç acı tecrübeden sonra çalışma şevkim tamamen kırılmıştı. Ancak burada fazla bilmediğim bir işi öğretip beni yetiştirmeyi planlıyorlar. Ben de uzun yıllar aynı yerde devam etmek istiyorum. İşsizlik ve yeni bir işe başlama döngüsü Sisifos gibi yordu beni.
Dikkatimi çeken bir örüntü oldu: Benden önce bu işi yapan kişi kadınmış. Felsefe öğretmeni olarak görev yaptığım okulda halefim bir kadındı. Sadece üç gün çalışabildiğim otelde işi öğreneceğim kişi ihbar süresini kullanıyordu ve kadındı. Hatta, geçen gün büyük oranda anlaştığımız pastanede yerine geleceğim kişi çocuğuna bakmak için işten ayrılacak bir kadındı. Yani, kadınlar olmasa hiçbir yerde çalışamayacağım.
Arada eski gönderilerime göz atıyorum. Biraz da tutarlı olmak adına yapıyorum bunu fakat düşüncelerin değişmesi felaket değildir sonuçta. Yeter ki fırıldak olmasın insan.
Bu paylaşımımda selef yerine halef sözcüğünü kullanmışım. Not aldığım kağıtta da selef yazmış olmama rağmen bir de. Aslında yazdığım bir yerde doğru; benden sonraki felsefe öğretmeni de bir kadındı.
Halef, Arapça kökenli bir sözcüktür. Türkçe kökenli karşılık olarak ardıl önerilebilir. Halife ve kalfa, bu sözcükten türetilmiştir. Selef de Arapça kökenlidir ve Türkçe karşılığı öncel denebilir. İslam dininde ilksel ilkelere dönülmesini savunan köktendinci gruplara Selefi adı verilir.
Sözün özü, tekrar tekrar okusam da bazen hata yapabiliyorum. Eskiler "Errare humanum est" demiş yani "Hatasız kul olmaz". İnsan kötü niyetli olmadığı bir hatadan dolayı yargılanmamalı.