Sergi toplumsal hareketleri ele alıyor. Gezi Parkı, çeşitli ülkelerdeki işçi eylemleri, LGBT yürüyüşleri ve kadın hakları protestolarından örnekler var. İzlentiler dünyanın farklı coğrafyalarından ama ekranların yanında bir bilgilendirme yer almıyor. Müneccim olmadığım için hepsini bilemiyorum da. Bu yönden eksik kalmış bir sergiydi.
Devlet Dersi adlı bu izlentinin ilk kısmında ölen çocukların listesini, ikinci kısmındaysa bir öğretmenin 1960'larda çektiği bir filmi görüyoruz. Film çöpten bulunmuş. Öğrenciler tahtaya adını yazıyor. Hepsinin iyi giyimli ve bakımlı olması güzel bir ayrıntı.
Tanıtım yazıları berbat bir Türkçeyle hazırlanmış. Biraz daha gözden geçirilebilirdi. Bienalin bu ayağı, bu haliyle maalesef vasat bir sergi oldu.
Liseyi gezmeyi tamamlamaya cesaret edemedim. İlerideki odada yer alan panoları çekerken önümden iguana benzeri bir canlı geçti. Başta, görüntüsünü aldığım videolardan birinde olduğunu sandım ama gerçeği fark edince kendime geldim. Kedi büyüklüğünde bir fareydi bu. Tarihi bir mekan olduğu için yadırgadım tabii bu durumu.
Bu fotoğrafı da olaydan birkaç saniye önce çektim. Bienalin sonu burası.
Böyle büyük ekranlarda da hayat hikayeleri işlenmiş. Tarihin bir kısmına tanıklık eden deneyimler pek ilgimi çekmedi. Zaten bir şey anladığım da söylenemez.