İlk girdiğim odada kadın hareketiyle karşılaştım yine. Hayır Hayır adlı ironik şarkıyı beğendim. Kara mizah ögeleri barındırıyor. Kulaklıkla dinlense de yer yer dışarıdan duyulabiliyor müzik. Konsept böyle.
Sergilerin bir bölümünden daha çok dikkatimi çeken şey görevlilerin okudukları kitaplar oldu. Hepsinin gayet nazik ve yardımsever olmasının yanında mekanın nispeten boş olduğu saatlerde kitap okumayı tercih etmeleri mükemmel. Kimisi de defter bulunduruyordu yanında. Bir iki kere de abidik gubidik su şişelerine rastladım. Son fotoğrafta görüldüğü gibi.
İlgilenmediğim birkaç sergiyi daha atlayarak sona gelelim. Öyle bir final oldu ki muhteşemdi. KONDA tarafından hazırlanan Harman adlı çalışmada bilgisayar ekranındaki sorular yanıtlanıyor. Kimlerle daha iyi anlaşıldığı sorusuna butonlara basarak cevap veriliyor. Bu yanıttan sonra projeksiyonda bir kimlik yazıyor. Mesela kişi "Kürtlere bayılırım" dediyse ona göre bir kimlik ataması yapılıyor. Ben üniversite mezunu, şehirli bir Türk çıktım.
Bu oyunu beş dakika kadar oynadıktan sonra görevli bir kadın bienalin kapanmasına altı dakika olduğu konusunda beni uyardı. Kendisini onayladım. Sonra herkes için aynı duyuruyu bağırdı. Neden altı sayısının seçildiği kafamı kurcalarken aşağı indim. Girişte karekod okuttuğum bankodaki kadın kapının kilitli olmadığını söyledi. Girdiğim yerin yanındaki kapıdan çıkıp avama karıştım.
Bu siyah perdenin ardında bir video gösterimi olduğunu zannettim fakat perde rüzgar nedeniyle hareket ediyormuş. Kara örtüyü aralayıp arkasına geçmek istediğimde görevli beni uyardı. Serginin bu kattan ibaret olduğu kanısı oluşmuştu bende ancak dört kat daha varmış.