Show newer

Devlet sustuğunda, katiller konuşur…
Mahmut Uzun

2 Temmuz 1993. Sivas’ta bir otel yakıldı. İçinde insanlar vardı. Aydınlar, sanatçılar, ozanlar, çocuklar…
Canlı canlı yakıldılar. Dışarıda toplanan binlerce kişi “yakın, yakın!” diye bağırıyorlardı. İçeridekiler ise insanlıktan medet umuyordu.
Gelmedi...

Bu bir halk isyanı değildi. Bu bir linçti. Bir katliamdı. Devletin gözetiminde, devletin bilgisiyle, devletin gölgesinde yaşandı. Herkes izledi. Herkesin izlediğini tarih kaydetti.

Ve sonra ne mi oldu?

Tansu Çiller çıktı, “Çok şükür otel dışındaki halkımıza bir zarar gelmedi” dedi.
Yani içerde yananları “halk”tan saymadı. Onları bu milletin parçası olarak görmedi.
Bu, yalnızca bir cümle değil, bir zihniyetti.

Süleyman Demirel ise “Olay münferittir. Halkla güvenlik güçleri çatışmamıştır”
dedi.
Sanki bir tesadüfmüş gibi, sanki binlerce kişi bir anda “aniden” galeyana gelmiş gibi…
Sanki öncesi yokmuş, yıllarca biriken nefret yokmuş, devletin ideolojik mühendisliği hiç yokmuş gibi…

Erdal İnönü ise sorumluluğu başkalarına devretmeye çalıştı: “Benim kadar onlar da sorumlu.”
Hayır! Siz hepiniz sorumluydunuz! Çünkü o gün orada susan herkes, yanındakinin çığlığını bastırdı.

Fehmi Koru, Aziz Nesin’i suçladı.
Mehmet Gazioğlu, inançlara hakaret ettiğini iddia etti.
Yani bu insanlar, “Aziz Nesin vardı, o yüzden insanlar yakıldı” diyebildi.
Faili suçlamak yerine, mağdura yöneldiler.
Tarihin en alçak diliyle konuştular.

Bu sözler rastgele değildir. Bunlar bir zihniyetin, bir devlet aklının, bir cezasızlık geleneğinin göstergesidir.
O gün orada yakılan yalnızca insanlar değildi. O gün insanlık da yandı. Vicdan da, adalet de, hakikat de…

Bugün hâlâ Madımak Oteli bir utanç müzesi
değilse…
Hâlâ faillerin bazıları korunduysa, bazıları serbest kaldıysa…
Hâlâ devlet yetkilileri o gün söylediklerini düzeltme gereği duymadıysa…

Bu, bir devam halidir. Sivas katliamı geçmişte kalmadı. Sivas sürüyor.
Ve o gün “yakın” diye bağıranlar bugün başka meydanlarda, başka isimlerle, başka sloganlarla hâlâ aramızdalar…

Ama artık yeter.
Çünkü devlet sustuğunda, katiller konuşur.
Ve biz sustukça, tarih yanmaya devam eder.

Mahmut Uzun
instagram.com/p/DLnY7_NNwRt/

“mayısta açan gül adınızla anılacak
alanlara çıkan ses, anımsatan özlem
yarım bırakılmış bir yaşamı

zaman adınızla anılacak Temmuz geldiğinde
yerinden oynayan ana yüreği
kapının her çalınışında
adınızla anılacak körün gözünden
perdeyi kaldıran o alev
utancın yüzü yanıp durdukça”

(Son Söz Yerine, Kemal Özer)

22s
instagram.com/p/DLk_6bWoWNd/?i

UNUTMADIM. UNUTMAYACAĞIM. UNUTTURMAYACAĞIM.

Arkadaşlarımı, kardeşlerimi diri diri yaktınız!
Kapılar kapatıldı, camlar kırıldı, içeride canlar vardı, siz kibriti tuttunuz!
Ve devlet…
sadece seyretti.
Otuz bir yıl oldu.
Tam otuz
bir yıl.
Biz kül yuttuk, siz unuttuk sandınız.

Ama biz unutmadık!
Ben unutmadım!
Ben, Madımak’ın kapısında yere düşen o çığlığın içindeyim hâlâ.
Siz o gün sadece insanları değil, insanlığı da yaktınız.
Sonra ne oldu?
Yakanlar ödüllendirildi.
Katil avukatları milletvekili oldu.
Sanıklar mülteci değil, devlet korumasında birer misafir oldu.
Mahkemeler tiyatroya, adalet susturulmuş bir tanığa döndü.

Siz, yangının etrafında tekbir getiren güruhsunuz.
Siz, onları alkışlayan mahalleler, o katliamın iktidar ortağısınız.
Ve siz - hâlâ susanlar, hâlâ bu ülkeyi yönetmeye aday olanlar - hepinizin suç ortaklığı tescilli, biliyoruz .

İçim kanıyor.
Ama sadece yas tutmuyorum; öfkemle, hatırlamakla, adını koymakla direniyorum.
Bu topraklarda katliamları örtmek isteyen her güç, Madımak’ın külleri altında kalacak!

Sivas’ta bir otel değil, bir rejim yandı aslında.
İnsanlık yandı.
Ve biz, o yangının içinde hayatta kalan utancız!

Yarın 2 Temmuz.
Bir ülkenin, evlatlarını cayır cayır yaktığı günün 31. yıl dönümü.
Unutanlara, unutturmaya çalışanlara karşı bir kez daha yüksek sesle söylüyorum:

Günü gelecek, bu halk size sadece sandıkta değil, tarihin en karanlık sayfasında da hesap soracak.

Ölenleri öfkeyle, onurla ve sonsuz bir yasla anıyorum.

Mahmut Uzun
instagram.com/p/DLk3WNhtPVp/

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.