Show newer

Son seçimden sonra güncel siyaset üzerine düşünmek zül geliyor. Sadece zoruma giden birkaç şey üzerine yorum yapmıştım. Onların büyük kısmı da Can Atalay ile ilgiliydi zaten. Ben artık börtü böcek üzerine yazmak istiyorum. Bu halktan tiksinmekten yeterince sakındığım kanaatindeyim.

Aşağıda ekli görseli unutmayın, unutturmayın. Barış içinde bir arada yaşama olasılığımız her geçen gün azalıyor. Bu saatten sonra belki yeni bir ülke, orada yeni bir meclis gerekir bize. Yerel seçimlerde sanırım Ekrem İmamoğlu'nun devam etmesi için oy vereceğim. Gerisi pek umrumda değil.

LinkedIn'de böyle bir paylaşım gördüm. Bırakmamız gereken yedi davranış sıralanmış. Sırasıyla yorumlayalım.

1️⃣ Yemek bir ihtiyaç olduğu kadar bir zevktir de. Çalışırken yemek yememeye dikkat etmek lazım. Hem molanızı da heba etmeyin.

2️⃣ Buna silsile deniyor. Çok ekstrem bir durum olmadıkça en üstteki kişiye çıkmamalısınız.

3️⃣ Nasıl bir şablon var anlayamadım. Belki de sunum yapmadığım içindir.

4️⃣ Çalışıyormuş gibi görünmek karakter meselesi ama mesai saatlerinin uzun olmasını atlamayalım lütfen.

5️⃣ Kadınlar her yerde olmalı. En ufak bir boşlukta mağara insanlarının feveranlarını dinliyoruz.

6️⃣ Ağzı laf yapmak bir meziyettir. Bu meziyeti doğru yerde ve zamanda kullanırsanız sizi başarıya götürür.

7️⃣ Ekipteki tüm kişiler eşit olamaz ki, nasıl eşit muamele bekleniyor? Aynı birim içinde karınca misali işe asılan da oluyor "Benden sonrası tufan" diyip iş kilitleyen de.

İş arkadaşımın önermesiyle Carol & the End of the World adlı mini diziyi izledim.

Dünya'ya çarpmak üzere olan bir gök cismi vardır. Yapılan hesaplamalara göre yedi ay kadar zaman kalmıştır. Bu nedenle borsalar kapanmış, paralar tedavüller kalkmış ve insanlar işlerini bırakıp hiç yapmadıkları eylemleri denemeye başlamıştır. Buraya kadarki kurgu bana Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Kuyrukluyıldız Altında bir İzdivaç öyküsünü anımsattı.

Fakat Carol, her zamanki gibi yaşamaya devam etmektedir. Bir adamla flört ettikten sonra depresyon çıkarmaya devam etmektedir. Bir gün bir şirketin muhasebe biriminde bulur kendini. Burada çalışmaya başlar.

Kartuş arama bölümündeki mücadele ilginçti. Her yer kapanmışken iş yapma azmini nereden buluyor bu insanlar? Belki de yapacakları, yapabilecekleri başka bir şey yoktur.

Günler bu şekilde gelir geçerken Donna ve Luis diye iki arkadaş edinir. Bence bu tanışma hikayenin dönüm noktası. Muzlu ekmek yerken ortaya atılan teoriler beni düşündürdü. Özellikle Luis'in aslında ölmüş olduğunu öne sürmesi mantıklı geldi.

Carol, ofisteki herkesi tanımak istiyor. Bunun için çaba harcıyor. Ele geçirdiği özlük dosyalarından öğrendiği kadarıyla herkese selam veriyor. Bu da herkeste bir şaşkınlık yaratıyor. İnsanlar robotlaşmış çünkü.

David'in masa başında ölümü ve sonrasında yapılan tören, ofisteki çalışanların da insan olduğunu hatırlamalarına yardımcı oluyor. Daha önce 09.00-17.00 gelip giden insanlar, iş çıkışı Applebee adındaki bir kafeye gidiyorlar.

Benim bu seriden anladığım şey, Dünya'nın sonuna yedi ay veya otuz yıl kalması arasında bir fark yoktur. Anda kalmak önemlidir.

Uzun süredir okumak istediğim bir kitabı hiçbir yerde bulamıyordum. Yalnızca sahaf sitelerinde satıldığını görüyordum. Bir tanesini sepete atmıştım -ki 12 liradan başladığı için bu en pahalılarından sayılabilir. O bile kargo ücretine yetişemiyor.

Bu hafta planımı yapmıştım. Müsait olduğumda Feshane Artistanbul'a gidecektim. Hafta içi 19.00'a kadar açık olduğundan cumartesi ideal olur diye düşündüm.

T5 Eminönü-Alibeyköy tramvanın Feshane durağında inip yüz metre kadar yürüyerek alana ulaşılabiliyor. Müze Gazhane gibi muhteşem bir düzenleme yapılmış. Çöp kutuları bile janti.

İçeride bir sergi vardı ama İstanbul Senin uygulamasını çalıştıramadığım için giremedim. Yine de kültür-sanat etkinliklerinin yeni bir adresi olacağını bilmek güzel.

Metroda sürekli tanıtımını görüyordum. Borusan Kocabıyık Vakfı'nın Cumhuriyetin Yüzü sergisine bugün iş çıkışı uğrayabildim. Galataport'ta yer alan mekana ulaşmak zor değil ama sahile X-ray cihazından geçerek girmek moral bozucu.

Sergi, Kurtuluş Savaşı ile başlıyor. Canını dişine takan halkın mücadelesi Yokluktan Varoluşa olarak adlandırılmış. Sonrasında Harf Devrimi ve Dil Devrimi geliyor. Zaten serginin ana ekseni cumhuriyetimizin kültür ve sanat alanında yarattığı değişim. Tiyatro, mimari, arkeoloji, heykel ve resim alanlarıyla devam ediyor.

Kendimizi nasıl yoktan var ettiğimizi anlatan güzel, anlamlı ve bilgilendirici bir sergi olmuş. Başta kuratör İzzeddin Çalışlar olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım.

Tek maruzatım ışıklandırma konusunda oldu. Fotoğraf çekerken çok zorlandım bu nedenle. Dört fotoğrafı seçmek zor ama ziyaret etmenizi önererek buraya bırakıyorum.

Geçen haftaki talihsizlikten sonra puan farkının kapanacağını biliyordum. Şimdi öne geçme zamanı. Sonrası yirmi beşinci şampiyonluk ve beşinci yıldız.

Kürekbet, Elizabet, Fahrettinbet spamlayan konsept hesaplarından birinin hedef göstermesi sonucu güzel işlere imza atan birini tanıdım: Beyza Doğuç. Genellikle yapay zeka kullanıyormuş ama paylaşılan videoda bunun dışında kalan çalışmalarından bahsetmişti. Ben de dinlediklerimi sırayla aktaracağım.

🐍 Şahmeran: Herr Mannelig adlı eserin Türk uyarlaması. Sadece Türkçeye çevirmekle kalmamış, hikayesini de şahmerana göre düzenlemiş. Radio edit de mevcut.

🐇 Alice Harikalar Diyarında: Yaratıcılığını konuşturduğu bir eser. Çocuklara kitapla birlikte dinletilebilir.

💨 Kaçış: Kendisine aşka benzer duygularla bağlandığım Norveçli şarkıcı Aurora'nın Runaway şarkısının Türkçe söylenişi. Fonetik uyum sağlanmış. Bu yönüyle kendine hayran bıraktı.

💔 Tom Odell - Another Love: Daha önce Fransızca, Ukraynaca ve çeşitli dillerde yorumlamalar görmüştüm. Bu çok değişik olmuş. Şarkı hakkında uzun zaman önce yazdığımda ömrüm boyunca hiç sevilemeyeceğimden bahsetmiştim ancak yanıldım gibi duruyor. Bu nedenle artık dinlemiyorum fakat ilginç bir hissiyat oldu.

⛰️ Kate Bush - Running Up That Hill: Türkçeye çevrilmemiş, sadece cover denen türden bir şarkı. Gayet başarılı.

☀️ Her Yere Yakışıyorsun: Cımtıslı bir müzik. Elektrohouse denmesi gereken bir tür fakat Zeynep Bastık havası aldım. Sözler anlamlı ama derin değil. Ritmin doğasından kaynaklanıyor olabilir.

🍏 Yarım Kalan İhtimaller: Hüzünlü, yavaş başka bir deyişe slow bir şarkı. Son zamanlarda çıkan aşk şarkılarından daha kötü değil. Fakat biraz aynı gibi çınlıyor. Lirik yine çok derin değil. Halbuki burada Sena Şener gibi bir duygusallık beklerdim. Piyano korku müziği efekti gibi çalıyor. Tekrarlayan melodiden dolayı bana öyle gelmiş olabilir.

🥨 Bir Bataklık Var Göbeğinde Ankara'nın: Indie rock türünü ilk kez kadın sesinden dinlemek biraz garip geldi. Absürt klibiyle birlikte akıp gidiyor. Yukarıda saydığım diğer iki özgün parçaya nazaran daha başarılı denebilir. Derinlik aramadım çünkü sonuçta indie. Cheer-up ile burukluk arası bir havası var. Sepya bir melodi -ki Ankara da öyledir.

🌕 Beethoven - Ay Işığı Sonatı: Bu yorum bana pek hitap etmedi. Başarısız diyemem. Hem kendi eklediği tonlar hem de sözler uyumsuz geldi. Aslında diğer çalışmalara bakarak önyargısız yaklaşmıştım.

🐜 Dönüşüm: Parçadaki elektrik hoş fakat o Kafkaesk hüznü alamadım.

🚢 Satranç: Öncekine göre daha başarılı bir parça. Monoton olmasaydı kitabın duygusunu daha iyi aktarabilirdi.

Trendyol'da gezerken karşıma çıkan ürün: 100 lira değerindeki Google Play hediye kuponu 103.9 lira. Birader anı değil de ne bu?

Dünyada kaç ülke olduğunu aklımda tutamıyorum. Vikipedi'ye göre Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülke varmış. Kabile devletlerini de dahil ederseniz bu sayı iki yüzü biraz aşıyor. Türkiye, 2023 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nin 117'nci sırasında bulunuyor. Listeye dahil edilen 142 ülke var. Üstte kalan ülkeleri saymak zor olacağından Türkiye'nin altındaki ülkeleri sırasıyla sayayım ki ibret alınsın:

🇬🇳 Gine
🇭🇳 Honduras
🇳🇬 Nijerya
🇲🇱 Mali
🇨🇬 Kongo
🇿🇼 Zimbabve
🇬🇦 Gabon
🇺🇬 Uganda
🇮🇷 İran
🇧🇩 Bangladeş
🇲🇿 Mozambik
🇪🇹 Etiyopya
🇵🇰 Pakistan
🇧🇴 Bolivya
🇸🇩 Sudan
🇲🇷 Moritanya
🇨🇲 Kamerun
🇲🇲 Myanmar
🇪🇬 Mısır
🇳🇮 Nikaragua
🇨🇩 Demokratik Kongo
🇭🇹 Haiti
🇦🇫 Afganistan
🇰🇭 Kamboçya
🇻🇪 Venezuela

2023'te Türkiye'de bilindiği kadarıyla 1932 işçi iş cinayetine kurban gitti. Ayakta durmak için katlanmak zorunda olduğumuz bu yolda yitip gitti birçoğumuz.

Şimdilerde insanların ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar ev ve araba sahibi olamayacaklarını gizlemek için iktidar medya aracılığıyla milliyetçilik, köktendincilik ve erkeklik pompalıyor. Günden güne emek süreçlerindeki gaddarlık unutturuluyor.

Bu sefer size yeni bir hikaye ile geldim. Arda Tonbul, 14 yaşındaydı. Büyükçekmece'de staj gördüğü sırada sac makinesine sıkıştı. Hastanede altı gündür sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetti.

Şimdi birkaç soru sormamız gerekiyor. Birincisi, bu kaçıncı çocuk ölümü? Bunun denetimi neden yapılmıyor? Bu krizle bağlantılı olarak hep öğüt verirler ya, erken yaşta çalışmaya başlayıp usta olunca çok para kazanmamızı. Hayatımızın en güzel zamanlarını neden çalışarak geçirelim ki?

Bir diğer değinmek istediğim konu ise Tokat'taki bir ayakkabı imalathanesinde solventten zehirlenen otuz bir işçinin on aydır iyileşememesi. Anadolu Ajansı, 4 Şubat 2022'deki haberinde Gürcistan ordusu için bot üretecek atölyenin açılmasını gururla haberleştirmiş. Patronun demeci yanında dikkat çeken ayrıntı Yeşilyurt Belediye Başkanı Muhsin Yılmaz'ın vereceğini söylediği destek.

Bu düzenin karşısında olmayanlar sorunludur. Mücadeleye devam edenlere selam olsun. Yılgınlık, bitkinlik yok; bu bizim hikayemiz.

Günaydın, iyi günler herkese.

Mustafa Kemal Atatürk zinciri başlatıyorum.

Güneş bizimle doğar
Yağmur bizimle yağar
Bizimle coşar deniz
Ateş bizimle yanar

Vikipedi'nin 23'üncü yaş gününe katıldım. Ortam mükemmel. İnsanlar çok güzel. Pizza yedikten sonra tanışma faslı oldu. Pasta kesildi ama ben tatlı yiyemediğim için yine pizza yedim. Aslında yemek beklemiyordum. Bu güzel atmosferin yanında daha başka oldu. Umarım bu buluşmaların devamı gelir.

Yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da,
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da,
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da,
Cimbom gülerek yürür.

Yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da,
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da,
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da,
Cimbom başı dik yürür.

Antalyaspor'un İsrailli futbolcusu Sagiv Yehezkel, 7 Ekim'deki terör saldırısını andığı için halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla gözaltına alındı. O gün saldırının kurbanları için neler söylendiğini hatırlıyoruz. Şimdilerde sadece festivalleri yasaklayabiliyorlar. Arta kalan zamanlarında da Hamas'ın masum insanlara yaptığının benzerini yapacaklarını ima ediyorlar. Ellerine yeterince güç geçtiğinde onu da yaparlar.

İsrail'e gemiler gitmeye devam ediyor. Bu da yaptıkları anlaşmalar gereğiymiş. Halbuki AİHM ve AYM kararlarını keyfekeder tanımayabiliyorlar. İsrail, Filistin'e yönelik kampanyasına 8 Ekim'de başlamadı. O halde bu fevri tavır, boykot kampanyaları, İsrail hakkında en ufak söz edeni linç etmeler neden?

Son olarak, bu kaçıncı skandal? Umarım EURO 2032'yi Türkiye'den alırlar.

Ben bu meseleye fena halde taktım. Hatay'da camilerde vaaz veren Mossad ajanı var. Aşağıdaki listenin yirmi ikinci sırasındaki kişi ise Filistin'den getirilen yaralıların bilgisini İsrail'e iletiyormuş. Bu bilgiyle İsrail ne yapar bilemiyorum ama biz bu muameleyi hak ediyoruz galiba.

Show thread

Bir Red Bull değil ama idare eder. Şekersiz olmasına rağmen boğazımda bir topak oluşturdu. Şeftali aroması Lipton'un soğuk çayı gibi. Zaten tam bir enerji içeceği denemez çünkü sadece iki kalori. Fakat tadı için de içileceğini sanmıyorum. Bu haliyle, eh işte denebilecek bir ürün olmuş. Başka aromaların da denenmesi lazım.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.