Köprüden Geçinceye Kadar Kardeşlik…
Ahmet Zeki Okçuoğlu
Türkiye’nin Kürt siyaseti, bir devlet geleneğinden ziyade, tiyatro sanatı esaslarına göre yürütülmektedir. Özellikle devlet Erkan’ına, siyaset adamlarına ve aydınlara roller dağıtılır. Rol dağıtımı bellidir: birileri kötü polisi oynar, diğerleri iyi polisi.
‘Milli mücadele’de Mustafa Kemal Kürtlerin en büyük dostu idi; onlara kardeşim diyordu. Cumhuriyet ilan edilir edilmez kardeşli tarihe gömüldü. 1924’ten itibaren Kürt halkının adı, dili ve hafızası suç sayıldı; onlara soykırım uyguladı.
Meğer kardeşlik köprüden geçinceye kadarmış…
Bugün de değişen bir şey yok. Dün Kürt halkına ve onun temsilcilerine karşı zehir zemberek sözler sarf eden Devlet Bahçeli, Orta Doğu’da Kürtlerin lehine gelişmelerin yaşanacağı anlaşılınca, bir anda en büyük Kürt dostu nutukları atmaya başladı; sözde ‘barış süreci’ başlattı.
Mustafa Kemal gibi gibi Devlet Bahçeli’ninki de bir siyaset değişikliği değil; bir devlet refleksi. Kürtleri ne zaman kullanmaları icap etse dost kesilip sırtlarını sıvazlıyorlar; işleri bitince de aşağılayıp zulm ediyorlar.
Doğu Perinçek, 90’larda “Kürt halkının meşru taleplerini” savunan dergiler çıkardı, yazılar, kitaplar yayınladı. Görev tamamlandıktan sonra ise sahne değişti. Aynı Perinçek, bugün Kürtlerden söz edilince kan kusuyor.
Bu konuda Yalçın Küçük’ün hakkını yememek gerekir. Bir zamanlar “Kürt ulusal bilinci” üzerine ciltler yazdı. Öcalan’la uzun mülakatlar yaptı, hareketin teorisyenlerine akıl verdi. Ancak misyonu sona erdiğinde o da diğerleri gibi saf değiştirdi.
Dünün Kürt sevdalıları Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük bugün, Kürt düşmanlığının en yüksek perdeden düşmanlığını yapıyorlar.
Bütün bunlar, Türkiye’de siyasi ahlaksızlığın trajik bir göstergeleridir.
Gerçek şu ki…
Türkiye’de ‘kardeşlik’, hiçbir zaman eşitliğe dayanmadı. Hep bir taktiğin, bir oyalamanın, bir oynamanın kılıfı oldu. O yüzden kim ‘Kürt kardeşliği’ diyorsa, önce hangi köprüden geçmek üzere olduğuna bakmak gerekir.
Türklerde dostluk, kardeşlik “Köprüden geçinceye kadardır.
Sonrası: inkâr, ihanet, infaz…