Show newer

BOZKURT İŞARETİ'NE DAİR NOTLAR...

✓💢 AYŞE HÜR: 📍 Megri Sheikh: "Bozkurt selamı yalan ama bir yanılsama değil; bir arzu."
**
📍 Wilhelm Reich: "... kitleler aldatılmadılar; belirli bir aşamada, belirli koşullar altında onlar faşizmi arzuladılar, ve açıklanması gereken şey de sürü arzusunun bu sapkınlığıdır".
Arzuları bizi yok etmek!"

* *
♦️ Türkiye-Avusturya futbol maçının sonunda sevincini kurt işareti ile gösteren ve bu yüzden UEFA tarafından iki maç men cezası olan Merih Demiral'ı aklamak için habire atıf yapılan Bozkurt (Gök Böri/Börü) mitine dair "Türkçe" bir metin bugüne dek ortaya çıkmadı. Bu efsane, 556-581 yılları arasındaki olayları anlatan ve 629 yılında tamamlanmış olan Chou-Shu adlı Çin kroniğine "çok yaşlı bir Tu-kui’nin verdiği bilgilere dayanılarak" diye kaydedilmiş. Bu kaynakta Kök Türklerin Hunların devamı olduğu ve Aşina adlı bir sülaleden geldikleri şöyle anlatılır:

“Dişi bir Börü (kurt) peyda oldu ve onu et ile besledi. Bu çocuk büyüyünce Börü ile evlendi. Böylece Börü gebe kaldı. Lin memleketinin 'Tigin'i çocuğun henüz yaşadığını duyunca, onu öldürtmek için askerler gönderdi. Gelen askerler Börü’yü, çocuğun yanında gördüler. Börü’yü öldürmek istediler, fakat Börü kaçarak Kao-Ch-ang (Uygur) memleketinin kuzeyindeki dağa (Ergene Kon'a?) gitti. Bu dağda büyük bir mağara vardı. Mağaranın içinde büyük bir ova bulunuyordu. Ot ve nebatla kaplı idi. Onun çevresi birkaç yüz Li (1 Li= 576 metre) kadar bir genişlikte idi. Dört yönü dik dağlarla çevrili idi. Börü bu mağaranın içine kaçtı ve orada on tane çocuk doğurdu, on çocuk büyüyünce dışarıdan kızlar alarak evlendiler. Karıları gebe kaldı, bunların doğurduğu çocukların her birinden bir soy türedi. Aşina (A-shih-na/Asena) soyu da bunlardan biri idi.”

Çinli vakanüvis Chou-Shu’nun bir versiyonunda ise bu bilgilere bazı ekler yapılır ve şöyle bir silsile kurulur: Kurttan dünyaya gelen I-ci-Ni-su-tu, I-ci-Ni-su-tu’nun oğlu Na Tu-liu, Na Tu-liu’nun oğlu Aşina, Aşina’nın oğlu Bumin Kağan. Bunun farklı bir versiyonu 659 tarihli Pei Shih adlı bir kaynakta ve Çin hanedanlarından Sui Sülalesi’nin 582-629 yılları arasını kapsayan resmî tarihinde kayıtlıdır.

MİTİN MOĞOLLAŞTIRILMASI
Bu üç kaynaktan edinilen bilgiler İlhanlı-Moğol hükümdarı Gazan Han tarafından Moğolların tarihini yazmakla görevlendirilen Reşidüddin (ö. 1318) tarafından Moğollaştırılmıştır. Reşidüddin, Camiü’t-tevarih adlı eserinde şöyle der: “Bu kutsal kitabın girişinde de söylendiği gibi Moğol boyları genel olarak Türk kabilelerinin bir bölümüdür. Her iki kavmin fikirleri ve dilleri birbirine benzer. Hepsi Nuh peygamberin oğlu Bulca Han’dan türemişlerdir. Bulca Han bütün Türk kavimlerini atası idi. Aradan uzun yıllar geçti. Bu uzun asırlarda olayların bir kısmı unutuldu. Türklerin başlangıçta kitapları ve yazıları yoktu. Bunun için de tarihi olayları kaydedememişlerdi. Onların eski tarihleri de kaleme alınmış değildi. Bu yüzden şimdi söylenen tarihi olaylar, yakın zamanlarda anlatılanlar ve nesilden nesile aktarılanlardan öğrenilmiştir.”

Özbek Hanı Ebu’l-Gazi Bahadır Han (ö.1664) da Şecere-i Türk'te Moğol ve Türk’ü aynı anlamda kullanır.

Bu arada Moğolların Gizli Tarihi’nde (yazılışı 1240) Moğolların atasının “yüce tanrının takdiriyle yaratılmış bir bozkurt” olduğu, eşinin beyaz bir dişi geyik olduğu anlatılır. (Gizli Tarih dediğine bakmayın, hiç gizli bir yanı yoktur, bir ara bu kaydın bulunup hikayesini anlatırım.)

KÖPEKTEN TÜREME MİTİ
Ama Göktürklere dair başka soy efsaneleri de var. Örneğin Tibet dilindeki bir kayıtta Göktürklerin soyu köpeğe dayandırılıyor. Şöyle ki: Soyun atalarının türeyeceği ilk köpek gökten iner. Bu köpekten, birisi kızıl ve diğeri kara renkli olmak üzere iki köpek ortaya çıkar.
İki köpek eş olarak dişi bir kurtla çiftleşse de bu dişi kurt kısırdır ve yavrulayamamaktadır. Bu yüzden kızıl ve kara kurtlar, bir Türk evinden genç bir kızı kaçırır ve onunla birlikte olur. Birleşmenin sonucunda doğan erkek yavrular köpek olarak doğarken, kız yavrular insan olarak doğarlar ve temiz (arı) kadınlar olarak gözükürler. Kızıl köpeğin boyuna “Kızıl Burunlular” (Ḳızıl Küşü) adı verilirken, kara köpeğin boyuna “Kara Burunlular” (Ḳara Küşü/ adı verilir. Köpekler de kadınlar da Türkçe konuşmaktadırlar; zenginliklerini ve sığır gibi yiyeceklerini kadınlar bir araya getirerek kullanmaktadırlar. Bu boyların arasında erkeklerin bulunduğuna ilişkin bugüne kadar kimse herhangi bir şey duymamıştır.

Irkçı Türkçülerin neden köpekli versiyonu değil de kurtlu versiyonu seçtiklerini anlayabiliriz galiba!

Öte yandan 14. yüzyıla tarihlenen Oğuzname'nin bir versiyonunda kurta (Börü'ye) hiç rastlanmaz. Bu kaynaktaki köken miti şöyledir: "Günlerden bir gün, Oğuz Kağan Tengri’den belirli bir yere gelmesini rica eder. Gökten mavi bir ışık düşer. Bu ışık güneşten ve aydan daha parlaktır. Oğuz Kağan ışığa yaklaştığında, ortasında bir kızın bulunduğunu görür. Orada tek başına oturuyordu. Yüzünde, ateş ve ışıktan bir beni vardı. Bu tıpkı Kutup Yıldızı gibiydi. Bu kız o kadar güzeldi ki, güldüğünde mavi gök (Kök Tengri) güler, ağladığında Kök Tengri ağlardı."

BOY EFSANELERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Başta söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim: Antropologların “boy efsaneleri” adını verdiği anlatılardan her topluluğun bir kurucu atası vardır ve bunlar çoğu kez bir kadın veya bir erkek değil, insan doğasını aşan güçlerdir. Bu bazen ışık, bazen su olur, bazen ağaç, bazen özel nesneler ve yaygınlıkla hayvanlar olur. Ya da insandan hayvana, hayvandan insana dönüşen varlıklardır.

Örneğin Kırgızlarda boyun kökeni köpeğe dayandırılır. Karahanlılarda ata, deve ve aslandır. Uygurlarda ışık tarafından döllenmiş ağaçtır. Kıpçaklar için içi oyulmuş bir ağaç kütüğünde bir nehri geçen varlıktır.

Kurt, Gotların, İskitlerin, Friglerin ve Romalıların da atasıdır. Sonuncusunu bilirsiniz. Efsaneye göre Savaş Tanrısı Mars ile Rhea Silvia'nın ikizleri Romus ve Romulus Tiber nehrine bırakılır, onları bir dişi kurt kurtarır ve emzirir. Kardeşler MÖ 753'te Roma'yı kurarlar.

MUSTAFA KEMAL'İN TAVRI
Ergenekon Destanı'nın Mustafa Kemal'i de etkilendiği, bozkurt figürünün 1922'de bir pula, 1924’te Türkoloji Enstitüsü Dergisi’nin kapağına, 1927’de 5 ve 10 liralık banknotların üzerine konduğu, 1931’de okul kitaplarında, piyeslerde Ergenekon temasının işlendiğini biliyoruz.

Buna karşılık Rıfkı Atay'dan Mustafa Kemal'in yeni devlete bir sembol arayışı içindeyken, çevresinden bazı kişilerin kendisine bozkurt figürünü önerdiklerini ancak Mustafa Kemal’in bozkurtla ilgili efsaneleri dinledikten sonra "böyle saçma sapan şeyleri bırakın, bana zeka ürünü bir timsal bulun" dediğini okuyoruz. Ama bizzat Ebedi Şef'in tezi olan "dünyadaki bütün medeniyetleri Türkler kurmuştur" diyen Türk Tarih Tezi ile "dünyadaki bütün diller Türkçeden doğmuştur" diyen Güneş Dil Teorisi'ni bilince Atay'a inanmakta zorluk çekiyoruz!

Nitekim Mustafa Kemal'i kurt işareti yaparken gösteren bir fotoşopa Uğur Dündar başta olmak üzere yüzbinlerce kişi inandı, gururlandı.

Ezcümle, Merih Demiral kurt işareti yaparken bu tür bilgilerle mi hareket etti bilmiyoruz. Gayet iyi bildiğimiz ise Bozkurt ve Aşina/Asena'nın 1970'lerden itibaren Türkiye'yi başta komünist, Kürt ve Kızılbaşlar için cehenneme çeviren MHP ve Ülkü Ocakları'nın simgesi olduğu. Bugün bu işaretin eşlik ettiği vahşetleri saymaya gerek yok herhalde.

Dolayısıyla nasıl ki bir maçta Nazilerin gamalı haçını "aslında bu Hindu, Budist ve Jain inançlarının kadim zamanlardan kalma bir Svastika'dır" diyerek masumlaştıramazsak, Merih Demiral'ın kurt işaretini de, "Türklerin kuruluş mitini kastediyor" diyerek hoş göremeyiz!

Görsel: 1927 emisyonu 5 liralık banknotun ön yüzü. Sağda 1915'te İttihat Terakki Kulübü olarak inşa edilmeye başlayan Birinci Meclis Binası, arka yüzde ise Bent Deresi Köprüsü vardı.

Ek: Biraz önce Twitter'da Antonio Megri lakaplı arkadaşın alta eklediğim fotoğrafa ilişkin twitini okudum. Benim bu kadar sözle anlatamadığımı o bir kaç cümle ile anlatmış!

Şöyle diyor @MegriSheikh:

"Bozkurt selamı yalan ama bir yanılsama değil; bir arzu.

Ne diyordu Wilhelm Reich?

"... kitleler aldatılmadılar; belirli bir aşamada, belirli koşullar altında onlar faşizmi arzuladılar, ve açıklanması gereken şey de sürü arzusunun bu sapkınlığıdır".

Arzuları bizi yok etmek!"

Ayşe Hür
---------------

Bir Portre:
İsrail'de kurulan yeni hükümetin Meclis Başkanlığına seçilen Mickey Levy, Cizreli Yahudi bir Kürt aileden geliyor.
Evrensel 16 Haziran 2021
İsrail'de yeni kurulan hükümetin Meclis Başkanlığı'na, Cizreli Yahudi bir Kürt olan Mickey Levy seçildi. Gelecek Var (Yeş Atid) partisinin milletvekili Levy, eski başbakan Benyamin Netanyahu'nun öncülük ettiği bloktaki partilerden Şas'ın vekili Yaakov Margi'yle yarıştı. Levy, 120 milletvekilinden 67'sinin desteğini alarak yeni Meclis Başkanı seçildi.
Mickey Levy, İsrail'e Cizre'den göç etmiş Yahudi bir Kürt aileden gelmesiyle dikkat çekiyor. Kendisi 1951'de Kudüs'te doğmuş, Sefarad Yahudisi olan ailesi ise onun doğumundan önce Cizre'den İsrail'e göç etmiş.

"EVİMİZDE SÜREKLİ KÜRTÇE KONUŞULURDU"
Levy 2015'te Rudaw ile söyleşisinde, çocukken çok iyi Kürtçe konuştuğunu anlatmıştı. Levy şu ifadeleri kullanmıştı:

"Ailem Kürdistan'dan, Cizre'den... Cizre'nin küçük bir köy olduğunu zannediyordum ama şu an sizden büyük bir kent olduğunu ve Türkiye'nin parçası olduğunu duyuyorum. Bunu gerçekten bilmiyordum. Ailem İsrail'e gelince, ben Kudüs'te doğmuşum. Şimdi evliyim ve dört çocuğum var. Eşim Kürt değil. Kürtçeyi konuşmakta yeterli değilim ama gayet iyi anlıyorum. Evimizde sürekli Kürtçe konuşurduk. Ben de Kürtçeyi geçmişte iyi konuşurdum ama artık öyle değil. Biliyor musunuz, Kudüs'te yüzde yüz Kürt olan bir mahallede doğdum. Knesset'e [İsrail parlamentosu] yakındı. Orada o zamanlar kimse İbranice konuşmazdı. Sadece Kürtçe konuşurlardı. İyi bir histi. Şimdi bile insanlara Kürt mahallesini sorsanız, benim doğduğum yeri gösterirler."

Levy aynı söyleşide, şahsi görüşünün 'Kürdistan'ın bir gün bağımsız olması' yönünde olduğunu ve İsrail'in de gelecekte bunu desteklemesini umduğunu söylemişti.

2013’ten beri milletvekili olan Levy, siyasetten önce ordu ve emniyette farklı görevlerde bulundu; 2000-2004 arasında İsrail polisinin Kudüs'teki en tepe yöneticiliğini yürüttü. 33’üncü hükümette de Maliye Bakanlığı yaptı. (EVRENSEL GAZETESI HABER MERKEZİ)

19 mayıs bayram değil... Pontos Rum soykırımı unutmadık unutmayacağız!

"Gerçekten, ahlaksal eğitimimiz kadar düşünsel eğitimimiz de çürüktür. Bu eğitim, parlaklık hayranlığı, söylenen sözleri -ve yapılan işleri- eleştirici bir biçimde değerlendirmenin yerini alan söyleniş biçimine duyulan hayranlık, tarafından yoldan çıkarılmıştır. Üzerinde rol yaptığımız Tarih sahnesinin şaşaasını öne süren romantik düşünce tarafından yoldan çıkarılmıştır. Seyircilerin alkışlarını gözeterek davranmak üzere eğitiliyoruz."
instagram.com/p/C5x8QLWMGxw/

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.