Bir Solculuğun İflası:
Ataol ve Anayasadaki “Türklük”
Mahmut Uzun
Kendine solcuyum diyen bir adam, arka arkaya üç anayasa maddesi paylaşmış. Hepsi aynı şeyi söylüyor:
“Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”
1924, 1961, 1982…
Yani cumhuriyetin her aşamasında; inkılapçısından darbecisine, Kemalistinden anayasa hukukçusuna kadar hepsi aynı nakaratı okumuş:
“Herkes Türktür.”
Bir insan bu cümleyi okur da hala yüzü kızarmaz mı?
Bir solcu, halkların varlığını reddeden bu faşizan yasa dilini övünçle paylaşır mı?
Oysa bir solcu, halkların sesine kulak verir, onları asimilasyona karşı korur, yanında durur.
Bir şair, resmi ideolojinin borazanı mı olur?
Hayır, sen solcu falan değilsin Ataol.
Sen sadece “devletin şiirini” yazan bir kalemsin.
Senin “solculuğun”, Kürt’ün, Ezidi’nin, Ermeni’nin, Rum’un, Süryani’nin inkarına sessiz kalan, hatta onu kutsayan bir çukurda tükenmiş.
“Eşit yurttaşlık” demek değil senin için; herkesin “Türk” olduğunu dayatmak.
Madem herkes Türk,
neden Kürtçe konuşmak hala okulda suç?
Neden Ermeni “Ermeni” olduğunu söyleyince hala hedef?
Neden Ezidi’yi hala dağ başında unutur gibi yapıyorsunuz?
Solculuk, halkların kardeşliğini ezberlemek değil, onların acısını sahiplenmektir.
Senin şiirin susarken, bir çocuğun dili susturuluyorsa,
Senin kalemin o an devletin copuna dönüşmüştür.
1924’te dayattılar.
1961’de tekrar ettiler.
1982’de askerin darbe anayasasına da yazdılar.
Şimdi sen de o sözleri büyük bir marifet gibi paylaşmışsın.
Ve biz biliyoruz:
Siz “herkes Türk’tür” dedikçe, herkes daha çok Kürt olur.
Daha çok Ermeni olur.
Daha çok kendi olur.
Çünkü insan, kimliğini inkar eden sisteme boyun
eğmez;
onun karşısında direnerek var olur.
O yüzden, sen ve senin gibiler…
Solculuğunuzu resmi törenlerde bırakın.
Gerçek solculuk, halkların özgürce kendisi olmasını savunmaktır.
Kimseye “sen de Türksün” demek değil,
herkese “sen olduğun gibi değerlisin” diyebilmektir.
Sen ve senin gibiler o ülkenin başına bela olmuş birer zavallı ve hep
böyleydiniz...