Show newer

"Cehalet korkuya, korku nefrete ve nefret de şiddete yol açar. İşte denklem budur."

- İbn Rüşd

"Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez."

- Sokrates, Platon'un Apoloji'sinde

Evreni anlayış biçimimizi değiştirecek teleskoptan ilk görüntüler - BBC News Türkçe bbc.com/turkce/articles/c5y0dy

İnsanlık yok olduğunda Dünya'yı ele geçirecek tür belli oldu

İnsanlık sonrası bir dünyada en baskın tür hangisi olurdu? Bilim insanlarına göre cevap ne bir memeli ne de bir kuş… Okyanusların derinliklerinden gelen zeki ve yalnız bir canlı, geleceğin hakimi olmaya aday.

ntv.com.tr/dunya/insanlik-yok-

Dünya'nın derinliklerinde şaşırtan keşif: Kayalar sıvı gibi akıyor! - Son Dakika Dünya Haberleri | NTV Haber ntv.com.tr/dunya/dunyanin-deri

Mısır'da bulunan 5 bin yıllık gizemli el yazması: İnsanlık tarihini değiştirebilir! - Son Dakika Dünya Haberleri | NTV Haber ntv.com.tr/dunya/misirda-bulun

Kapitalizm emperyalizmdir, kapitalizm savaşsız, hegemonya düşmansız yapamaz… - Fikret Başkaya

“Bulutun fırtınayı içerdiği gibi, kapitalizm de savaşı içerir…” Jean Jaurès

“Hristiyanlık denilen bu soyun, dünyanın dört bir yayında buyrukları altına alabildikleri halklara karşı gösterdikleri vahşet ve zulmün bir benzerine, hiçbir çağda ne kadar yabanıl ne kadar kaba ne kadar merhametsiz ve utanmaz olursa olsun, başka hiçbir soyda rastlanmaz”. Wiliam Howitt

Kristof Kolomb’un macerasıyla başlayan dönem, kadim uygarlıkların tasfiyesinin, jenositlerin, etnik temizliğin, kitle katliamlarının, savaşların, kolonyalizmin tarihiydi… Batı Medeniyeti denilenin ne olduğu, Avrupa-merkezli ideoloji tarafından engellendi… Dünyanın geri kalanındaki (Asya, Afrika, Latin Amerika…) eğitimliler Avrupa-merkezli ideoloji tarafından büyülendiler, kendi gerçeklilerine yabancılaştılar. Kendi gerçeklilerine kendi gözleriyle bakamaz oldular… Velhasıl, kapitalizmin nasıl, insanlık ve uygarlık düşmanı, netameli bir sistem olduğunun anlaşılması engellendi…

“Batı Medeniyeti” denilenin dünyanın geri kalanına yansıyanı, özgürlük, demokrasi, sosyal eşiklik, “kalkınma” değil, sömürü, yağma ve talandı… Ve Garp Cephesi’nde yeni bir şey yok… Zira kapitalizm insanı ve doğayı kötürümleştirmekten başka bir şey vadetmiyor… Kapitalizm sadece insanın değil, doğanın da düşmanıdır… Sadece insanı üretmek ve yaşamak için gerekli araçlardan mahrum etmiyor, işsiz ve aç bırakmıyor, doğayı da tahrip ediyor, yaşamın temelini aşındırarak yol alıyor…

Kapitalizm dahilinde savaş istisna değil, kuraldır… Her kapitalist işletme varlığını büyümeye borçludur. Başka türlü söylersek, büyüme veya yok olma ikilemi söz konusudur… Vahşi rekabet koşullarında varlığını sürdürmek, büyümek de daha çok işçiyi daha çok sömürmekle, daha çok doğal kaynağa el koymakla mümkündür… Hiçbir sermayedar (kapitalist), bana bu kadar yeter, burada durayım diyemez, durursa büyükler tarafından yutulur, yarış alanının dışına atılır…

Kapitalizm dahilinde asıl belirleyici olan ‘siyaset’ değil, ‘ekonomidir’… Bu, onun kapitalizm öncesi dönemin sosyal formasyonlardan, uygarlıklardan farkını oluşturur. Kapitalizm dahilinde savaşlar ekonomik belirleyiciliğin bir gereği olarak tezahür ediyor. Gerçi, “savaş siyasetin başka araçlarla sürdürülmesidir” denmiştir ama orada gözden kaçan, dikkate alınmayan bir şey var: Kapitalizm dahilinde ilişkinin yönü ‘ekonomiden siyasete’ doğrudur… Siyaset ekonomiyi değil, ekonomi siyaseti belirliyor… Tekno-kapitalizm dahilinde savaş, sürekli ticari savaşın başka araçlarla sürdürülmesidir… Kapitalist devlet ihtiyaca göre düşman yaratır ve gereğini yapar… Aynı ihtiyaca göre müşteriyi yarattığı gibi… Emperyalistler için savaş, sermayenin etki alanını genişletmenin aracıdır… Sermaye büyümekte zorlandığında, özellikle de ‘yapısal kriz’ durumunda ve doğal kaynaklara ulaşmak zorlaştığında, askerî şiddet (savaş), ekonomik şiddetin yerini alır…

Jean Jaurès’in dediği gibi, savaş kapitalizme içerilmiştir zira kâra ve rekabete dayalıdır. Sürekli büyüme, etki alanını genişletme zorunluluğu var. Genişleme ve yayılma da rakipler aleyhine mümkün. Yıkıcı rekabet ortamında her kapitalist, her kapitalist işletme ileriye doğru kaçmak zorundadır… Bana bu kadarı yeter, burada durayım diyemez…İşçileri daha çok sömürmek, daha çok doğal kaynağa, enerji kaynağına sahip olmak, bunu da rakiplerinden önce yapmak zorundadır… Fakat, ne kadar hileci yöntemlere başvursa da şiddete başvuramaz, zira şiddet tekeli, orduya ve polise sahip devlete mahsustur…

Kapitalist dünya sistemi hiyerarşik, pramidal bir yapı ve işleyişe sahiptir. Ulus-devletler hiyerarşisi söz konusudur ve hiyerarşinin tepesinde daima hegemonik emperyalist bir devlet bulunur… Onu ikinci, üçüncü büyüklükteki emperyalist devletler izler… İkinci emperyalistler arası savaş öncesinde İngiltere, savaş sonrasında da ABD tartışmasız hegemonik güçtü… Şimdilerde de yeni bir hegemonya krizi dönemindeyiz…

Sanıldığı ve iddia edildiği gibi savaşlar büyük idealler uğruna yapılmaz… Yeni sömürü alanlarına, yeni pazarlara, yeni topraklara ve enerji kaynaklarına ulaşmak için yapılır… Tabii savaş sadece rakipleri etkisizleştirmek için de yapılmaz, savaşlardan hiçbir çıkarı olmayan, asıl bedeli ödeyen işçi sınıfını ve sol muhalefeti etkisizleştirmenin de bir aracıdır… Böyle bir gerçeklik söz konusuyken de ‘barışçı olmanın’ bir kıymeti harbiyesi olamaz… Savaşa karşı olmak, savaşları durdurmak örgütlü işçi sınıfının, yeryüzünün lanetlilerinin, bir bütün olarak ezilen ve sömürülen sınıfların, politik mücadelesi ve müdahalesi olmadan mümkün değildir…

Savaş büyük yıkımlar demektir ve kapitalistler yıkarken de yıkılanı yeniden yaparken de kâr ederler, sermayelerini büyütürler… Zira savaş büyük insan kırımına, doğal kaynak ve alt-yapı tahribatına neden olur… Utanç verici olan bu durum, kapitalistler için yeni yatırım ve değerlenme olanakları demektir… Yıkılan her şey, işte, yollar, köprüler, tren yolları, konutlar, vb… yeniden inşa edilerek büyük kârlar sağlanır…

Doğası gereği savaş, emperyalizmin krizleri aşmanın bir aracıdır. Hasımlar aleyhine üretim temeli genişletilir. Yeniden büyümenin gerekli koşulları yaratılır… Her emperyalist güç kendi sınırları dahilinde işçi sınıfının mücadelesini geriletir… Savaştan önce içeriyi kıvama getirmek esastır… Savaş macerası milliyetçiliği pohpohlayarak meşrulaştırılır… Başta emperyalist savaşlar olmak çatışmaları sonlandırmak Komünist Manifesto’nun sloganının gereğini yapmakla mümkündür: “Bütün ülkelerin işçileri birleşin…”

Emperyalistler savaş için gerekçe üretmekte zorlanmazlar. Medya ve “konunun uzmanları”, gerekçe üretmekte çok başarılıdırlar… Son 25-30 yılda peydahlanan emperyalist savaşların asıl nedeni asla afişe edilen ‘nedenler’ değildi… Dün Irak’ın “kitle imha silahları yalanı” bugün İran’ın “nükleer silah” gerekçesi… Artık uluslararası hukukun hiçbir kıymet-i harbiyesi yok… İstedikleri ülkeye, istedikleri zaman savaş açıyorlar… Bir de ne demekse “uluslararası toplum” söylemi var… “Uluslararası toplumun” ne olduğunu merak mı ediyorsunuz? “Uluslararası toplum” demek, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada… emperyalist kamp demektir… Kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar…

Öyleyse işe kapitalizmi sorun ederek başlamak gerekiyor… Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmenin başka yolu yok! İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda Paris’te bir ‘dünya yazarlar kongresi’ toplanıyor. Kürsüye çıkan her yazar, dünya barışından, dayanışmadan, kardeşlikten söz ediyor… Harika şair Bertholt Brecht dayanamıyor, kürsüye yürüyor, mikrofonu kapıyor: “Yoldaşlar, gelin üretim ilişkilerini (kapitalizmi) tartışalım” diyor… Ben de artık sadede gelelim diyorum…

yenicag.com.cy/2025/06/kapital

Léon Terziyan yazmış 👏👏👏
Solcular Sebahat Akkiraz hakkında çok fazla duyar kasıyorlar. Alevilik içinde böyle tiplerin olduğu zaten hep bellidir. Bakınız; Hızır Paşa, Yavuz Bingöl, Yunan halkına "Kahpe" diyen Mahzuni Şerif...
Sebahat Akkiraz entelektüel biri değil, onun yaptığı bilinçsiz ırkçılık, CHP'ye yaranma içgüdüsü...
Asıl sorgulanması gereken Türkiye ve Kürt Solu içindeki İttihatçılar... Ermeni Soykırımı'nda parmağı olan Nuri Paşa'yı, Nuri Dersimi'yi, Bedirhan'ı, Simko Ağa'yı kendilerine milli önder olarak görenler (!) Simko'nun evine davet ettiği Asuri Papazı'nı nasıl sırtından vurduğunu herkes bilir!
Yine asıl sorgulanması gereken; Ermeni mallarına kene gibi çöken Ahmet Türk! Ahmet Türk'ün ve ailesinin ne kadar Ermeni'yi öldürdüğü, mallarının Ermeni ve Süryaniler'den kalma mallar olduğunu herkes bilir. Ermeni Soykırımı anti demokratik bir insanlık suçu ise Ahmet Türk'ü Demokratik Toplum Partisi'ne ve Demokratik Toplum Kongresi'ne başkan yapanlar kimlerdi?
Bir ufak hatırlatmada Ermeni Soykırımı'nda parmağı olan İttihatçı Ethem Nejat ve Mustafa Suphi üzerine... Ethem Nejat, Alparslan Türkeş'e örnek olacak Türk Ocakları derneğinin Yusuf Akçura ile birlikte ortak kurucusudur... Mustafa Suphi komünist olduktan sonra bile partisine yüzlerce İttihatçı'yı alan isimdir. Bunlardan Bahattin Şakir, Doktor Nazım ve Salih Zeki en bilinenleridir.
Mustafa Suphi, TKP'nin başına Salih Zeki Zor'u getiriyor. Bu kişinin soyismi Dera Zor'da katlettiği iki yüz bin Ermeni'den geliyor. Yani Salih Zeki Zor bir İttihatçı komutanıdır ve Mustafa Suphi de bu gerçeği bilmesine rağmen onu partisinin başına getirecek kadar İttihatçı ve Türkçü'dür...
İşte bu Mustafa Suphi, Kaypakkaya'nın kendisine "önder" dediği; Denizlerin ve Mahir Çayan'ların kendisine örnek aldığı Mustafa Suphi'dir...
Peki daha doğru düzgün konuşmayı bile beceremeyen Sabahat Akkiraz'ı Talat Paşa'yı savunduğu için yerden yere vurun; peki mahkemesinde Erzurumlu dedelerinin Ermenileri öldürmesiyle övünen Deniz Gezmiş'i nereye koyacaksınız (!)

"Sınav sistemi ona anlatıldığında çok şaşırmıştı; doğal öğrenme isteğini, bu bilgiyle doldurulma ve istendiğinde geri kusma dizisinden daha fazla engelleyebilecek bir şey düşünemiyordu."

Ursula K. Le Guin

Toplumun, herkesin en yüksek düzeyde refaha, mümkün olan en yüksek ahlaki ve ruhsal gelişime ulaşması için gerekli araçları sağlamayı amaçlayacak şekilde kurulmasını istiyoruz; herkes için ekmek, özgürlük, sevgi ve bilim istiyoruz.

ERRICO MALATESTA

"Söylediklerinin hiçbirine katılmıyorum. Ancak onları ifade etme özgürlüğünü hayatım pahasına savunurum."

Evelyn Beatrice Hall

Ahlakı zayıf, terbiyesi kıt toplum, içindeki zorbalara ve soygunculara hayranlık duyar.

-Andrè Maurois

Söylediklerim benim gizemim, sizin değil, benim yolum, sizin değil, çünkü benliğim bana ait, size değill. Benim yolumu değil, kendi yolunuzu öğrenmelisiniz. Benim yolum bana çıkar, size değil.

CARL GUSTAV JUNG

Aşka, hırsa, topluma sırt çevirenlerden kendinizi sakınınız. Vazgeçmiş olmanın intikamını alacaklardır.

EMIL MICHEL CIORAN

Devlet, burjuva sınıfının ekonomik- politik örgütüdür. Devlet, modern/somut ifadesiyle, burjuva sınıfının kendisidir."

Antonio Gramsci

"Mümkün olsaydı her insan Tanrı olmak isterdi; çok azı bunun imkânsızlığını kabul etmekte zorlanır."

- Bertrand Russell

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.