Follow

İş arkadaşımın önermesiyle Carol & the End of the World adlı mini diziyi izledim.

Dünya'ya çarpmak üzere olan bir gök cismi vardır. Yapılan hesaplamalara göre yedi ay kadar zaman kalmıştır. Bu nedenle borsalar kapanmış, paralar tedavüller kalkmış ve insanlar işlerini bırakıp hiç yapmadıkları eylemleri denemeye başlamıştır. Buraya kadarki kurgu bana Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Kuyrukluyıldız Altında bir İzdivaç öyküsünü anımsattı.

Fakat Carol, her zamanki gibi yaşamaya devam etmektedir. Bir adamla flört ettikten sonra depresyon çıkarmaya devam etmektedir. Bir gün bir şirketin muhasebe biriminde bulur kendini. Burada çalışmaya başlar.

Kartuş arama bölümündeki mücadele ilginçti. Her yer kapanmışken iş yapma azmini nereden buluyor bu insanlar? Belki de yapacakları, yapabilecekleri başka bir şey yoktur.

Günler bu şekilde gelir geçerken Donna ve Luis diye iki arkadaş edinir. Bence bu tanışma hikayenin dönüm noktası. Muzlu ekmek yerken ortaya atılan teoriler beni düşündürdü. Özellikle Luis'in aslında ölmüş olduğunu öne sürmesi mantıklı geldi.

Carol, ofisteki herkesi tanımak istiyor. Bunun için çaba harcıyor. Ele geçirdiği özlük dosyalarından öğrendiği kadarıyla herkese selam veriyor. Bu da herkeste bir şaşkınlık yaratıyor. İnsanlar robotlaşmış çünkü.

David'in masa başında ölümü ve sonrasında yapılan tören, ofisteki çalışanların da insan olduğunu hatırlamalarına yardımcı oluyor. Daha önce 09.00-17.00 gelip giden insanlar, iş çıkışı Applebee adındaki bir kafeye gidiyorlar.

Benim bu seriden anladığım şey, Dünya'nın sonuna yedi ay veya otuz yıl kalması arasında bir fark yoktur. Anda kalmak önemlidir.

Sign in to participate in the conversation
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.