Bugün çok yoğundu. Mesainin bitimine doğru vakit geçmez oldu. Cebir ve hileye başvurup on dakika kadar erken çıkmış olabilirim hatta. Sanki uzayzamanda bir bükülme olmuş da bir dakikanın yedi yıla denk geldiği alternatif bir gerçeklikte bulmuşum kendimi.
Bir kağıda adresini yazmıştım. Hızlı adımlarla ilerlemeye çalışsam da kalabalıkları yarmak güç oluyordu. Sonunda Barın Han adındaki mekanı ziyaret ettim. Üst üste üçüncü gün bienal yapabildim. Yarın da Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nı ziyaret edebilirsem Fatih ayağını tamamlamış olacağım. Darısı Kadıköy'deki mekanlara.
Sanırım yanlış kapıdan girdim buraya. Müzik aletleri ve yağlıboyalar bulunan bir atölyeye girmiş bulundum. Küçük bir grup vardı. Bu topluluk ile bir süre bakıştık. Sonra her şey çok normalmişçesine; oranın müdavimiymiş gibi devam ettim. Tekrar düşününce çok komik bir enstantane ama kırk beş dakikalık bu ziyaretim baştan aşağı bir sitcom bölümü gibiydi. Yer yer değineceğim bunlara.
Sergilerin bir bölümünden daha çok dikkatimi çeken şey görevlilerin okudukları kitaplar oldu. Hepsinin gayet nazik ve yardımsever olmasının yanında mekanın nispeten boş olduğu saatlerde kitap okumayı tercih etmeleri mükemmel. Kimisi de defter bulunduruyordu yanında. Bir iki kere de abidik gubidik su şişelerine rastladım. Son fotoğrafta görüldüğü gibi.
İlgilenmediğim birkaç sergiyi daha atlayarak sona gelelim. Öyle bir final oldu ki muhteşemdi. KONDA tarafından hazırlanan Harman adlı çalışmada bilgisayar ekranındaki sorular yanıtlanıyor. Kimlerle daha iyi anlaşıldığı sorusuna butonlara basarak cevap veriliyor. Bu yanıttan sonra projeksiyonda bir kimlik yazıyor. Mesela kişi "Kürtlere bayılırım" dediyse ona göre bir kimlik ataması yapılıyor. Ben üniversite mezunu, şehirli bir Türk çıktım.
Bu oyunu beş dakika kadar oynadıktan sonra görevli bir kadın bienalin kapanmasına altı dakika olduğu konusunda beni uyardı. Kendisini onayladım. Sonra herkes için aynı duyuruyu bağırdı. Neden altı sayısının seçildiği kafamı kurcalarken aşağı indim. Girişte karekod okuttuğum bankodaki kadın kapının kilitli olmadığını söyledi. Girdiğim yerin yanındaki kapıdan çıkıp avama karıştım.
Kısıtlı bir sürede bu kadar çok yapıtı derinlemesine incelemem mümkün değildi. Ben de çoğunun fotoğrafını çekip geçtim.
Bu kısım Açık Radyo üzerine. Buraya gelene kadar birkaç yeri atladım. Son görselin olduğu yere de giriş yasaktı. Bu fotoğrafı aldım ve çıktım sadece.