Follow

Arjantin'de yapılan önseçimleri minarşist Javier Milei kazanmış. Vaatleri arasında merkez bankasının kapatılıp pesonun yerine dolara geçilmesi ve sağlık ile eğitimin tamamen özelleştirilmesi var.

Arjantin yıllardır ekonomik krizden kurtulamadığı için Arjantinliler aynı şeyleri deneyip farklı sonuç almaktan vazgeçmiş görünüyor. Çift paralılık terk edilecek ve seçim ekonomisi uğruna otuz beş yaşında emekli edilen gençlere, eli ayağı tutmasına rağmen çalışmak istemeyip işsizlik aylığı alana, haddinden fazla olan memurlara ve göz boyama amacıyla zam yapılan asgari ücrete akıtmak için para basılmayacak.

Devletin küçülmesi de bana bu aşamada çok mantıklı geliyor. Türkiye'de devletin üç bankası var ve sektörün yarısını oluşturuyorlar. Devlet neden banka sahibi olur ki? Hem de üç tane. Ayrıca bu bankalar spor takımları kurarak Galatasaray ve Fenerbahçe gibi lokomotiflerle mücadele ediyor, hatta onları yeniyor. Bizim paramızla bizim gönül verdiğimiz takımları mağlup ediyorlar. Biz de enayi gibi izliyoruz.

Anlaşılan belediye ulaşım işini beceremiyor. Belki de tüm kentiçi ulaşımın özel sektöre devri tartışılmalı. Tabii Türkiye'de geçmiş deneyimlerimizden öğrendiğimiz kadarıyla özelleştirme şöyle gerçekleşiyor: Devletin sahip olduğu bir şirket önce zarar ettiriliyor, sonra da komik bir fiyata satılıyor. Bir yıl sonra bakıyorsunuz ki şirket kâr etmeye başlamış. Devletin malının deniz olduğu yerde böyle olur zaten. Ancak İspark'tan kâr edememek çok farklı bir zeka seviyesi gerektiriyor.

Sözün özü devlet elini çoğu şeyden çekmeli. Mesela polis teşkilatı lağvedilmeli. Jandarma gibi köklü bir örgütlenme varken polise gerek yok. Memur ve kamu işçisi sayısı büyük oranda azaltılmalı. Kimse otuz beş yaşında emekli olmamalı. Çalışmak istemeyene işsizlik maaşı verilmemeli. Nakdi yardımlar son bulmalı. Sadece paraya dönüştürülemeyecek yardımlar yapılmalı.

Şimdi bana devlet düşmanı diyenler olacaktır. Evet, ben bir numaralı devlet düşmanıyım. Askerliğimi yaptım ve gerek dolaylı gerek doğrudan vergimi ödüyorum. Bu ülkeye ve topluma herhangi bir borcum yoktur. Çalışıp kazandığımı hazıryiyicilerle bölüşmek zorunda değilim.

Umarım Milei başarılı olur ve neler yapacağını hep beraber izleriz.

Bir haftanın üzerinde yazmamamın, yazamamamın nedeni geçen hafta, pazarı pazartesiye bağlayan gece, 03.30 sularında evimde yangın çıkmasıdır. Yangını çok büyümeden kendi çabalarımızla söndürdük ama yangının çıktığı elektrik panosu, kombiyle aynı odada (arka balkon) olduğundan evimizde henüz elektrik, su ve doğalgaz yok.

Maddi hasar büyük görünüyor ama kimseye bir şey olmadı şükür. İtfaiye gelip camları kırdığı için geceleri soğuk oluyor. Yangın sürekli gözümün önüne geliyor ama kendimi işe vererek psikolojimi kurtarmaya çalışıyorum.

Bu sabah haberlere bakarken Arjantin'de seçimleri Javier Milei'nin kazandığını gördüm. Aslında ilk turdan sonra umudum azalmıştı çünkü Milei, %30 oyla Massa'nın altı puan kadar gerisinde kalmıştı. Fakat Arjantinliler aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar alınamayacağının farkındaymış. Şimdi bu sistemle yönetilen ilk ülkeyi izleme vakti.

Son olarak şunu söyleyeyim: Haberleri gördüğümde yukarıdaki gönderime baktım ve sonunda ne yazdığımı kontrol ettim. Bu seçime dair bir temennim var mıydı yoksa akışına mı bırakmıştım? Tahmin ettiğim üzere, son paragrafta umarım ile başlayan bir şeyler söylemişim. Bunu da, son zamanlarda her istediğimin olmasını bağladığım nedene bağladım: Kalbimin temiz olması. Fakat son bir şey kaldı.

Sign in to participate in the conversation
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.