Onlar altın topladılar, ben hazine buldum. Onlar saraylar inşa edip birkaç koltuk elde ettiler, ben tapınak inşa ettim ve iyilik tannsının sonsuz iklimlerinde saltanat tahtına kuruldum. Onlar bağ bahçe aldılar, ben ise mucizelerin yeşil ülkesine sahibim. Onlar masa başlarında gururlandılar, ben aşk tapınağının minaresinde, gururumu ayaklar altına aldım. Onlar Kayser’in köleleri oldular, ben ise “Hakim”in sahabisi oldum. Onlar yoldan saptılar, el ve avuçlannı doldurdular, ben ise kaldım ve elim avucum boş inzivaya çekildim.
Ali Şeriati
40.000 sene önce insanlarla birlikte yaşarken, soyu avcılık ve iklim değişikliği yüzünden tükenmiş “mamut” iskeleti.
@dondurito Bilemedim
Biraz uzaklasinca baktığın çok şey değişebiliyor
Ruh ya da buhar rengi Nazim'in sevgisinin boyutu gibi olmuş
Tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin
Bir küçük hikâye okumuştum ve Mau Mau bunu kanıtladı. Hikâyede birisi bir grup insana kaç tanesinin özgürlük istediğini soruyor. Hepsi ellerini kaldırıyorlar. Sanırım 300 kişi kadarlar. Sonra diyor ki;
“Kaçınız özgürlük için yolunuza çıkan herkesi öldürmeye hazırsınız?” Yaklaşık elli kişi elini kaldırıyor. Ve o elli kişiye diyor ki “siz burada durun.”
Böylece oturan, özgürlük isteyen ama bunun için öldürmeye hazır olmayan 250 kişi kalıyor. Ayaktaki elli kişiye diyor ki,
“Şimdi siz özgürlük istediniz ve yolunuza çıkan herkesi öldüreceğinizi söylediniz. O 250 kişiyi görüyor musunuz? Önce onları öldürün. Bazıları kendi kardeşleriniz, anneleriniz ve babalarınız. Ama özgürlüğünüzün yolunda duranlar onlar. Özgürlüklerini almak için gerekeni yapmaktan korkuyorlar ve sizi engelleyecekler. Onlardan kurtulun ve özgürlük doğal olarak gelecek.”
Ben buna inanıyorum. Mau Mau bunu öğrendi. Mau Mau Kenya’daki Afrikalıların bağımsızlığı yolunda duran tek şeyin başka bir Afrikalı olduğunu fark etti. Bu yüzden bütün o Tom Amca’ları bir bir öldürmeye başladılar. Birbiri ardına yolun kenarında başka bir Afrikalı Tom Amca buluyorlardı. Bugün özgürler. Beyaz adam karışmadı bile, yoldan çekildi. Burada da aynı şey olacak. Kendi insanlarımızdan yolumuzda duran çok kişi var. Çok yufka yürekliler. Saygıdeğer Tom Amcalar gibi görülmek istiyorlar. Beyaz adamın onları sorumlu olarak görmesini istiyorlar. Onun tarafından, fanatik, şiddet yanlısı veya sorumsuz olarak sınıflandırılmak istemiyorlar. O bildik iyi imajı istiyorlar. Ve iyi bir imaj arayan hiç kimse hiçbir zaman özgür olmayacaktır. Hayır, o çeşit bir imaj size özgürlük getirmez.
Elinize bir şey alıp “Bak, ya sen ya ben” demeniz gerekir. O zaman size özgürlüğünüzü vereceğini garanti ederim. “Bu adam buna hazır” diyecektir. Elinizde bir şeyle dedim, “elinizde bir şeyle ne kastettiğimi açıklamayacağım. Muzları kastetmiyorum!
Yeni Yüzyılın Şeytanları - Zapatista Çocukları
Yirmi birinci yüzyılın başında, neo-liberal Meksika’daki Zapatista çocukları o kadar fakirler ki, bir koruyucu melekleri bile yok. Koruyucu melek yerine hepsinin bir şeytanı var ; küçük bir koruyucu şeytan. Fırtınalı gecelerde Güneydoğu Meksika dağlarında ki çocuklar şöyle dua ediyorlar:
Koruyucu Şeytan
Rehberim ol benim.
Gece ve gündüz hep yanımda ol.
Sadece bu göçer köyde değil, tüm Zapatista topluluklarında, kız ve erkek çocuklar savaşın ortasında büyüyüp birer yetişkin oluyorlar. Ama sanılanın aksine, yetişkinlerinden, yaşadıkları topluluktan nefret ve intikam dersleri alarak büyümüyorlar; ya da umutsuzluk ve hüzün. Hayır , Güneydoğu Meksika’da çocuklar ‘umudun’ hep birlikte söylenen bir söz olduğunu öğrenerek büyüyorlar. Onurlu bir hayat sürmeyi ve farklı olanlara saygı göstermeyi öğreniyorlar.Belki de bu çocukları başka yerlerde yaşayan yaşıtlarından ayıran en önemli özellik, daha çok küçük yaşlardan itibaren geleceğe bakmayı öğreniyor olmalarıdır.
Güneydoğu Meksika’nın dağlarında daha çok çocuk doğacak. Birer Zapatista olacak bu çocuklar ve tüm diğer Zapatista çocukları gibi, onların da koruyucu melekleri olmayacak. Biz ‘zavallı şeytanlar’ büyüyene kadar bu çocuklara bakmak zorunda kalacağız. Bizim gibi, en küçüğün de küçüğü, önemsizin de önemsizi birer yetişkin Zapatista olana dek bakacağız onlara.
Daha özgür bir dünya arayışıyla bir hikayeden öbürüne dolu dizgin koşan firari bir at, kendini güçlü bir beygir sanan bir kaplumbağa, Meksika dağlarında yaşayan yerlileri temsil ederken Marcos‘a akıl hocalığı yapan Yaşlı Antonio...
Çok kalabalık ve fakir olduklarından, güçleri bir koruyucu meleğe sahip olmaya yetmeyen, bu yüzden küçük şeytanın korumasıyla yetinmek zorunda kalan çocuklar için.