“Sen bizi gaflet uykusundan uyandırdın”
İranlı yazar Samed Behrengi 24 Haziran 1939’da Çerendab’da dünyaya geldi. 31 Ağustos 1968’de Aras Nehri’nde ölü bulundu. Sadece 29 yaşındaydı.
İranlı yazar Samed Behrengi 24 Haziran 1939’da Çerendab’da dünyaya geldi. 31 Ağustos 1968’de Aras Nehri’nde ölü bulundu. Sadece 29 yaşındaydı. Eceliyle ölüm değildi bu, İran İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı (SAVAK) tarafından öldürüldüğü düşünülüyor. Sadece çocuklara değil yetişkinlere de çok şey söyleyen Küçük Kara Balık adlı eserinden sizin için bir parça seçtik:
Hayır ana. Bıktım ben bu dolaşmalardan. Çıkıkp gitmek, başka yerlerde ne olup bittiğini görmek istiyorum.
Sakın ‘Küçük Kara Balığın aklını çeldiler’ deme ana. inan bana. Uzun bir süredir düşünüyorum bunları. Tabii ki her anlatıdan hisseler kapmışım. Hele boşuna ömür tükettiklerinden yakınan ihtiyar balıklar var ya, beni çok düşündürmüştür. Yaşam sadece bir avuç suyun ardısıra dolaşarak zaman doldurmak mı gerçekten? Öğrenmek istiyorum. Yoksa başka türlü bir yaşam türü de mi var şu dünyada?”
Sözü bitince, anası:
“Yavrucuğum, aklını mı kaçırdın sen?” dedi. “Dünya, dünya diye tutturmuşsun. Nedir dünya dediğin? Bulunduğumuz çevredir dünya. Sürdüğümüz düzendir yaşam.”
Bu sırada irice bir balık yaklaştı yuvalarına, söze karıştı:
“Komşu,” dedi. “Nedir bu çene yarıştırmanız? Korkarım bugün dolaşmak için geç kalacaksınız.”
Ana balık komşusunun sesine oyuktan çıktı:
“Zamane çocuğu işte… ” dedi. “Anasına ders vermeye kalkışıyor.”
“Ne diyor ki?”
“Boyuna posuna bakmadan, çekip gitmek istiyor. Gidip dünyada olup biteni öğrenecekmiş! Büyük büyük konuşuyor, işte … ”
“Ah sevsinler küçüğü. Bilge olmuş da
haberimiz yok.”
Küçük Kara Balık:
“Efendim, bilge dediğinizin ne olduğunu bilmiyorum. Şu amaçsız dönüp dolaşmalardan usandım artık. Ben yokum bu işte. Kandıramam kendimi. Günün birinde yaşlanınca, cahil bir bunak gibi köşeme sinmek, boşuna tükettiğim günler için yakınmak istemiyorum.
Komşu kızdı:
“Daha neler!” dedi.
Anası:
“Biricik yavrumun böylesine yoldan çıkacağını düşünemezdim. Kimbilir kim baştan çıkardı” dedi.
“Kimsenin beni baştan çıkardığı yok. Her şeye aklım eriyor. İyiyi kötüyü ayırt ediyorum.”
Komşu balık, ana balığa döndü:
“Bacım, evini sırtında taşıyan salyangoz olmasın sakın?”
“Ya… Haklısın kuşkulanmakta. Hep yavrumun çevresinde dolanıyordu. O çelmiştir aklını, kahrolasıca!”
Küçük Kara Balık:
“Sus ana,” dedi. “O benim arkadaşımdı.”
Anası:
“Balıkla salyangozun arkadaşlığı mı olurmuş? Hiç duymadıktı.”
“Balıkla salyangozun düşmanlığını da hiç duymamıştık ama siz ona düşman kesildiniz.
Zavallıyı yok yere öldürdünüz.”
Komşu balık:
“Bu eski bir öyküdür,” dedi.
“İyi ama siz deştiniz bu eski öyküyü.”
Anası:
“Ölümü hak etmişti o,” dedi. “Unuttun mu olur olmaz yerde, ileri geri konuşmalarını?”
“Öyleyse beni de öldürün. Çünkü ben de öyle konuşuyorum artık.”
Sözü uzatmayalım. Onların tartışmaları öteki balıkları da oracığa topladı. Görünüşe
bakılırsa çok kızmışlardı Küçük Kara Balığa.
Yaşlılardan bir balık:
“Çizmeyi aşıyorsun. Sonra karışmam ha… Sana da acımayız!” dedi.
Bir başkası:
“Küçük Bey biraz okşanmak ister. Evet, anlarsınız ya…” dedi.
Ana balık:
“Çekilin! Dokunmayın yavruma,” diye haykırdı.
Bir başka balık:
“Hanımefendi,” dedi. “Çocuğu iyi eğitmemenin sonu budur işte!”
Komşu balık:
“Bu durum karşısında, inan ki komşun olduğumdan utanç duyuyorum.”
Başka birisi de şu öneride bulundu:
“Hadi, iş işten geçmeden bitirelim işini.
İhtiyar salyangozun yanına gönderelim onu.”
Balıklar Küçük Kara Balığı yakalamaya davrandılar. Bir kargaşadır koptu. Ama arkadaşları daha çeviktiler, kurtarıp ortalıktan kaçırdılar onu.
Ana balık, ah vah edip dövünüyor, ağlıyordu:
“Yavrum elden gidiyor, yetişin a dostlar…
Küçük Kara Balık anasının telaşını görünce:
“Anacığım, benim için değil, bu koca
bunakların haline ağla,” dedi.
Uzaktan biri:
“Ağzını topla. Bızdık,” diye bağırdı.
İkincisi:
“Tövbeler olsun,” dedi. “Seni asla aramıza almayacağız.
Üçüncüsü: “Bunlar gençlik hevesleridir, gel gitme, vazgeç bu sevdadan…”
Dördüncüsü: “Buranın neyi eksik yani?”
Beşincisi: “Bundan başka bir dünya yok. Dünya burasıdır işte. Dön.”
Altıncısı: “Uslanıp dönersen, o zaman gerçekten aydınlandığına inanacağız.”
Yedincisi:
“Seni özleyeceğiz yahu,” diyordu.
Anası da: “Acı bana, gitme, gitme .. ” diye sızlanıyordu.
Kara Balığın artık onlara söyleyeceği bir sözü yoktu. Hızla ayrıldı oradan. Yaşıtı birkaç arkadaşı onu çağlayana kadar uğurladılar.
Küçük Kara Balık onlardan ayrılırken: “Dostlarım,” dedi. “Yine görüşürüz umarım. Beni unutmayın.”
Dostları ona: “Seni nasıl unuturuz,” dediler. “Sen bizi gaflet uykusundan uyandırdın. Bize öyle şeyler öğrettin ki, daha önce hiç düşünmemiştik. Yine görüşmek umuduyla…
[Küçük Kara Balık, Samed Behrengi, Gendaş Çocuk]
https://alinteri8.org/2023/06/24/sen-bizi-gaflet-uykusundan-uyandirdin/