Seçimden sonraki bir ayda gördüğüm kadarıyla Ekrem İmamoğlu, iki grubun paranoyalarını gün yüzüne çıkardı.
Bunlardan ilki liberaller oldu. Kent lokantaları tartışmasından sonra "liboş" demekten imtina ettiğim, aklı başında insanlar sandığım liberal ve liberteryenlerle de ilişkimi sonlandırmak zorunda kaldım. Çünkü birçoğunun aslında Ayn Randcı olduğunu bilmiyordum. Keşke daha önce söyleselerdi de hiç muhatap olmasaydım kendileriyle. Vaktime yazık değil mi?
Bu kişilerin paranoyası on altı milyonluk bir kentte açılan bir düzine aşevi yüzünden komünizmin geleceği sanrısı oldu. Belediyenin bu icraatını başta pek tutmuyordum ama öyle saçma argümanlarla karşı çıkıldı ki artık bir gereklilik olduğunu düşünüyorum.
Diğer kesim ise ulusalcılardır ki bu kişilere makyajlı milliyetçiler de diyebiliriz. 23 Nisan törenlerinde siyah bir çocuk yüzünden kopardıkları yaygara Almanların ülkemizi işgal edeceği yönündeki paranoyadan kaynaklanmaktadır. Bu algının başını çeken Mine Kırıkkanat ve Cengiz Özakıncı için diyecek söz bulamıyorum. Tımarhaneye kapatılmanız lazım sizin.
Uzun lafın kısası aramızdaki delilerin ortaya çıkmasını sağladığı için İmamoğlu'na bir kez daha teşekkür ediyorum.
@mimtaner0805 İstanbul'da emekliler ve öğrenciler kent yoksulluğunu iliklerine kadar hissediyor. Tabii ki daha fazla olmalı.