J'ai Perdu Mon Corps (Türkçe: Bedenimi Kaybettim) son zamanlarda izlediğim en derinlikli animasyon.
Filmde ailesi göçmen olan Naoufel'in elinin başından geçenler anlatılıyor. Çöpün toplanması, metroya binmek gibi alışılageldik eylemleri bedeninden bağımsız bir elin bakış açısından görmek biraz değişik.
Film boyunca flashback'ler yapılıp Naoufel'in hayatından kesitler veriliyor. Tabii, ellere özellikle dikkat çekiliyor. Bir de sinekler var.
Naoufel Fast Pizza diye bir yerde moto-kuryelik yapıyor. Ancak bu işe çok da uyumlu değil. 20 dakikadan sonra bedava olan siparişleri çoğunlukla yetiştiremiyor. Zaten onun hayali piyanist ve astronot olmaktı. Yoksa kozmonot mu demeliyim?
Yine geç kaldığı bir siparişinde Gabrielle ile tanışır. Ancak burada adının Gabrielle olduğunu bilmemektedir. Kendisiyle otomat yardımıyla iletişim kurmuştur; yüzünü dahi görmemiştir. Onun için henüz Matmazel Martinez'dir.
İlk kez Naoufel ile Gabrielle'in konuştuğu sahnede ona durumunun iyi olup olmadığını sorması kalbimi ısıttı. Naoufel ilk başta pizza için sorduğunu sanıyor. Sanırım ona daha önce böyle bir soru soran olmamış.
Naoufel, Gabrielle'in izini sürüyor. Onun hakkında detaylara erişiyor. Sonra bir gün Gabrielle'in oturduğu apartmanın önünde tesadüfen karşılaşıyorlar. Kızın yanında amcası Gigi de var. Zaten işinden bıkmış olan Noaufel, doğaçlama yaparak on yıl önce panoya iliştirilmiş çıraklık ilanı üzerinde ısrar ediyor. Bu arada, Gabrielle'i ilk gördüğümde "İçinin güzelliği dışına yansımış." diye düşünmüştüm.
Tüm bunlar olurken elin hikayesi de paralel olarak aktarılmaktadır. Naoufel, marangozhanede çıraklığına devam etmektedir. Bu sırada Gabrielle ile ilişkilerini ilerletmiştir. Onun için tahtadan bir iglu yapar. Eski ev arkadaşının Gabrielle'i habersiz partiye çağırdığı günden sonra onu buraya götürür. Ona hoş bir sürpriz de yapar. Sonuç hüsran olur.
Tüm bunlardan sonra Naoufel'in sineği öldürmek isterken elini hızara kaptırması gösterilir. Bu sahne neden sineklerin filmde geniş yer kapladığının ipucudur. Sonrasında ikisinin birbirinden bağımsız hikayelerini izleriz. Gabrielle, Naoufel'in çocukluktan beri kaydettiği kaseti dinler. Bunun sayesinde anne ve babasını trafik kazasında yitirdiğini öğrenir. Bence filmin sonuna geldiğimizde Gabrielle de Naoufel'e karşı hisler beslemeye başladı. Belki de kaseti bulmadan önce oldu bu ama iş işten geçmişti. Naoufel'in akıbeti ise belirsiz.
Şöyle bir bakınca, eller üzerinden bir anlatı ve olamayanların aşkı konu alınmış güzel bir yapım var ortada.