Aktroller, Gezi Parkı eylemlerinin sosyal medyada yarattığı etkiye yanıt veremeyen AKP'nin benzeri toplumsal olaylara karşı oluşturduğu bir troll ordusudur.
2013'te küçük adımlarla da başlasa 2014'teki yerel seçimler, Soma maden faciası ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olumlu sonuçlar aldılar. Benim ilk hatırladığım Aktroll, Esat Ç.'ydi. Daha sonra Son Laik Bükücü, The Marginale, arabada bağıran dalyanak olarak bilinen Tuğrul Selmanoğlu, Abdurrahman Uzun, Cumhur Frankfurt ve Naif Kelmendi gibi birbirinden aşağılık ve bir o kadar gereksiz troller çıktı karşımıza. Troll olmanın birinci şartı ahlaksız olmaktı ve saydığım isimler bunu fazlasıyla yerine getiriyordu. Aktroll olmak içinse yarınlar yokmuşçasına küfretmek ve hedef göstermek elzemdir.
Trollerin anası Hilal Kaplan olmaktan başka bir vasfı bulunmayan Hilal Kaplan, Ahmet Davutoğlu'nu başbakanlıktan etmekle işe başlayan Pelikan Terör Örgütü'nün de başıdır. Aktrollerin bir kısmı bu örgüte bağlı çalışır. Çağımızın Goebbels'i Fahrettin Altun da bu örgütle dirsek teması halindedir. Tayyip Erdoğan'dan sıklıkla bu örgütün argümanlarını duyabiliriz bu yüzden.
Bir kısmı da dönekliğiyle nam salmış, şimdilerin kahramanı Süleyman Soylu'nun peşinden gider. Geriye kalanlarsa onurunu iki paraya sattığı için bu işi bedelsiz yapmaktadır.
Aktrollerin en sık kullandığı sosyal medya mecrası Twitter'dır. Ekşi Sözlük, YouTube, Instagram ve Facebook bunu takip etmektedir. Zaten gazete, radyo ve televizyon olmak üzere tüm medya organları AKP'nin eline geçmişken sosyal medyayı da ele geçirme çabası ilginçtir. Tayyip Erdoğan'ın her zaman daha fazla gücü elinde bulundurmak istemesiyle paralel okunabilir.
Sözün özü, kendileri de AKP iktidarına bağlı olan şeref yoksunu troller bu mezbelelik son bulduğunda baştan ayağa hesap vermek zorunda kalacaklardır. İşledikleri basit suçlar değildir.