Zeynep Hayır yazdı | “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir”
Emek ve özgürlük mücadelesi ancak sınıfsal dayanışmayla, örgütlü ve ilkeli bir toplumsal güçle gerçek bir değişime dönüşebilir.
George Orwell’in 1945’te yazdığı Hayvan Çiftliği devrim hayalinin nasıl yozlaştığını ve ilkelerin nasıl sessizce değiştirildiğini çarpıcı biçimde gösterir. Orwell’in Hayvan Çiftliği bir çiftlikteki hayvanların özgürlük ve eşitlik uğruna başlattıkları devrimi anlatır. Domuz Snowball’un önderliğinde gerçekleştirilen bu devrim, başlangıçta eşitlik ve dayanışma ilkeleri üzerine kuruludur. “Yedi İlke” olarak bilinen bu kurallar hayvanların üretimden yönetime kadar kendi hayatlarını kontrol edebilmesini sağlar. Ancak zamanla Snowball’un ideallerinin gölgesinde güçle yozlaşmalar görülür, özgürlük ve eşitlik hayal olur, bazı hayvanlar diğerlerinden “daha eşit” hâle gelir. Boxer’ın emeği ve ölümü devrimin emeğe ve özgürlüğe dair vaatlerinin nasıl ihmal edildiğini gösterir yavaş yavaş Yedi İlke’nin değişimi tekelleşmiş gücün ve iktidar hırsının alegorisi hâline gelir.
Zalimin karanlığına karşı umut her zaman vardı ve var
Bu uyarı teknolojik gelişmelerin insan yaşamını dönüştürdüğü ama sömürü ve tahakkümün biçim değiştirse de bitmediği günümüz dünyasına ayna tutuyor. Emperyalizmin gölgesinde hâlâ zalim ve mazlum üreten ve yöneten diye ayrılmış sınıflar var.
Bugün Filistin’de binlerce insan katledildi kalanlar kendi topraklarında kamplarda mülteci olarak yaşam mücadelesi veriyor. Gıdasızlıktan ölümler sürerken açlığın taşıdığı ölüme ışık tutmak için yola çıkan yardım filoları küçük bir umut işareti taşıyor. Bu bir “savaş” değil eşit güçlerin çatışması değil sistemli bir jenosittir. Suriye’de yıllardır süren parçalanma ve vekâlet savaşları da benzer bir yıkımı derinleştiriyor.
Fransa’da 10 Eylül’de “Bloquons tout” (Her şeyi bloke et) çağrısıyla milyonlar 2026 bütçesindeki kemer sıkma politikalarına karşı hayatı durdurarak sokağa çıktı. Bu eylem 90’ların mirasını sahiplenen ve bugün de sokakları dolduran Nepalli gençlerin isyanıyla aynı toplumsal hafızadan besleniyor. İngiltere’deyse ekonomik krizin faturası göçmenlere kesilmeye çalışılıyor. Geçtiğimiz cumartesi, ırkçı ve göçmen karşıtı 100 bini aşkın kişinin katıldığı protestolar ırkçılığın krizin gerçek sebeplerini nasıl perdelediğini gösteriyor. Almanya’da da benzer biçimde aşırı sağ göçmen karşıtlığı üzerinden yükseliyor. Oysa göçmenler değil insanları yerinden eden savaşlar ve bu savaşları kışkırtan sermaye sınıfları sorgulanmalı.
Türkiye’de de güvencesizliğin ekonomik baskının ve kadın cinayetlerinin sürmesi emekçilerin yaşamını kuşatan adaletsizlik bu küresel tablonun yerel yansıması. Emek ve özgürlük mücadelesi ancak sınıfsal dayanışmayla, örgütlü ve ilkeli bir toplumsal güçle gerçek bir değişime dönüşebilir.
Hayvan Çiftliği bu nedenle yalnızca bir roman değil dünyayı emekten ve özgürlüklerden yana dönüştürme meramında olan herkes için değerli bir arşiv parçası. Devrimin coşkusu, örgütlü toplum ve ilkelere sadakat olmadan kalıcı özgürlüğün mümkün olmadığı gerçeği bugün Filistin’de kamplarda direnen halkın nefes alışında Fransa’da kemer sıkmaya “her şeyi bloke et” diyerek karşı çıkan işçilerin adımlarında Nepal’de sokaklara taşan gençlerin sesinde ve İngiltere’de ırkçı politikalara karşı duran kitlelerin haykırışında yankılanıyor.
Bu yankı Orwell’in uyarısını yeniden hatırlatıyor: Eşitlik yalnızca kâğıt üzerindeki bir ilke değildir onu her gün emekle savunmak ve yeniden kurmak gerekir. Aksi hâlde çiftlikteki Yedi İlke’nin tek bir cümleye indirgenmesi gibi umut da iktidarın keyfine bırakılır ve gerçek özgürlük yalnızca bir masal olarak kalır.
Yazımızın sonuna yine adı geçen kitaptan ezilen hayvanların devrim mücadelesinde ve sonrasında da eşitlik, özgürlük ve yoldaşlık içerisinde yaşamlarını şekillendiren bir aradalığın ve ortak mücadelenin sembolü olan, devrimin sürekliliğinin sağlanması ihtiyacını karşılayan, değiştirildiğinde ise devrimlerini yenilgiye uğratan şu meşhur ilkelerle bitirelim:
Yedi emir
İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
Bütün hayvanlar eşittir.!