KÜRTLER HERKES OLDU, BİR TEK KENDİSİ OLAMADI
Sahte Evrensellik Yalanında Kayıp Bir Halkın Çığlığı
Kürtler herkes oldu. Her isimde, her bayrakta, her ideolojide var oldular. Filistinli oldular, Laz oldular, Türk oldular, Arap oldular, enternasyonalist oldular, Marksist oldular, Leninist oldular, İslamcı oldular, feminist oldular, çevreci oldular… Bir tek Kürt olamadılar! Bir tek kendileri olmayı hep ertelediler, hep bir "önce şu hallolsun" dediler. Başkasının devrimi için ölmeye koştular ama kendi halkı için yaşamaya cesaret edemediler.
Onurlu bir halk, bu kadar mı kendine yabancılaştırılır? Kendi dilinden utanır hale gelir, kendi tarihine kuşkuyla bakar, kendi dağından, kendi bayrağından, kendi adına bile mesafeli durur? Herkesin yüreğine empatiyle dokunan bu halk, kendi acısına hep sağır kaldı. Çünkü ona yıllarca şu söylendi: “Senin acın bölücülük, başkasınınki özgürlük.” “Senin halkın dersen milliyetçi olursun, başkasına sahip çıkarsan devrimci.”
Bu nasıl bir denklem?
Bu nasıl bir adalet?
Evrensellik dediler, Kürde özgünlüğü yasakladılar. İnsanlık dediler, Kürt olmayı ayıpladılar. Devrim dediler, devrimin merkezinde Kürt halkını görünmez kıldılar. Ve Kürt de inandı, sahte evrensellik şiarlarına sarıldı, kendisini inkâr pahasına başkalarını yüceltti. Öyle ki, devrimci kamplarda Türk solcuların ağzından çıkan kelimeler ezberlenip kutsallaştırılırken, bir Kürt annenin ağıtı “feodalizm kalıntısı” diye aşağılandı.
Ey halkım, senin en büyük yenilgin silahla değil, kelimeyle oldu. Sana “milliyetçilik kötü” diyerek halk olma hakkını gasp ettiler. Sana “ulus devlet geri” diyerek köleliği makul gösterdiler. Senin evladın Rojava’da, Kandil’de, Amed sokaklarında kanını verdi ama ismini veremedi. Çünkü o isim çoktu, sakıncalıydı, bölücüydü. Adını koyamadığın bir özgürlüğün peşinde ne kadar koşarsan koş, o özgürlük senin olmayacaktı.
Bugün gelinen yer: Kürtler, Kürt olmaktan korkar hale getirildi. Kendi ulusallığını savunmak, kendi devletini istemek, kendi coğrafyasını sahiplenmek “retro”, “gerici”, “tehlikeli” sayılıyor. Hâlbuki özgürlüğün en yalın hali, halkın kendini tanıması, kendi kaderini tayin etmesidir. Ama sana bu bile çok görüldü. “
Alıntı