Çalışmak denince çoğu insanın aklına bedensel olarak yapılan işler gelir. Garson, kurye, hamal, bulaşıkçı veya şoför diğerlerine nazaran daha çok emekçi görünürler halk nezdinde. Tüm bu zor işlerin başında da madencilik gelir.
Ülkemizde adına kaza denen maden faciaları dur durak bilmiyor. Aslında bu faciaların çoğu önceden alınabilecek basit önlemlerle engellenebilir ancak yönetim kademesinde bulunan insan müsveddeleri için fıtrat daha makul bir seçenek.
Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden faciası da işte bu türden bir insanlık dramıydı. Toplumda 2014'teki Soma ve Ermenek vakalarından ders çıkarılmadığı yönünde bir fikir birliği oluştu. Sekiz yıl sonra aynı şeyleri konuşmak ne acı! İsimler değişiyor, şehirler değişiyor ama hikaye hep aynı.
Kaç madencinin öldüğü, kaçının yaralandığı önemli değil. İster bir düzine olsun isterse binlercesi, ben şunu anladım ki bu ülkede ateş düştüğü yeri yakıyor. Diğerleri için iki gün konuşulacak bir dedikodu malzemesi çıkıyor sadece. Fakat bilinmelidir ki anlatılan bizim hikayemizdir.
Son olarak, sosyal demokrat olduğu iddiasını taşıyan, ülkenin ana muhalefet partisinin "maden şehidi" diye yapıntı bir kavram kullanması cidden rezalettir. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bile taziye mesajında böyle bir ifadeye başvurmamıştır. Bu saçmalığa dayanmak iyice güçleşti.