The Office dizisinin dördüncü sezon dördüncü bölümü olan Money, o sezondaki ilk üç bölüm gibi bir saat uzunluğundadır. Bu bölümde Dunder-Mifflin şirketinin Scranton şubesinin müdürü Michael Scott, para yönünden sıkıntılar yaşamaktadır. Ek iş olarak call center diye de anılan çağrı merkezinin yolunu tutar. Burada yarı-zamanlı veya günümüzdeki havalı adıyla part-time çalışmaya başlar. Dizi, mockumentary (Türkçesi kurgu belgesel) türünün güzel ve güzide örneklerinden biri olduğu için oyuncular kameraya kısa konuşmalar yapmaktadır. Yine bu anlardan birinde çağrı merkezinin şefinin "Burada yasal bir iş yapıyoruz. Asgari ücret uyguluyoruz, komisyon da var." demesi tüm çağrı merkezi sektörünün özeti gibi adeta.
Ben de kah okuyarak kah izleyerek sektör çalışanlarının sıkıntılarına tanık oldum. Bu yazımda bunlara değinmek istiyorum.
☎️ Öncelikle üç çeşit çağrı merkezinden bahsedebiliriz. İlki kurumsal olan. Çoğunluğun üniversite mezunu olduğu, bir nevi ofis işidir bu. Burada inbound çağrılar alınır yani orayı arayana yardımcı olur çalışanlar. Ancak Türkiye'de kurumsallığın sadece makyaj olduğunu bilmelisiniz.
İkincisi vahşi kapitalizmin nimetlerinden yararlanan esnek çağrı merkezleridir. Burada çoğunlukla outbound arama yapılır yani çağrı merkezi tarafından verilen dataya göre (Türkiye'de veriler satılıyor maalesef) aranır birtakım insanlar. Satış ve prim odaklıdır. Buna telemarketing de denir.
Son tür ise merdiven altı çağrı merkezleridir ki bunlar dolandırıcıdır. Bunun üzerine fazla yazamayacağım. Zaten anlaşılması gerekenler anlaşılıyordur. Burada bahsedeceğim ilk iki maddedeki çağrı merkezleridir.
☎️ Bu işi yapanlar işsizlikten iyi olduğunu düşünerek başlıyorlar ancak devamlılığı olmayan bir iş. Uzun süreli değil ama iş bulamayan üniversite mezunlarının büyük kısmının bir ara yaptığı bir iş oluyor. Yetersiz de olsa bir eğitimden geçtikten sonra sekiz saatlik mesainizi ortalama 150 kişiyle konuşarak harcayabilirsiniz. Tüm bunlara dayanarak bu işin prekaryanın görünümlerinden yalnızca biri olduğunu söyleyebiliriz.
☎️ Çalışanlar gereksiz insanlarla muhatap olmak zorunda kalıyor. Türklerde kendine hizmet eden çalışanı köle sanma dürtüsü var. Garson, resepsiyonist veya kurye bu üstenci tavrın kurbanı oluyor. Çağrı merkezi elemanları, yönetimden gelen baskıyla kendilerine küfür edilse bile sakin kalmak zorunda. Bu çıkmazın bir nedeni de çağrı merkezinin sorunları çözmede yetkisiz olması.
☎️ Belirtmeme gerek yok ama ben yine de söyleyeyim. Çoğunlukla asgari ücret artı prim sistemiyle çalışılıyor. Vardiyalı bir çalışma düzeni var. Çalışan evinde dinlenme hayalleri kurarken ek mesaiye çağrılmasıyla plansız mesailer de olası.
☎️ Gürültülü bir ortamda kafayı yememeye gayret etme ve yalan söylemeye alışma bu işin olumsuz yönlerinden ikisi sadece. Birtakım mesleki deformasyonlar da ortaya çıkıyor. Tüm yaşamınız Callmaster denen cihaza bağlı. Kaç görüşme yaptığınız, ne kadar konuştuğunuz ve ne sürede mola yaptığınız kaydediliyor. Bu da akla Charlie Chaplin ve Modern Zamanlar filmini getiriyor.
Michael Scott renkli bir karakter olduğu için diğer çalışanların ilgisini çeker ve muhabbetiyle onları işten alıkoyar. Bu da patronun gözüne batmasına neden olur. Bunun yanı sıra, kendisi hem Dunder-Mifflin'de hem de çağrı merkezinde çalışamaz. Bunu engelleyen kurallar vardır. Bu yüzden telemarketing işini bırakmak zorunda kalır. Bu fotoğraf da bir çağrı merkezi çalışanının nasıl göründüğü konusunda fikir verebilir.