Kiğılı'nın çalışanlarına yaptığı uyarıda dikkatimi genel olarak iki mesele çekti. İlki uyarının yalnızca kadın çalışanlara yapılmış olması, ikincisiyse mavi yakalı ayrımı yapılıp bu kişilerin damgalanarak zan altında bırakılması.
Öncelikle her kurumun kılık kıyafet prosedürü olabilir. Buna İngilizce dress code deniyor hatta. Ancak böyle bir uyarının yapıldığı firmada çalışmak zorunda olan kadınlar adına üzüldüm. Dil, profesyonellikten uzak. Bu, insan kaynakları personelinin acemiliği olabilir ancak bilinçaltının dışavurumu gibi bana. Dekolte, etek boyu ve basene dikkat çekilmesi bende bu kanıyı uyandırdı.
Mavi yakalı terimi, daha çok bedensel işleri yapan işçiler kullanılır. Bunu yazan kişi emeğine o derece yabancılaşmış ki kendinin de bir işçi olduğunu unutmuş. Zaten Türkiye'deki lümpen proleterya o kadar lümpen ki proleterya olduğunun farkında değil. Bunu da işçiler arasında mavi yakalı-beyaz yakalı ayrımına giderek pekiştiriyor.
Tabii, burada herkesin aklına "Mavi yakalılar vücudunuzu dikizleyebilir." önermesi geliyor ama beden işçileri çoğunlukla tek tip olarak belirlenmiş bir iş kıyafeti giyer. Burada kıyafet serbestliğinden doğan sözde sınıf ayrımına da vurgu yapılmış olabilir. Belki de bunu söyleyerek fazla iyi niyetli düşünüyorumdur.
Şayet bu mailin yazılmasına neden olan tatsız bir olay yaşandıysa suçun büyüğü yine işe alım yapan kişilerdedir. Birlikte çalışacağı kişileri iyi seçemiyorlar demek ki.
On iki bin yıllık medeniyetin geldiği nokta bu olmamalıydı sanki.