'Ana Vatan' despotlarının 'Yavru Vatan'a ettikleri…
68’li Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip’e karşı kazanacağı zafer, aynı zamanda Deniz’lerin ve Mahir’lerin de zaferi olacaktır
https://artigercek.com/makale/ana-vatan-despotlarinin-yavru-vatana-ettikleri-141320
Hollanda'da bir hayalet kol geziyor, komünizm hayaleti
Hollanda’da yapılan araştırmalara göre gençler arasında komünizm ve sosyalizme ilgi artıyor.
https://www.diken.com.tr/hollandada-bir-hayalet-kol-geziyor-komunizm-hayaleti/
Yaz mevsiminin alameti farikası, olmazsa olmazı budur.
Ustaları ecnebi olsa adı muhtemelen Chateaubriand ya da Fettuccine Alfredo gibi bir şey olacakken bizim topraklarda kendisine kızartma denen ve aslında orijinali patlıcan, biber ve patates üçlüsünden oluşan bir gıda.
Kabak ve havuca gerek yok.
Her ne kadar baktığım bilimsel makale ve ciddi yayınlarda Edirnelilerin resmi kahvaltısı dense de ki külliyen yanlıştır.
Günün her saati tüketilebilir.
“O ânı, o korkuyu ben her Eylül ayında yaşıyorum"
Yetvart Danzikyan
Gazeteci-yazar Serdar Korucu 6-7 Eylül 1955 pogromunun hayatta olan tanıklarıyla konuşarak yeni bir kitaba imza attı: “Akşam İstanbul’da Çok Fena Şeyler Oldu” başlıklı çalışma, İstos Yayınları’ndan çıktı. Kitabın başlığını oluşturan sözler Marina Kalumenu’ya ait. Kendisi Dimitrios Kalumenos’un, yani 6-7 Eylül 1955’i fotoğraflayarak, pogromun hafızalara kazınmasını sağlayan Patriklik fotoğrafçısının kızı. Kitap, Türkiye, Yunanistan ve Fransa’da yaşayan 32 “son tanığın” dilinden o gece yaşananları aktarıyor. Hatırlanacağı üzere “Atatürk’ün Selanik’teki evi bombalandı” başlıklı sahte bir haber üzerine 6 Eylül gecesi İstanbul’da Rumlar başta olmak üzere gayrimüslimlere ait evler, dükkânlar, kiliseler yıkılmış, yakılmış ve yağmalanmıştı. Resmî verilere göre yalnızca İstanbul’da 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 3.584’ü Rumlara ait olmak üzere 5.538 ev ve işyeri yakılıp yıkıldı. İHD’nin raporlarına göre 35 kişi hayatını kaybetti. Korucu ile yeni çalışmasını konuştuk.
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/35632/o-ni-o-korkuyu-ben-her-eylul-ayinda-yasiyorum
“Ümit Tepesi”, 6-7 Eylül Pogromu’nun 70. yılında izleyiciyle buluşuyor
Marta Sömek
“Heybeliada Ruhban Okulu” kitabından aldığı ilhamla çekimlerini yapan belgesel fotoğrafçısı, sinema yönetmeni ve yazar Alberto Modiano imzalı “Ümit Tepesi” belgeseli, 6-7 Eylül Pogromu’nun 70. yılında Parma Beyoğlu’nda gösterilecek. Modiano ile 1964 Sürgünü ve 6-7 Eylül Pogromu’nu da konu alan film ile ilgili sohbet ettik.
Ermeni soykırımı, Rum mübadelesi, 1934 Trakya Yahudi soykırımı, 1942 varlık vergisi ile Ermeniler, Rumlar ve Yahudilerin canları, malları, yurtları talan edildi, kıyımdan geçirildi. Türk burjuva sermayesi de bu halkların kanı ve malı üzerine kuruludur. 6-7 Eylül pogromu da Türk burjuvazisinin bu topraklarda kalan az sayıda Rum halkının mallarına el koyma ve göçe zorlama planı olarak devlet tarafından örgütlendi.
6-7 Eylül pogromu bu coğrafyada halklarımızın adalet mücadelesinde hala kapanmayan bir yüzleşme ve hesaplaşma konusu olarak duruyor. Toplumsal barış, 6-7 Eylül pogromu dahil tüm katliamlarla yüzleşmeden gerçekleşemez. Tüm ulusların, inançların eşit ve özgür bir yaşamı kurmaları için hesaplaşma ve yüzleşme kaçınılmazdır.
6-7 Eylül pogromunun hesabını sormak için, yeni 6-7 Eylüllere izin vermemek için faşist tekçi zihniyete karşı örgütlenelim, yüzleşme ve hesaplaşma mücadelesini büyütelim.
“Hristiyanlık denilen bu soyun, dünyanın dört bir yanında boyundurukları altına alabildikleri halklara karşı gösterdikleri vahşet ve zulmün bir benzerine, hiçbir çağda ne kadar yabanıl ne kadar merhametsiz ve utanmaz olursa olsun, hiçbir soyda rastlanmaz.”
Wiliam Howitt.
“Batı dünyayı kazandıysa, bu, kültürünün, dininin ya da değerlerinin üstünlüğünden değil, örgütlü şiddeti kullanmadaki üstünlüğündendir. Batılıların ekseri unuttuğu, diğerlerinin de asla akıl etmediği gerçek budur…”
Samuel P. Huntington
“(Yabancı) kapitalistler yüzyıllar boyu, azgelişmiş dünyada suç işlemekten başka iş yapmadılar”.
Frantz Fanon
BioNTech’ten kanser tedavisinde dönüm noktası
BioNTech'in Çinli ortağı DualityBio ile geliştirdiği yeni kanser ilacı, ileri evre meme kanseri hastalarında hastalığın ilerlemesini yavaşlattı.
https://velev.news/dunya/biontechten-kanser-tedavisinde-donum-noktasi/
Fas’ta dünyanın en eski zırhlı dinozoru keşfedildi
Londra doğal tarih müzesi, Fas'ta keşfedilen "Spicomellus afer" türü dinozorun dikenlerinin, kemikle birleşmiş olmasının "oldukça şaşırtıcı" olduğunu bildirdi.
Mars’ta benzersiz bir mineral keşfedildi: Yaşam keşfine bir adım daha
Mars’ta daha önce hiç görülmemiş bir mineral belirlendi. Araştırmacılar, bu bulguların Kızıl Gezegen’in bir dönem Dünya’ya çok daha fazla benzediğini gösterdiğini vurguluyor.
4 güçlü teleskop ortak görüşte: "Dünyaya yaklaşan anormallik"
Güneş Sistemi’nden geçen 3I/ATLAS isimli yıldızlararası cisim olağan dışı özellikleriyle dikkat çekiyor. Türünün en güçlü teleskopları Hubble, SPHEREx, JWST ve TESS tarafından yapılan gözlemler, cismin şaşırtan doğasını gözler önüne seriyor.
“İnsanlar bilgisiz doğar, eğitilerek aptal olurlar.”
Bertrand Russell
İnsan bilgisiz doğar;
bu onun en masum halidir. Ama sonra hayatın bütün otoriteleri - devlet, aile, okul ve din adına konuşan sahte otoriteler - o masumiyeti kirletir.
Çocuğun merakı daha filizlenmeden budanır; şüphe “günah” diye yaftalanır, sorgu “ayıp” diye susturulur.
Ve insan, kör itaatin bataklığında büyümeye zorlanır.
Aptallık fıtrat değil, öğretilmiş bir köleliktir. Bugün eğitim denilen şey çoğu yerde aklı açmak için değil, kapatmak içindir. Okullar robot üretir, din kurumları vicdanı değil biat etmeyi öğretir, devletler özgürlük değil korku aşılar. Böylece düşünmeyen kitleler yaratılır; vicdanı susturulmuş, aklı felç edilmiş, ama kendini
“bilgili” sanan
bir sürü insan topluluğu.
Ve işte bu yüzden toplumlar çürümektedir. Din maskesi altında sahte dindarlık yayılır: inanç, vicdan değil; siyaset ve çıkar için kullanılır.
Milliyetçilik adı altında körlük pompalanır: insan, insana düşman edilerek kendi vicdanından uzaklaştırılır. Politikacılar, kitleleri aptallaştırarak iktidarlarını sağlamlaştırır. Bütün bu düzenin tek amacı, düşünmeyen ama itaat eden kalabalıklar yaratmaktır.
Oysa asıl görev, bilgisizliği aşmak ve aptallığa karşı direnmek; vicdanı yeniden ayağa kaldırmaktır. Çünkü insan, ancak vicdanıyla özgürdür; sorgulamadığında değil, sorguladığında insandır.
Eğitim, gerçek anlamıyla ancak zincir kırdığında bir değere dönüşür. Aksi halde sadece kölelik öğreten bir hapishanedir.
Kırın etrafınıza örülen duvarları.!
Mahmut Uzun