Show newer

Kemalist diktatörlük, sözde demokratik, gerçekte askeri faşist bir diktatörlüktür.

İbrahim Kaykapkaya

Tek bir doğru olduğu ve kendisinin elinde olduğu inancı, dünyadaki tüm kötülüğün köküdür.

Max Born

Goya’nın ‘Çocuklarını Yiyen Satürn’ resmi, derin politik alegori içermesi açısından günün anlam ve önemine uygun düşüyor.

‘Çocuklarını Yiyen Satürn’de iktidarın kendini korumak için önüne çıkan her şeyi yok eden karanlık doğası teşhir edilir. Resimde Satürn oğlunu yer ama zevkten değil, gözlerinden okunabilen korku ve paranoyadan…

Yunan mitolojisindeki titanlardan birisi olan Kronos (Satürn), babası Uranüs’ü devirerek tahta oturmuştur. Kehanete göre yerine çocuklarından birisi geçecektir. Tahtının elinden alınacağından korktuğu için çocuklarını doğar doğmaz diri diri yutar ama değişimden kaçamaz.

İspanya, Fransız işgalinden kurtulmuş ama savaş sırasında demokratların da desteklediği Kral VII. Fernando tekrar tahta oturduktan sonra anayasayı rafa kaldırıp muhalifleri susturmuştur.

Goya bu dönemi derin bir hayal kırıklığı ve öfkeyle izler. İspanyol monarşisinin halka karşı uyguladığı şiddet, korku ve baskıyı resimleriyle eleştirir. Halkına karşı baskı uygulayan Kralı, geleceği yiyip tüketen Satürn olarak tasvir eder.

Goya, Rubens’in ‘Satürn’ (1636) adlı resminden esinlenir fakat Barok sanatçının eserinde Satürn daha çok “zaman”la özdeşleştirilir. Rubens mitin anlatısal özüne sadıktır. Yaşlı ama güçlü tanrı zamanın yıkıcılığını temsil eder.

Oysa Goya’nın titanı, tahtını kaybetme korkusuyla aklını kaçıran iktidara gönderme yapar. Avuçları içinde Rubens’in tablosundaki gibi bir çocuk değil, yetişkin resmedilmiştir.  

Bu nedenle Goya’nın resminde Satürn, yalnızca mitsel bir anlatı değil kendi soyunu yok ederek gücünü korumaya çalışan iktidar arketipi’dir. Bu arketip, iktidar, zaman, kontrol, korku ve yıkım temalarını işleyen sanatçı için de güçlü bir semboldür.

Hikâyenin sonunda Satürn’ün korktuğu kehanet gerçekleşir. Annesi tarafından kaçırılan çocuklardan biri olan Zeus sonunda Satürn’ü tahtından eder. İspanya kralı da mitsel tanrıyla aynı kaderi paylaşacaktır.

Bugün iktidarını korumak için toplumun nasıl ateşe atılabildiğini sadece filmlerden izlemiyor kitaplardan okumuyoruz. Mitler, içinde bulunduğumuz zamanda yaşıyorlar.

Yazı: Gülay Kazancıoğlu
instagram.com/p/DILx2c5NW6M/

Bu ülkede…
Sağcısı, solcusuyla omuz omuza;
dindarıyla dinsizi, ilericisiyle gericisi,
farklı kelimeler söyleseler de
aynı suçun, suskunluğun ortağıdırlar.

Milliyetçilik,
sessizce işlenmiş bir yazgı gibi
hepinizin içine sinmiş…
Ve ne yazık ki Ermeni düşmanlığı,
bu ortak suskunluğun en karanlık izi olmaya devam ediyor.

Kiminiz sosyalizmle,
kiminiz solculuk kisvesiyle örter bunu.
Kiminiz diniyle meşrulaştırır,
çoğunuz demokrasiden dem vurur ama
hiçbiriniz o hakikat kapısını aralamaya yanaşmazsınız.

1915’le yüzleşmekten kaçarsınız, herkes…
bir türlü söylüyemezler: evet, bu bir soykırımdı.

Çünkü o hakikat kapısı açıldığında,
ardında sadece bir tarih değil,
bir vicdan yarası çıkar ortaya.
Ve o yara,
sadece Ermenilerin değil,
hepimizin taşıdığı büyük bir eksikliktir aslında.

Ben biliyorum…
Bu topraklarda adalet isteyen çok.
Ama adaletin sadece kendine değdiği yerde duranlar,
aslında kimsenin yoldaşı değildir.

O yüzden,
bu ülkede kimse tam anlamıyla benden yana değildir.
Çünkü ben, suskunluğu değil,
acının içinden geçen o çıplak gerçeği konuştum hep, konuşuyorum.

Mahmut Uzun
instagram.com/p/DIKwF3uqCJk/

"Evlilik, kadını aciz ve bilinçsiz bırakır, bağımlılığı dayatır, bu bir tuzaktır."

Emma Goldman

"Bir diktatörün iktidarından daha zararlı olan, bir sınıfın iktidarıdır; en korkuncu ise çoğunluğun tiranlığıdır."

Emma Goldman

"Halk, siyasetçilere güvenip destekledi ama hep ihanete uğradı."

Emma Goldman

Cesaret devam etme gücü değildir, gücünüz olmadığında devam etmektir.

Napolyon Bonapart

Gerçekten de, birçok durumda, kötü niyet ve aptallık yeni fikrin yoluna birçok engel koyacaktır. İşte bu nedenle, koşulsuz karşılıklı hoşgörü için, sonunda bu sağlanana kadar çetin mücadeleler verilmelidir. Ancak o zaman her şey kendiliğinden ilerleyecek, bilim çiçek açacak ve ilerleyecektir, çünkü her ilerleme için gerekli olan temel, yani deneysel özgürlük ve özgür araştırma elde edilmiştir.

-- Max Nettlau

Araştırma tartışma yarattı: Bonobolar, insanlar gibi konuşuyor mu?

Yaklaşık 400 saatlik ses kayıtları incelendi

indyturk.com/node/756349

Bu yazıyı daha öncede paylaşmıştım.
Neden bir kez daha paylaşıyorum?
Son yaşanan olaylarda CHP nin kuyruğuna yapışan, çoktan siyasi kimliğini yitirmiş "Sol" siyasi oluşumlar bu paylaşımdan sonra, belki de çoktan unuttukları siyasi kimliklerini anımsarlar.
Bir taraftan ranttan yana değil, halktan yana düzen diyeceksiniz, diğer taraftan ise "Kapitalizme uyum sağlamalıyız. CHP’nin kapitalizme uyumlu, insana dokunan sosyal demokrat bir üretim modelini toplumun önüne koyması gerekmektedir" diyeceksiniz.
İşte herkesin umut bağladığı, ülkeyi bu çıkmazdan kurtaracak CHP nin Ekonomik Kurmayı Selin Sayek Böke'nin söyledikleri bunlar.
Kısaca sorumlu Kapitalizm değil diyor Selin Hanım.
Sorumlu ona göre Neo Liberal Politikalar.
Bu "Ekonomist" Bayanın aklının ermediği, Neoliberal Politikalar, Kapitalizmin kendini yeniden ürettiği evrelerden bağımsız değil.
CHP içerisinde yer bulmuş bir Liberalin söyledikleri bunlar.
Komünistlerle Liberaller arasında ki en temel fark, Liberaller için Kapitalizmin sonrasının ve ötesinin olmadığıdır.
Gerçekten öyle mi?
Gerçekten Kapitalizmin sonrası ya da ötesi yok mu?
Kapitalizm kendisine ebediyet bahşedilmiş bir sistem mi?
Biz Komünistler, Kapitalizmi anlamadan, Kapitalizmin insana aykırı, akıl dışı bir sistem olduğunu anlatmadan, bu soruya yanıt veremeyiz!
İşte burada bu görev, Kapitalizmin ipliğini pazara çıkartmak görevi, bu gelişmelerin bize sağladığı haklılık temelinde Komünistlere düşüyor.
Nasıl bir Sistemdir Kapitalizm?
Neden Komünistler Kapitalizmi akıl dışı, insana aykırı bir sistem olarak görüyorlar?
Daha öncede defalarca yazdığımız gibi Kapitalizm kar odaklı bir sistem olduğu için üretici güçlerin gelişimini KARI kıskacında gerçekleştirir.
Marksın söylediği gibi "Gölgesini satamadığı ağacı kesen" Kapitalizm, karlı görmediği hiç bir alana yatırım yapmaz.
Eğitim gibi, sağlık gibi, barınma gibi aslında insanların parasız olarak kullanacağı bu alanları ticarileştirerek, buralardan Kar elde eder.
Daha fazla Kar elde edebilmek için Doğayı tahrip etmekte hiç bir sakınca görmez.
Buzulların erimesi, İklim değişimleri, Ozon tabakasındaki açığın büyümesi gibi canlıların yaşamlarına zarar veren tüm bu gelişmeler Kapitalizm SAYESİNDEDİR.
O nedenle İnsana Aykırı, Akıl Dışı bir sistemdir.
Artık Sistemin Efendileri de içerisine düştükleri acziyetin ve çıkmazın farkında ve yeni çözümler peşinde koşmamaktadırlar.
Tabi ki onların çözümleri, insanlığı bu içerisine düştüğü zor durumdan kurtarmak değil, akla ziyan sisemlerinin NASIL SÜRDÜREBİLİNECEĞİ yönündedir.
Çünkü her geçen gün Akla Aykırı sistemlerinin gerçek yüzü ortaya çıkmakta, "İnsanlığın Refahı" giysisine bürünmüş giysileri pul pul üzerilerinden dökülmektedir.
İnsanlarda farkına varmasalar da zihinlerinin bir yerlerinde Anti-Kapitalist bilinç kıvılcımları oluşmaktadır.
Yapılması gereken, oluşan bu bilinç kıvılcımlarını, tüm dünyayı saracak ateşe dönüştürerek, bu soygun ve talan düzenini ortadan kaldıracak, yerelde ve evrenselde örgütlülüğü sağlamak.
Kapitalizmi ve onun Akıl Dışılığını, İnsana Aykırılığını anlatmak bizler için yeterli değildir.
Asıl önemli olan yığınlara, bu Akıl Dışı, Akla Ziyan sistemin alternatifinin ne olduğunu, bu soygun ve talanla yürüyen dünya yerine, sömürünün olmadığı, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir başka dünyanın var olduğunu adını da haykırarak, KOMÜNİZM diyerek gösterebilmektir.

Umut Ileri

Protestolar ülke kaderini değiştirebilir mi? Türkiye’de Kemalizm yükseliyor mu? Ayşe Hür Yanıtlıyor - YouTube youtube.com/live/AVpEbRgZSSM

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.