Sosyal medya ilginç bir yer. Karabük Üniversitesi'ndeki öğretim üyesi görünüşü yüzünden gündem oldu. Fakültenin internet sayfasına bakınca birçok yabancı akademisyen olduğunu da görebiliyoruz.

Bir grup, Mısırlı akademisyenin Kahire Üniversitesi sitesinde yayınlanan CV'sini okumuş olacak ki kendisinin Japonya'da ve ABD'de akademik çalışmalara katıldığını söyledi. Bunu yaparken ülkenin en çok hedef gösterilen laik kesimini de unutmadılar. Aşağılamanın, ötekileştirmenin bini bir para oldu. Bu da bu eleştirileri yöneltenlerin asıl niyetini meydana çıkardı.

Laik ve seküler birbirinden farklı kavramlardır. Analitik felsefe dergisi kurmuş -adı lazım değil- bir liboş bile bu farkı bilmiyor. Seküler, dinin kendi yaşamı üzerinde etki sahibi olmadığını söyleyen kişidir. Laik ise din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini savunan kişiye denir. İkisi aynı insan olabilir elbette. Mesela ben kendimi dinsel açıdan seküler, siyasi yönden laik olarak tanımlıyorum.

İşin doğrusu, bu öğretim üyesi yerine daha yetkin bir Türk akademisyen bulunabilirdi. Hiç de bu kişilerin anlattığı gibi, alanında imkansızları başarmış biri değil bir kere. Öyle olsa bu unvanla kalmazdı. Amaç Türkiye'yi Araplaştırmak olunca böyle manzaralarla karşılaşmak normal tabii.

Burada can alıcı bir detay var. Bu akademisyenin alnında zebiba adı verilen bir iz var. Bu izin çok namaz kılanların alınlarında çıktığına inanılıyor Mısır'da. Bu yüzden secdede kafalarını sert bir yere vurup morartabiliyorlar. Alınması gereken mesaj yerine ulaşmıştır diye tahmin ediyorum.

Sign in to participate in the conversation
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.