2023 son kazığını attı. Yani, umarım bu son olur. Deprem, uyuz, kaybedilen seçim ve savaştan sonra dün gece uyandığımda gözlüğümün kırıldığını gördüm. Hemen şirketin yaptırmış olduğu özel sağlık sigortasıyla anlaşamalı hastaneden (maalesef Medipol) randevu aldım. Bu ay Hepsiburada'dan mavi ışık gözlüğü almıştım. Çerçeve olarak onu kullanmak kaydıyla camlar bin lira tuttu.
Son olarak gözlük olmadan nasıl gördüğüm hakkında ipucu verecek bir görsel ekliyorum.
Galatasaray Üniversitesi Felsefe Kulübü tarafından düzenlenen Cengiz Çevik'in Roma'nın Dünya Egemenliği Miti: Umut ve Umutsuzluk başlıklı sempozyumuna katıldım. Konferans salonunun adı Aydın Doğan Oditoryumu.
Cengiz Çevik'i uzun zamandır takip ediyordum. Üniversitedeyken bizzat görmek nasip olmadı. Konu Roma olunca, benim de programıma uyunca mükemmel bir etkinlik oldu.
Uzun süredir bir klasik müzik konserine gitmek istiyordum. Metroda afişlerini görmeme rağmen bir türlü denk getirememiştim. Dün gözüme kestirdiğim konsere bilet aldım. Rus piyanist Aleksandr Melnikov ve yaylı sazlar icra eden Modigliani Dörtlüsü'nün konseriydi bu. İlk kez gittiğim için en ucuz kategoriyi tercih ettim. Zaten birinci kategoride yer yoktu.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nu bulamadım. Onun yerine Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ne gitmişim. Oradaki görevlinin tarifiyle salona ulaştım. Konserin başlamasına bir saat kadar vardı. Fuaye geniş ve ferahtı; oturma yerleri çoktu. Biletix rastgele attığı için mekana gelene kadar tam olarak nerede oturacağımı bilmiyordum. Neyse ki gönlümden geçtiği üzere sahneyi karşıdan gören, nispeten ortada kalan bir yerdeydim. Sağ sol diye ayrılmasına karşın bir de.
Moladan önce sadece Modigliani çaldı. Broşürden öğrendiğime göre Stravinski ve Şostakoviç çalmışlar. İkinci kısımda ise piyano ve yaylı sazlar beraber icra edildi ve Brahms çalındı. İcra sırasında fotoğraf çekmek yasak olduğu için icradan yüz yirmi saniye kadar önce çektiğim sahne fotoğrafını ekliyorum.
Siz diz çöktüğünüz için onlar büyük görünüyor. İlk günden beri güneyimizdeki savaşla bir ilgisi olmayan Starbucks'a yönelik saldırılara karşı koyabilmeliydik. Belki de bugün Adana'daki bu şubesi kurşunlanmayacaktı.
Konuyu burada kesmeden biraz uzun edeyim. Bu insanların her sene uzayan boykot listeleri yapmalarının nedenini biliyorsunuz değil mi? Bilmeyenler için yazmış olayım. İnsanlık tarihindeki en ahlaksız güruh olan siyasal İslamcıların ahlaki üstünlük taslayabilmeleri için. Böylelikle Filistin'e olan üzüntülerini gösterebiliyorlar.
Peki bu kahve zinciri neden hedefte? Bugün biraz yoruldum aslında. Onu da siz düşünün. Bulmak çok da zor olmayacak.
Bu blogun insan hikayeleri anlatmak için kurulduğunu daha önce söylemiş olmalıyım. Söylemediysem şimdi buraya yazıyorum. Bu blog, konusu insan olan bir fotoromandır aynı zamanda. Ancak üçüncü şahsa dair anekdotlar olarak algılamayın bunu. Bu sizin, bizim, hepimizin hikayesi. Zaten bizden omayan bir şey anlatılmaz burada.
İki farklı yitim anlatacağım size. İlki Kocaeli'nde on beş yaşındaken iş cinayetiyle aramızdan ayrılan Ömer Girgin. Haber sitelerinde gördüğüm kadarıyla eğitim masraflarını çıkarabilmek için çallışmaya başlamış. Sobaya dökülen tiner nedeniyle yandığı ve şehir hastanesinde tedavi altına alındığı yazıyor. On bir süren yaşam savaşını dün kaybetmiş. Kocaeli İSİG, bu elim hadiseyi baz alarak çocuk işçiliğine dikkat çekiyor. Onların önerilerine kulak verelim;
📰 Çocuk işçiliğini teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir. Tüm çocuklara parasız ve nitelikli eğitim sağlanmalıdır.
📰 Çocuk işçiliğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.
📰 Çocuk çalıştıran kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir. Bunu engellemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe konmalıdır.
Şimdi gelelim ikinci yitime. Kara Harp Okulu mezunu Piyade Teğmen Eril Alperen Emir, yirmi beş yaşındaydı. Pençe-Kilit Harekatı'nda şehit düştü. Bu ülke, artık Türkiye olarak adlandırılamayacağı için uğruna yaşamaya veya ölmeye değmez. Beni hüzünlendiren bu gencin sosyal medya paylaşımı oldu. Bir keresinde şöyle yazmış. Ben de onunla noktalayayım yazımı:
Yağmur ıslanmayana
Aşk yaşamayana
Savaş savaşmayana güzel.
Yunus Emre Göçer, 38 yaşındaydı. Ailesinin geçimini motokuryelik yaparak sağlıyordu. İki çocuğundan biri otimzliydi. 30 Kasım 2023 günü Somali devlet başkanının oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud'un aracının arkadan çarpması sonucu ağır yaralandı. Kendisi yoğun bakımdaki yaşam savaşını altı günün ardından kaybederken ifadesi alınan zanlı serbest bırakılmıştı.
Bu kaza Somali'de bile olsa zanlı elini kolunu sallaya sallaya yurtdışına kaçamazdı. Devletin öldüğünün farkına varalım artık. Ne olursa olsun tek başımızayız çünkü bu herifler toplum olabilme düşüncesini de yok etti. Buradan toparlanmamız çok zor. Böyle bir cinayete kurban giden emekçiye rahmet, kalanlara başsağlığı dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
2023'ün bitmesine otuz günden az kala -uyku tutmamışken- ben de etkinliğe dahil olayım. Fakat görsel üzerinde işaretleme yapmayacağım. Maddeleri teker teker açıklayacağım.
🌆 Doğal olarak
🏖️ Hayır
💗 Henüz tam değil
💦 Yazın sonuna doğru ayağımda yara ve iltihap olmuştu. Tedaviye rağmen bir ayın üzerinde sürdü bu. Ayağımın üzerine basamaz oldum. En sonunda ayağımın altına pamuk koyup acısız yürüyünce ağlayacak gibi olmuştum
🕸 Hayır
🚨 Hatırlayamıyorum ama illaki yapmışımdır
🍽 Elbette
🥊 Elbette
💔 Maalesef. Birden çok kez
🎨 Hayır
⛳️ Tam tersine, olanları da kaybettim veya azaltmak zorunda kaldım
🎤 Tesadüfen Moğollar konserinde bulundum
🪦 Babaannem vefat etti
💙 Duygularımı söylemede pek iyi değilimdir. Birini ne şekilde olsun seviyorsam, bunu davranışlarımla belli ederim. Konuşmak hiç içimden gelmez
⚖️ Evet. Benim işim bu.
✨ KYK borcumu bitirdim
➕ İş arkadaşları sayılıyorsa evet
🛣 Türkiye'nin bu hali sayılırsa evet çünkü çocukluğumdaki ülke değil artık; bayağı bir yabancı
🌳 İşimden istifa etmek ve istifayı geri çekmek. İkisi de çok büyük kararlardı benim için
Akasya Durağı, 2008 ila 2012 yılları arasında taksicileri şirin göstermek için çekilmiş bir dizidir. Ancak Zeki Alasya, Levent Ülgen, Cezmi Baskın, Onur Şan, Timur Acar, Kayhan Yıldızoğlu, Melek Baykal, Nilgün Belgün, İlyas Salman, Ümit Yesin, Evin Esen, Erol Günaydın, Suat Sungur ve daha nice isimlerin neden böyle bir dizide oynadığı üzerine zaman zaman düşünmüşümdür.
YouTube'da Emirhan Takva adlı kanalın videosu karşıma çıktı. Mizah içerikli olduğu besbelli ancak "Akasya Durağı ve 7 Büyük Günah" başlıklı bölüm üzerine bir şeyler karalama kararı aldım ve bu metni yazmaya başladım.
Ben durakta çalışan taksicileri baz aldığımda yedi günahı şu karakterlerle eşleştirdim:
Kibir : Nuri Baba
Açgözlülük : Sinan
Şehvet : Seyit
Öfke : Usman Aga
Kıskançlık : Arif Keser
Tembellik : Ali Kefal
Oburluk : Mehmet Hoca
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.