1913-1916 arasında Amerika'nın Osmanlı türkiye'si büyükelçi morgenthau, o dönemindeki anılarını topladığı kitapta başka canileri teşhir eder:
"bir gün istanbul polis müdürü bedri bey'le tartışıyordum; bana işkenceleri acayip bir hazla anlatıyordu. nefret ettikleri ermeni ırkına uyguladıklarının detaylarının ittihat'ın merkezinde gece müzakerelerinde kararlaştırıldığını söyledi. her yeni işkence metodu muhteşem bir icat gibi görülüyormuş ve üyeler yeni işkenceler keşfetmek için devamlı beyinlerini yoruyorlarmış. bana, ispanyol engizisyonunun ve başka tarihî işkence müesseselerinin kayıtlarını bile inceleyip adapte ettiklerini söyledi;
...van valisi cevdet bey her yerde 'başkale nalbandı' diye bilinirdi. Çünkü ermeni kurbanlarının ayaklarına at nalı çakmak gibi bir eziyet icat etmişti."
Bugün Ermeni, Rum, Süryani ve diğer halkları soykırımdan geçirenlerin tarihsel nedenlerini daha iyi anlayabilmek için tarihi ve gerçekleşen eylemleri tek tek incelediğimizde işin vehametini çok daha iyi anlıyoruz...
Osmanlı İmparatorluğun’da 1876 yılı ve II. Abdülhamid tarafından ilan edilen anayasal yönetim olan 1. Meşrutiyet dönemini, 1923 yıllarına kadar yaşanan kesintisiz bir katlıyamlar serisinde Ermeni, Süryani, Kaldeni ve Rumların nasıl soykırımına uğradığını, yok edildiklerini ve sürgün edilen bu halkların üstünden tek ulus, tek din, tek bayrağı temel alan yeni bir devletin temelleri atıldığını, hedeflediğini görürüz...!
Bu soykırımcı devleti sadece 1915’e, 24 Nisan ile sınırlandırmak doğru değildir...
1876 ile 1923 yılları arasında Osmanlı ve “Türk “ vatandaşı 4,5 milyon Hristiyan hayatlarını kaybetti, yurdlarından oldular, sürgün edildiler...
Batı Osmanlı’yı hasta adam ilan etti ve yok olmasını istedi, tüm bu katlıyamlara destek ve sessiz kalmıştır ...!
Mahmut Uzun