Bir haftanın üzerinde yazmamamın, yazamamamın nedeni geçen hafta, pazarı pazartesiye bağlayan gece, 03.30 sularında evimde yangın çıkmasıdır. Yangını çok büyümeden kendi çabalarımızla söndürdük ama yangının çıktığı elektrik panosu, kombiyle aynı odada (arka balkon) olduğundan evimizde henüz elektrik, su ve doğalgaz yok.
Maddi hasar büyük görünüyor ama kimseye bir şey olmadı şükür. İtfaiye gelip camları kırdığı için geceleri soğuk oluyor. Yangın sürekli gözümün önüne geliyor ama kendimi işe vererek psikolojimi kurtarmaya çalışıyorum.
Bu sabah haberlere bakarken Arjantin'de seçimleri Javier Milei'nin kazandığını gördüm. Aslında ilk turdan sonra umudum azalmıştı çünkü Milei, %30 oyla Massa'nın altı puan kadar gerisinde kalmıştı. Fakat Arjantinliler aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar alınamayacağının farkındaymış. Şimdi bu sistemle yönetilen ilk ülkeyi izleme vakti.
Son olarak şunu söyleyeyim: Haberleri gördüğümde yukarıdaki gönderime baktım ve sonunda ne yazdığımı kontrol ettim. Bu seçime dair bir temennim var mıydı yoksa akışına mı bırakmıştım? Tahmin ettiğim üzere, son paragrafta umarım ile başlayan bir şeyler söylemişim. Bunu da, son zamanlarda her istediğimin olmasını bağladığım nedene bağladım: Kalbimin temiz olması. Fakat son bir şey kaldı.