Öğlen yola çıktım. İkitelli'deki yağmurdan geçtikten sonra Avcılar'a uğradım. Sonrasında Şirinevler'e gittim. Ataköy ve Şirinevler arasında Medeniyet Seperatörü olarak da bilinen üstgeçit üzerine düşündüm.
Bir köprü, insanları ne kadar ayırabilir? Şirinevler'in bağlı olduğu Bahçelievler, otuz yıldır muhafazakar partilere oy verirken Ataköy'ün bağlı olduğu Bakırköy, sosyal demokratları seçmiş. Ataköy, güvenlikli sitelerden oluşan bir uydukent; Şirinevler ise kendiliğinden yığılmış bir mahalle. Dolayısıyla Ataköy, düzenli ve güzeldir. Şirinevler kaotik ve çirkindir.
Yol boyunca dönüşümlü olarak TRT Radyo-3, Açık Radyo ve Yön Radyo dinledim. Yön Radyo'da 41 dilde Enternasyonal Marşı yayınlandı. Her biri farklı hisler yaratan sekiz tanesini yakalayabildim.
Estonca 🇪🇪 Hard ve folk rock esintisi vardı.
Arapça 🇾🇪 Yerellik ön planda. Feyruz şarkılarını andırıyor.
Korece 🇰🇷 Hiçbir intro olmadan söze girildi. Biraz mekanik.
Macarca 🇭🇺 Tam bir marş gibi. Macarlardan daha iyisini beklerdim.
Tagalogca 🇵🇭 Gitarla yorumlanması hoş olmuş.
Vietnamca 🇻🇳 Noel ilahisi gibi.
Arnavutça 🇦🇱 Bunlar da hiç beklemeden söze girdi. Milli marş gibi.
Yidişçe 🇩🇪 Anaokulu müsameresi gibi. Süper Mario tadı aldım. Sonu 8-bit ile yapılmış sanki.
@mereyu benim buna benzer sürekli yaşadığım bir deneyim Basmane Garı'nı Çankaya'ya bağlayan bulvarda oluyor. Oysa yüksek katlı binalar sadece birkaç yüz metre ötede. Bir tarafta görece modern giyimli, biraz daha tekdüze insanlar; diğer tarafta fesli, çarıklı, jiletli içeren bir insan potporisi bir yerlere gidip geliyor.
Ama yine de İzmir'in görece daha geçişli katmanlardan oluştuğunu düşünüyorum. Bu konuda keskin çizgileri olan bir şehir değil.