Yasalar güçlüyü mü yoksa güçsüzü mü korur? Çoğu yasa güçsüze bir alan sağlasa da güçlüye bir dayanak olur ve güçlünün pozisyonunu korumasındaki başat etmen haline gelir. Sonuçta çoğu toplumsal bir sözleşme ile elde edilmiş yasalar vardır.
Toplumun kendisi, sosyoloji biliminin en büyük kabulüdür. Aslında tek gerçek özne "ben"dir. Diğer tüm özneler "ben"e göre şekil alır. Yığınları oluşturan kategori halindeki ortaklaşmalardır. Sosyolojinin temel varsayımı olan bir toplumun varolduğu düşüncesi, egemenin tutunacak dalı olur. Toplum, her zaman sağduyuludur ve egemenden yanadır.
Esasında tekil bireyler akıl sahibi olsa da kitleler akıldan yoksundur. Bir liderin peşinden gitmeye alışkındır. Kitleyi manipüle etmek kolaydır. Çevre ise hep başkalarıdır. Çevreye hiç güvenilmez çünkü onlara karşı temkinli olmak gerekir. "Onlar" denerek neyin işaret edildiği belirsizdir. Öncelikle "biz"den başlamanmalıdır. Hepsinin birer inşa olduğunun farkına varıncaya dek...
@mereyu Tatanka İyotake'nin (oturan boğa) bu konuda çok güzel bir sözü var:
“Sahip olma isteği onlarda bir hastalık olmuş. Bu insanlar, zenginlerin bozabileceği ama yoksulların bozamayacağı birçok kural koymuşlar. Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için yoksullarla güçsüzlerden vergiler alıyorlar. "
@mereyu yasalar özünde kimlik fark etmeksizin haklıyı korur. ancak yasaların belirlenmesi konusunda güçsüz hiçbir zaman söz sahibi olamaz. şikayet etmekten ve katlanmaktan başka çaresi olmayan bu kitle ancak iki güçlü arasında illüzyon seçim yapar. yönetime aday olan iki güçlünün de çıkarları aynı olduğundan güçsüz yine bir medya bulamaz. yani yasalar güçlüler tarafından yürürlüğe girer ve güçlünün çıkarını korumak için vardır.