Narinler katlediliyor…
Dirim öldürülüyor…
Kız-oğlan çocuklarına, kadınlara en son saldırılar üzerine yeniden yayınlıyorum:
Uluslarüstü finans-kapital'in küresel faşizmi, şark derebeyliği ile kol kola, her türlü yaşam kıpırtısına; tohuma, biyoçeşitliliğe, doğal ve geleneksel her türlü üretim ve üreyim faaliyetine, doğada ve toplumdaki her türlü doğal cinsel-dirimsel kıpırtıya, filizlenmeye ve sevgiye ve aşka VE KIZLI OĞLANLI ÇOCUKLARA, KADINA VE ANAYA düşmandır... Her alanda ve her an yaşamı ve sevgiyi ve aşkı VE DİŞİYİ savunmak bir tercih değil hayati bir zorunluluktur. Bunun için de tüm yaşam savunucuları öncelikle ve ivedilikle duygu-düşünce-davranış bütünlüğüyle organize olup SAVAŞ DÜZENİNE geçmeli...
Nasıl insan olduğumuzla ilgili şöyle bir masal anlatmak istiyorum:
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ...
BİR ZAMANLAR "BİR"LER YOKMUŞ! "BİN"LER VARMIŞ!
"BEN"LER YOKMUŞ! "BİZ"LER VARMIŞ!
DEVLET DE YOKMUŞ! KADIN VARMIŞ; İNSAN VARMIŞ!
Bir zamanlar, BABUİN denen bir maymun türü varmış. Bu türün yırtıcı ve saldırgan olan erkekleri, dişilerin ve yavruların üzerinde genoside dayalı, ‘çok karılı’, mutlak bir egemenliğe sahipmiş.
O zaman besin maddeleri çok kısıtlı ve zor temin edilebiliyormuş. Türünün bebek, genç yavru, güçsüz erkek ve dişilerini parçalayıp yemek ve ayırdetmeksizin onlara tecavüz etmek; doymakbilmez bir etobur olan Babuin erkeğinin günlük davranışlarındanmış. Her güçlü Babuin erkeği, egemenliği altında ezip kanını emdiği küçük bir Babuin sürüsünü güdermiş.
Bütün canlılar; yaşama ve türünü devam ettirme içgüdüsüne, yaşam enerjisine sahiptirler.
Babuin erkeğinin bencil hayvansal içgüdüyle mutlak egemen bir zorba olarak sivrilmesi, sürüde; yaşama ve türünü devam ettirme içgüdüsüyle kollektif reaksiyonu geliştirmiş.
Önce; sürüdeki tüm erkek ve dişileri uzunca bir süre karnında taşıdıktan sonra doğuran, emzirip büyüten analar karşı durmuş Babuin’e. Yenilmişler. Böyle yüzlerce ve binlerce denemelerle uzun yıllar, yüzyıllar, bin yıllar geçmiş.
Nihayet birgün; sürünün genç erkek ve genç kızlarını da arkasına alan analar, zorba erkeği sürüden kovup yoketmeyi başarabilmişler. İlkel taş aletleri, (belki de ilk defa) kan emici Babuin’in kalın kafasını kırmakta kullanarak ANACIL bir “düzen” kurmuşlar; yaşayabilme ve türlerini sürdürebilme içgüdüleriyle. Bu ilk insanlaşan atalarımızın ellerinin, alet kullanarak yaptığı ilk iş; belki de bu olmuştur. Kim bilir?
İnsanlaşma sürecinden geri dönüşü önlemek için de, deneme-yanılma ile buldukları bir dizi kural ve yasaklamaları kesin ve acımasız yaptırımlara bağlamışlar. İnsanlık tarihinin ilk "proletarya diktatörlüğü" bu olsa gerek... İlkin, yaşlılarla gençlerin cinsel birleşmelerini yasaklamışlar. Daha sonra, başka nedenlerin de etkisiyle, kardeşler arası evlilikten vazgeçmişler.
Doğum yapan kadınların yanına erkeklerin sokulmaması ve lohusalık dönemi, doğum yapan kadının ve bebeğin çevresinde sürekli ateş (savunma silahı) yakılması, avdan dönen erkeklerin bir müddet karantinaya alınıp sadece bitkiyle beslenmeleri, av vahşetinden kurtarıldıktan sonra topluma karışabilmeleri vb. yüzlerce yazısız kural; hayvanlığa dönüşü imkansızlaştırmak için gelenekleşmiş...
İŞTE BUNUN İÇİN TÜM ÖZEL MÜLKİYET İKTİDARLARI VE ONLARIN TEMSİLCİLERİ VE ÇÖMEZLERİ VE AŞAĞIYA DOĞRU HİYERARŞİK OLARAK SIRALANAN İRİLİ-UFAKLI GÜÇ VE İKTİDAR SAHİPLERİ KIZLI OĞLANLI ÇOCUKLARA, KADINA VE YAŞAMA DÜŞMANDIR...
VE İNSANLIĞI YENİDEN BABUİN DÜZENİNDE KÖLE HAYVANLAR DURUMUNA DÜŞÜRMEK ÜZERE HER ŞEYİ GÖZE ALMIŞ SALDIRIYOR SİSTEMİN YAŞAM DÜŞMANI BABUİNLERİ...
İNSANLIĞI; sadece kapitalizme mahkum etmekle yetinmiyorlar. Daha gerilere, derebeylikten de, feodal ve köleci sistemlerden de daha gerilere, İLKEL KOMÜN ÖNCESİ HAYVANLIĞA MAHKUM ETMEK İSTİYORLAR...
Nezih Gençler