16 ve 17 Nisan tarihleri, son yıllarda yalnızca sandığa dayanan demokrasimiz için önemli günlerdir.
16 Nisan 2017'de yapılan halkoylamasıyla cumhurbaşkanının yetkileri amansızca arttırılmıştı. Oylar sayılırken mühürsüz pusulaların da geçerli sayılması gibi baştan aşağı şaibeli bir kararı da es geçmemek gerek.
Başkanlık sistemi dört yıla yakın bir süredir Türkiye'de uygulanmaktadır ve her krizde yetersiz bir liderin eline bakmaktan ülkede krizlerin kalıcılaştığını söyleyebilirim. Bu sistem kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemiştir.
17 Nisan 2019'da günlerdir sayılan, aslında sayılır gibi yapılıp aksatılan oylardan çıkan sonuç açıklanmıştı. İmamoğlu'nun kazandığı bariz olmasına rağmen geciktirmek için oyalama taktiklerine giriştiler.
Bu galibiyetin önemi, başbakanlık ve meclis başkanlığı yapmış birinin İstanbul'da uzaklığıyla dalga geçilen bir ilçenin adı sanı duyulmamış belediye başkanına geçilmesinin yanı sıra, muhalefetin 2014'te tarih kitaplarına konu olabilecek skandallarla Ankara'yı haksız hukuksuz kaybetmesinden sonra ilk kez bu belediyeleri kazanmasıdır.