Show newer

Kemalizmin dönüşü kimin çıkarına?

Volkan Akyıldırım

Erdoğan-Ak Parti’yle eski ortağı Gülenciler arasındaki, başarısız darbeyle sonuçlanan savaş kemalizme yaradı.

Bürokrasi cemaatlerden temizlenirken, Ak Parti laikliğin hepimizin teminatı olduğunu söylüyor.

Milliyetçi popülizmi yükselten Erdoğan kemalizmin yayılmacı iddialarını Irak’ta ve Suriye’de hayata geçiriyor.

Ergenekon ve Balyoz davalarının sanığı eski darbeciler şimdi gazete ve TV’lerin başlıca yorumcuları. Kendilerini aklayana kadar, devirmek için uğraştıkları Erdoğan’ın şimdi arkasında olduklarını söylüyorlar.

Ülkücüler ve ulusalcılar, kemalizmde sonuna kadar gidilmesini, ezilenleri ve muhaliflerin susturulmasını talep ediyor.

Öte yandan kemalizmi çok önceden reddeden bazı sosyalistler, HDP’nin kemalist CHP ile ittifakının propagandasını yapıyor.

Peki devrimci sosyalistler kemalizme nasıl bakar?

Son 20 yılda ezilenlerin ve darbelere karşı olan işçi sınıfının mücadelesiyle geriletilen kemalizmin geri dönüşü emekçilerin çıkarına bir gelişme mi?

15 Temmuz kemalizminde sapmanın sonucu mu?

Gülencilerin başını çektiği 15 Temmuz darbe girişimi, Kemalizme dönüşün gerekçesi.

15 Temmuz ilk darbe olsaydı bu iddia tartışılabilirdi. Fakat ordu daha önce kemalist generallerin liderliğinde 4 darbe yaptı ve bunların üçü kanlıydı. 2002-2007 arasında ise ordu içindeki kemalist cuntalar, darbe planları yapmaya ve bunları hayata geçirmeye devam etti. Hepsinin gerekçesi kemalist cumhuriyetin seçilmiş hükümetlere karşı korunmasıydı.

Kaldı ki Gülencilerin diğer İslami hareketlerden farkı, kemalizmle uzlaşmasıydı. Bu sayede ordu ve devlet bürokrasisi içinde sorunsuz büyüyebildiler ve 15 Temmuz’da kemalist generallerin bir bölümüyle ittifak halindeydiler.

Gülencilerin topluca orduya giriş yaptıkları yani devlet tarafından kabul edildikleri iki dönem, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri. TV’lere çıkan kemalist generallere bakılırsa hepsi çok evvelden Fetullahçıların varlığını biliyordu.

Kendine ideoloji olarak kemalizmi seçen, belli ki Atatürkçü kitlelerin nefret ettikleri Erdoğan’a karşı askeri yönetimi destekleyeceğini zanneden darbeciler aslında geleneksel yoldan ilerlediler.

Kemalizm ne Gülenciler gibi aşırı sağcı muhfazakarlığa ne de darbelere bağışık değildir. Aksine kurduğu düzen bunları üretiyor.

Demirel döngüsü

Kendisi de muhalifleri de AK Parti’nin iktidar olduğundan bahsediyordu. Hükümet olmakla iktidar olmak yani devleti kendi kontrolü altına almak ve burjuvazinin yönetici sınıfı olmak aynı şey değil. Türkiye’de seçilmiş hükümetlerin çoğu kukla, gerçek iktidarın sahibi ise kemalist ordu oldu. İşlerine gelmeyen partileri kapatarak, kontrol edemedikleri hükümetleri devirererek; bunların sonuçlarını her seferinde toplumun çoğunluğunu oluşturanlara ödeterek, acımasız baskı metotlarının sonucu zoraki rızayla yönettiler. Başta kemalizme muhalif olarak çıkıp onun ezidği kitlelrden oy alarak yükselen politikacıları kuşatarak kendi çizgilerine getirdiler.

Eski kuşakların Süleyman Demirel’den bildiği bu döngüyü, Şimdi Tayyip Erdoğan tamamlıyor. Görüldü ki 14 yıllık iktidarlarına, her iki seçmenden birinin oyunu almalarına rağmen devlette belirleyici hiçbir konum elde edememişler.

2002’de iktidara geldiklerinde darbe planları da kemalist generaller tarafından başlatılmıştı. Bu dönemde bürokrasi içinde kendilerini hazır bekleyen Gülencilere sarıldılar. Onlar da darbe yapınca şimdi eski kemalist darbecileri işe alıyorlar.

Bu pragmatik bir tutumdan öte. Erdoğan’ın kemalizmin tarihsel hayallerini “uyumlu” bir şekilde hayata geçirmesine tanık oluyoruz. Bu hayaller işçiler ve ezilenlerin çıkarlarına tamamen zıt.

Sosyalistler kemalizme karşıdır

– Devletin resmi ideolojisidir. Dönemsel ve siyasi taşıyıcılarına bağlı olarak biçimsel değişiklikler taşısa da özünde Türk hakim sınıflarının çıkarlarının toplumun geri kalanına dayatılmasına, sömürü ve baskıya eşlik eden burjuva fikirlerdir.

– Kemalizm Türk büyük sermayesinin fikridir. Koç Holging gibi bugün Türkiye’nin en zengin aileleri olan sermaye grupları kemalist devleti kullanarak kasalarını doldurdu. Bu devlet işçi sınıfına ise hiç iyi davranmadı. Sendikalar her dönem devletin bir uzantısı haline getirilerek hak alma mücadelelerinin önü kesildi. Grev yasaklamak ve sendika düşmanlığı darbeler gibi kemalist devletin bir geleneği. Gezi parkı direnişine katılan halkı Koç Holding’in arkasında olduğu bir darbenin piyonları ilan eden Erdoğan ve Ak Parti’nin, dönüp onlarla da uzlaşması bu düzenin aynen devam ettiğini gösteriyor

– Kemalizm Türk ve Sünni Müslüman olmayan halklar için baskıdır, Kürt illerinin sömürge olarak görülmesi ve yönetilmesidir. Halkların hapishanesinde yaşanan ayaklanmalar ve katliamlar saymakla bitmez. PKK ile savaş 34 yıldır devam ediyor. Erdoğan’ın kemalist generallerle ittifakının en önemli sonucu reddedilen askeri yöntemleri ve sindirme politikalarını devam ettirmesi oldu. Kemalizmin özündeki baskıcı laiklik, ırkçılık ve aşırı milliyetçilik, Erdoğan’ın bugün dönüş yaptığı fabrika ayarlarıdır.

– Kemalizm militaristtir, yayılmacıdır. Anti-emperyalizmi ideoloji olarak kullansa da her zaman emperyalist devletlerin belirlediği küresel sistemin bir parçası olarak davranmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin misak-ı milli denilen sınırlar içerisinde kurulması batı emperyalizmi ile uzlaşmanın ürünüdür. Bu yüzden Türkiye bir NATO üyesi, ordusu bir NATO ordusudur. Kıbrıs’ın kuzeyini 1974’ten bu yana işgal altında tutan Türkiye’, Irak’ta Başika’nın yanısıra “yardım için” gittiği Somali’de de bir askeri üs kurdu. Afganistan’ı işgal eden NATO güçlerinin bir parçası olarak Kabil’de askeri birliği bulunan Türkiye, aynı zamanda Lübnan’da BM’ye bağlı bir askeri bir birlik bulundurmaktadır. Kore savaşından Suriye savaşına, Musul ve Kerkük’ü ilhak etme hayallerinden Suriye yönetiminde söz hakkı sahibi olmak için uzanan bu çizgi her hükümet tarafından devam ettirildi. 15 Temmuz’a kadar NATO ve ABD’nin her dediğini yapan Erdoğan ve Ak Parti hükümeti, yediği darbe ile bugün bir başka emperyalist devlet Rusya’ya elini uzatsa da kemalizmin karakteristik çizgisinin ilerici bir yanı yok. Tüm cumhuriyet hükümetleri IMF ve Dünya Bankası ile birlikte ekonomiyi planladı. Bağımsızlık edebiyatı rejime destek için pompalanan milliyetçilik içindir. Bir zamanlar demokratikleşme ve barışla “yerlerde sürünen” bu azgın milliyetçilik, başarısız darbeyi kullanan Erdoğan tarafından ayağa kaldırıldı ve güçlendirildi.

Açık ki hakim sınıfların ve devletin resmi görüşü sol ya da ilerici olamaz.

Türkiye emekçileri ve ezilenlerinin neredeyse yüz yıllık sorunların kaynağı olan kemalizme yeniden can verilmesinde hiçbir çıkarı yok.

Volkan Akyıldırım

marksist.org/kemalizmin-donusu

Osmanlı'daki Ermenilerin Saklı Tarihi - 2: Meclis-i Mebusan’ın Ermeni ve... youtu.be/us1fCnstPCA?si=dOU5lK

“Çoğunluk yanlış bir şeyi doğru kabul etse bile, o yanlış olmaktan çıkmaz.”
— Leo Tolstoy

Osmanlı'daki Sosyalist Ermenilerin Saklı Tarihi - 1: Türk Solunun Kayıp ... youtu.be/YHFigQQcrwk?si=SSbGcr

Astare şa boosted

ESMA’nın hatırlattıkları

Arjantin, darbe döneminin sona erdiği 84'lerden sonra bu yüzleşme ve hesap sorma noktasına nasıl geldi? Sol-sosyalist çevreler tarafından yeterince bilinmeyen rapor; darbecilerin kendilerini koruma, işledikleri suçları örtme çabalarını ve yargılama süreçlerinin hangi aşamalardan geçtiğini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.

bianet.org/yazi/esmanin-hatirl

Homojenleştirme / Türkleştirmede Seyahat Yasakları ve Yahudi Yurttaşlar – Sait Çetinoğlu

Ankara Hükümetinin ajandasında İttihatçılardan gelen homojenleştirme politikası kesintisiz olarak baştan itibaren yer almaktadır. Bu süreçte etkin olarak kullanılan uygulamalardan biri de temel insan haklarından olan ikamet ve seyahat hakkının kullanımının yasaklanmasıdır. Bu yasak ile Hıristiyan ve Yahudi yurttaşların yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri engellenerek memleketlerinden uzaklaştırılmış, kalanlara sürekli baskı uygulanmış, ticaretleri sınırlanmış, alacaklarının tahsili önlenmiş, ata topraklarından ve ana yurtlarından koparılarak sürgün yaşamına zorlanmıştır.

avlaremoz.com/2025/10/23/homoj

Astare şa boosted

#AntiGenocideStemHulp 🧵🔟

▶️ SHOAH = HOLOCAUST?

De Nazi's beperkten zich niet tot genocide op ca. 6 miljoen Joden (waaronder familie van mijn Joodse opa). Uit factually.co/fact-checks/histo:

approximately 5 to 6 million NON‑JEWISH victims were killed by Nazi policies and related actions, within a broader scholarly range of roughly 3 to 15 million depending on inclusions […]

▶️ DEFINITIE(S) VAN HOLOCAUST

Uit het.org.uk/images/downloads/Gu:

… historians agree that there was something so distinctive about the murder of crimes and previous and subsequent genocides. This is not to say that the suffering of the Jews was any worse or better than that of other groups. Rather, it indicates that there was something unprecedented some have even said unique about the Holocaust. This something was that the Nazis aimed to kill every single Jew.

Is dat ÉCHT zó uniek?

▶️ ZIONISTEN HEBBEN WWII GEKAAPT

Naast dat vele Europeanen honger leden en/of voor de Duitsers moesten werken, zijn er bijvoorbeeld, naar verluidt, alleen al tussen de 1,6 en 1,8 miljoen niet-Joodse *POLEN* vermoord.

De IHRA maakt duidelijk onderscheid tussen:
🅰️ Joodse WWII slachtoffers: de Holocaust;
🅱️ Genocide op niet-Joden.

🔝 Index: todon.nl/@ErikvanStraten/11544

#Genocide #StemWijzer #DefinitieVanAntisemitisme #AntiSemitisme #AntiZionisme

Nozick’in Minimal Devlet Anlayışı ve Modern Liberteryenizm

Minimal Devletin Temel İlkeleri
Nozick’in minimal devlet anlayışı, bireysel hakların korunmasını merkeze alır ve devletin işlevini yalnızca bu hakları güvence altına almakla sınırlandırır. Bu anlayışa göre, devlet yalnızca bireylerin yaşam, özgürlük ve mülkiyet haklarını korumakla yükümlüdür. Nozick, bu hakların mutlak olduğunu ve hiçbir şekilde ihlal edilemeyeceğini savunur. Minimal devlet, bireyler arası gönüllü anlaşmalara müdahale etmez ve yalnızca bir “gece bekçisi” devleti olarak işlev görür; yani, güvenlik, adalet ve savunma gibi temel hizmetleri sağlar. Nozick’in bu yaklaşımı, devletin ekonomik, sosyal veya kültürel alanlara müdahalesini reddeder. Bu, vergilendirme, sosyal refah programları veya yeniden dağıtım politikaları gibi daha geniş devlet işlevlerini dışlar. Nozick’in teorisi, bireysel özgürlüğün devletin otoritesine üstün olduğu bir çerçeve sunar ve bu, liberteryen düşüncenin temel bir ilkesidir.

Liberteryenizmin Kökleri ve Çeşitliliği
Liberteryenizm, bireysel özgürlüğü en üst değer olarak benimseyen ve devletin bireylerin hayatına müdahalesini asgariye indirmeyi savunan bir felsefedir. Bu düşünce, klasik liberalizmden türemiş olup, John Locke, Adam Smith ve John Stuart Mill gibi düşünürlerin fikirlerinden beslenmiştir. Modern liberteryenizm, farklı akımlara ayrılır: minarşizm, anarko-kapitalizm ve sol liberteryenizm gibi. Minarşizm, Nozick’in minimal devlet anlayışına en yakın olanıdır ve devletin yalnızca temel koruyucu işlevlerle sınırlı olması gerektiğini savunur. Anarko-kapitalizm ise devletin tamamen ortadan kaldırılmasını ve tüm hizmetlerin özel sektör tarafından sağlanmasını önerir. Sol liberteryenizm ise bireysel özgürlükleri korurken, sosyal eşitlik ve ortak kaynakların paylaşımı gibi konulara daha fazla vurgu yapar. Nozick’in minimal devlet anlayışı, özellikle minarşist liberteryenlerle güçlü bir bağ kurar, ancak diğer liberteryen akımlarla da farklı düzeylerde örtüşür.

Nozick’in Teorisinin Liberteryenizmle Ortak Yönleri
Nozick’in minimal devlet anlayışı, liberteryen düşüncenin temel ilkeleriyle birçok noktada uyumludur. İlk olarak, her ikisi de bireysel hakları ve özgürlükleri mutlak bir öncelik olarak görür. Nozick’in bireylerin kendi bedenleri, emekleri ve mülkleri üzerindeki haklarını vurgulayan “kendi kendine sahiplik” (self-ownership) kavramı, liberteryen felsefenin temel taşlarından biridir. İkinci olarak, hem Nozick hem de liberteryenizm, devletin bireylerin gönüllü anlaşmalarına müdahale etmemesi gerektiğini savunur. Piyasa ekonomisi, her iki yaklaşımda da merkezi bir rol oynar; Nozick, piyasanın bireylerin özgürce etkileşimde bulunduğu bir alan olduğunu ve devletin bu sürece karışmaması gerektiğini belirtir. Üçüncü olarak, her iki düşünce de sosyal refah devletine ve yeniden dağıtım politikalarına karşı çıkar. Nozick’in “hak temelli” adalet anlayışı, bireylerin mülkiyet haklarına dayalı bir düzen önerir ve bu, liberteryenlerin piyasaya dayalı çözümleriyle örtüşür.

Minimal Devlet ve Liberteryenizm Arasındaki Farklılıklar
Nozick’in minimal devlet anlayışı ile modern liberteryenizm arasında bazı önemli farklılıklar bulunur. Nozick, minimal devletin varlığını bireysel hakları korumak için gerekli görürken, anarko-kapitalist liberteryenler devletin tamamen kaldırılmasını savunur. Örneğin, Murray Rothbard gibi düşünürler, güvenlik ve adalet hizmetlerinin bile özel sektör tarafından sağlanabileceğini öne sürer. Nozick ise bu hizmetlerin devlet tarafından sunulmasının, bireysel hakların korunması için daha güvenilir olduğunu düşünür. Ayrıca, Nozick’in teorisi, ahlaki bir çerçeveye dayanır ve bireysel hakları evrensel bir ilke olarak ele alır; oysa bazı liberteryen akımlar, özellikle pragmatik veya sonuç odaklı yaklaşımlar, daha esnek bir çerçeve benimseyebilir. Nozick’in minimal devleti, teorik olarak daha katı bir hak temelli yaklaşıma dayanırken, liberteryenizm içinde daha geniş bir ideolojik yelpaze bulunur.

Eleştiriler ve Tartışmalar
Nozick’in minimal devlet anlayışı ve liberteryenizm, hem akademik hem de pratik düzeyde çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. Birinci eleştiri, minimal devletin bireysel hakları koruma kapasitesi üzerinedir. Eleştirmenler, devletin yalnızca güvenlik ve adaletle sınırlı olması durumunda, sosyal eşitsizliklerin ve ekonomik adaletsizliklerin artabileceğini savunur. Örneğin, sosyal refah programlarının olmaması, yoksulluk ve fırsat eşitsizliğini derinleştirebilir. İkinci olarak, Nozick’in teorisi, bireylerin tamamen rasyonel ve özgür iradeye sahip olduklarını varsayar; ancak gerçek dünyada, bireylerin kararları sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerden etkilenir. Liberteryenizm de benzer şekilde, piyasanın her zaman adil ve etkin sonuçlar üreteceği varsayımına dayandığı için eleştirilir. Üçüncü olarak, minimal devletin pratikte uygulanabilirliği sorgulanır; güvenlik ve adalet hizmetlerinin finansmanı, vergilendirme olmadan nasıl sürdürülebilir? Nozick, bu soruya gönüllü katkılar ve özel sözleşmelerle yanıt verse de, bu çözümün pratikte ne kadar işlevsel olacağı tartışmalıdır.

Çağdaş Bağlamda Yansımalar
Nozick’in minimal devlet anlayışı, modern liberteryen hareketler üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Özellikle 20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında, liberteryen fikirler, ekonomik küreselleşme, teknoloji ve bireyselcilikle birlikte daha fazla görünürlük kazanmıştır. Örneğin, Silikon Vadisi’ndeki bazı teknoloji girişimcileri ve kripto para savunucuları, Nozick’in fikirlerinden ilham alarak devletin rolünü azaltmayı ve bireysel özgürlükleri teknoloji aracılığıyla güçlendirmeyi savunur. Ancak, Nozick’in teorisi, çağdaş sorunlara yanıt vermekte bazı sınırlılıklar gösterir. Örneğin, çevre sorunları, küresel sağlık krizleri veya yapay zeka gibi yeni teknolojilerin düzenlenmesi gibi konularda, minimal devletin nasıl bir rol oynayacağı belirsizdir. Liberteryenizm ise bu tür sorunlara farklı yaklaşımlar geliştirerek, Nozick’in çerçevesini genişletmeye çalışır.

Minimal Devletin Geleceği ve Liberteryenizm
Nozick’in minimal devlet anlayışı, teorik bir çerçeve olarak güçlü bir etkiye sahip olsa da, pratikte uygulanması zor bir model olarak görülür. Liberteryenizm, Nozick’in fikirlerini alarak daha geniş bir ideolojik hareket haline gelmiş ve farklı bağlamlarda uyarlanmıştır. Örneğin, liberteryen fikirler, vergi reformu, serbest ticaret ve bireysel özgürlüklerin korunması gibi konularda politik tartışmalarda etkili olmuştur. Ancak, minimal devletin katı çerçevesi, modern toplumların karmaşık ihtiyaçlarına yanıt vermekte yetersiz kalabilir. Liberteryenizm, bu nedenle, Nozick’in teorisini hem teorik hem de pratik düzeyde geliştirerek, çağdaş sorunlara daha esnek çözümler sunmayı amaçlar.
insanokur.org/nozickin-minimal

Eğer ihtiyacımız olan her şeyi makineler üretirse, sonuç, şeylerin nasıl dağıtılacağına göre belirlenecek. Eğer makinelerin ürettiği zenginlik paylaşılırsa herkes konforlu bir dinlence içinde yaşayacak; ama makinelere sahip olanlar, zenginliğin yeniden dağıtılmasına karşı başarılı biçimde lobi yaparsa, çoğu insan müthiş yoksul olacak. Şu ana kadar, ikinci seçenek baskın çıkmış görünüyor; teknoloji giderek artan bir eşitsizliğe yol açıyor.

Stephen Hawking

Ben hep dışarıdaydım, hep kıyıda kenarda kalacaktım; tek başıma, güvensiz, sezgilerle dolu ve bir kesinlikten yoksun yaşayıp gidecektim.

Hermann Hesse

Kelimelere yüklediğim anlamı, ancak ben bilebilirim.
Gorgias

Sıradan insanların kafası saçmalıklarla doludur ve bunları süpürüp temizlemek çok zordur.

ARTHUR SCHOPENHAUER

James Webb Teleskobu’nun tespit ettiği küçük kırmızı noktaların gizemi çözüldü

James Webb Teleskobu’nun tespit ettiği "küçük kırmızı noktalar"ın gizemi çözüldü. Bilim insanları, bu gizemli yapıların kara delik yıldızları olduğunu düşünüyor.
donanimhaber.com/webb-teleskob

Çin, görünmez uçakları tespit eden “dünyanın ilk” kuantum radarını üretti

Çin, görünmezlik teknolojisine sahip savaş uçaklarını izleyebilecek dört kanallı tek foton dedektörünün seri üretimine geçtiğini duyurdu. Yeni sistem, radar teknolojisinde devrim yaratabilir.
donanimhaber.com/cin-den-gorun

Antarktika’da yapay zeka devrimi: Saniyeler içinde tespit ettiler
Bilim insanları, Antarktika araştırmaları için deniz tabanında canlı tespitinde yapay zeka kullanmaya başladı. Yeni sistem, yaklaşık 30 bin görüntüyü inceleyerek birikmiş iş yükünü azalttı.
ntv.com.tr/dunya/antarktikada-

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.