Anıtkabir Otobüsü Kalkmak Üzere
Mahmut Uzun
Anıtkabir otobüsü kalkmak üzere, sevgili yolcular…
Lütfen umutlarınızı, kırık hayallerinizi ve unutulmuş vaatlerinizi bagaj bölümüne yerleştiriniz.
Bu hat tek yönlüdür; dönüş yoktur.
Çünkü bu ülkenin rotası, hep aynı dairenin etrafında döner:
Tarihin gölgesi, suskunluğun merkezi, unutuşun kalbi.
Mermerin soğukluğunda
diz çökülür,
ama toprağın sıcak kanı hala kurumamıştır.
Birileri “saygı duruşu” der,
birileri “milli vecibe”,
ama kimse o sessizliğin neye mal olduğunu düşünmez.
Oysa tarih, çoğu kez sessizliğin dilinden yazılır -
ve en yüksek anıtlar, en derin unutkanlığın üstüne dikilir.
Otobüs doludur yine.
Aynı koltuklarda oturan, ama her dönemde başka slogan atan yüzlerle…
Bir vakit “milli birlik” diye bağıranlar,
bugün “demokratik kardeşlik” türküsü söylüyor.
Fakat her notada aynı eksiklik yankılanıyor:
Kürtlerin yüzyıllardır taşıdığı o görünmez, ağır valiz.
İçinde eksik adalet, ertelenmiş eşitlik, mühürlü umutlar…
Ve her durakta yeni vaatler, yeni yeminler, yeni unutmalar.
Yol tabelaları değişiyor:
Birinde “adalet” yazıyor, diğerinde “kalkınma”,
ama direksiyon hep aynı ellerde.
Her yeni şoför, bir öncekinden daha çok inanmış görünüyor,
ama rotayı değiştirmeye cesaret eden çıkmıyor.
Bu otobüs, merkeze
gider hep -
merkez ki, konuşmanın sustuğu,
sustum diyenin de yok sayıldığı yerdir.
Bizse her defasında aynı durakta bekliyoruz.
Yeniden inanıyoruz, yeniden aldatılıyoruz,
yeniden “iyi yolculuklar” diyoruz.
Oysa hepimiz biliyoruz:
Bu otobüs hiçbir yere varmaz.
O sadece döner -
dönerek unutturur,
unutturarak yönetir.
Belki de asıl tuzak binmekte değil,
asıl tuzak, bu otobüsün bir yere gideceğine hala inanmakta.
Tarih, inançla beslenen bir yanılsamadır bazen;
aynı yokuşta, aynı sürücüyle,
aynı uçuruma doğru ilerleyen bir yanılsama.
Ve biz,
her seferinde el sallayıp “iyi yolculuklar” deriz,
biraz alayla, biraz kederle, biraz alışkanlıkla…
Sanki giden onlar değilmiş gibi,
sanki kalan biz değilmişiz gibi.
https://www.instagram.com/p/DQl2ol1DNiB/