Şu sıralar bir şeyler yazamıyorum. Belki de moralim bozuk diyedir, bilemiyorum. Yoksa Herson kentinin işgalden kurtulması üzerine kombat sürecini irdeleyen final yazısı yazacaktım. Zelenski'nin asıl mesleğiyle hâlâ dalga geçildiği için Türkiye'de komedi ve mizahın durumuna değinen kombine bir yazı olacaktı bu.
Son günlerde modumun neden bu kadar düştüğü hakkında bir fikrim yok. İşte durumlar iyi ve daha iyiye gidiyor. Küçük çaplı sıkıntıları bir bir atlatıyoruz. Umarım bu böyle devam eder.
Galatasaray'ın Başakşehir'i 7-0 yenmesi beni bir miktar keyiflendirse de pek bir şey değiştirmedi. Fenerbahçe, sahasında Giresunspor'a yenilerek belki de şampiyonluktan oldu. Tabii, bunları konuşmak için henüz erken.
Mastodon platformuna (veya platformlarına) olan göç, beni biraz heyecanlandırmıştı fakat gelenlerin çoğunun Twitter'ın toksik kitlesi olduğunu gördüm. Yararlanılabilecek kaynak çok az. Bu da beni hayal kırıklığına uğrattı. Kaçmak istediğim bir kent peşimden gelmiş gibi hissediyorum şu an.
Belli bir şeye odaklanmak da güç oluyor benim için. Hiçbir şey üzerine düşünemiyorum. İşten arta kalan zamanlarımda ne yaptığımı anlayamıyorum bile. Herhangi bir şey üzerine kafa yormam gerektiğinde anahtar kavramları kağıda yazıyorum. Gerisini hatırlamaya çalışıyorum ama orada da sıkıntılar var.
Çok da dile getirmek istemiyorum ama belki de bir ilişkiye ihtiyacım vardır. Günümüzde ilişkilerin ezici çoğunluğu toksik olduğu için bundan kaçıyorum. Birinin tüm sevgisini tek bir insana vermesi de anlamsız geliyor bana. Ancak yalnız başıma ne kadar geliştirebilirim kendimi. Artık tükendiğimi hissediyorum.