İnsanın genlerinin taşıyıcısı olduğu gibi bu ülkede herkes belli kimliklerin taşıyıcısı, temsilcisidir. İyi bir okuldan mezunsan girdiğin her ortamda o okulu temsil ediyorsundur. Bu kadar uzağa gitmeye gerek yok. Göçmensen göçmenler, Hıristiyansan Hıristiyanlar senin nezdinde genelleşitirilerilebilir.
Antalyaspor'un İsrailli futbolcusu Sagiv Yehezkel, 7 Ekim'deki terör saldırısını andığı için halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla gözaltına alındı. O gün saldırının kurbanları için neler söylendiğini hatırlıyoruz. Şimdilerde sadece festivalleri yasaklayabiliyorlar. Arta kalan zamanlarında da Hamas'ın masum insanlara yaptığının benzerini yapacaklarını ima ediyorlar. Ellerine yeterince güç geçtiğinde onu da yaparlar.
İsrail'e gemiler gitmeye devam ediyor. Bu da yaptıkları anlaşmalar gereğiymiş. Halbuki AİHM ve AYM kararlarını keyfekeder tanımayabiliyorlar. İsrail, Filistin'e yönelik kampanyasına 8 Ekim'de başlamadı. O halde bu fevri tavır, boykot kampanyaları, İsrail hakkında en ufak söz edeni linç etmeler neden?
Son olarak, bu kaçıncı skandal? Umarım EURO 2032'yi Türkiye'den alırlar.
@kimsesiz ben dinsizim. Herhangi bir dinin misyonerlik faaliyetlerine destek veremem. Bunu devlet yapıyorsa daha fazla karşı olurum. Türkiye, açık kapı politikası uyguluyor yani hiçbir denetleme olmadan insanları ülkeye alıyor. Üstelik vatandaşlık ve memurluk veriyor. Bunu yapan başka bir ülke yok.
Ben bu meseleye fena halde taktım. Hatay'da camilerde vaaz veren Mossad ajanı var. Aşağıdaki listenin yirmi ikinci sırasındaki kişi ise Filistin'den getirilen yaralıların bilgisini İsrail'e iletiyormuş. Bu bilgiyle İsrail ne yapar bilemiyorum ama biz bu muameleyi hak ediyoruz galiba.
Bir Red Bull değil ama idare eder. Şekersiz olmasına rağmen boğazımda bir topak oluşturdu. Şeftali aroması Lipton'un soğuk çayı gibi. Zaten tam bir enerji içeceği denemez çünkü sadece iki kalori. Fakat tadı için de içileceğini sanmıyorum. Bu haliyle, eh işte denebilecek bir ürün olmuş. Başka aromaların da denenmesi lazım.
1961'den 1965'e kadar Suriye'de İsrail adına espiyonaj faaliyeti yürüten Eli Kohen'in hikayesini anlatan The Spy adlı yapım benzerlerinin birkaç adım ötesinde.
Öncelikle olaydan bahseyim. Eli Kohen, Mısır'da dünyaya gelmiş bir Yahudidir. 1950'lerde İsrail'e göç etmiştir. 1961'de Mossad'a katılmış ve Buenos Aires'e gönderilmiştir. Burada Kemal Emin Sabit adını kullanmıştır. Aslına bakarsanız bu ad son derece iyi seçilmiş. İsimler sırasıyla yetkin, güvenilir ve sağlam anlamına gelmektedir.
1963'teki darbeden sonra Suriye siyasetinde yükselmeye başlamıştır. Yakalanmasaydı bir sonraki savunma bakanı olabilirmiş. 1965'te iş üstünde yakalanmış ve idama mahkum edilmiştir. Ancak sızdırdığı bilgiler Altı Gün Savaşı'nda İsrail'in Golan Tepeleri'ni ele geçirmesinde önemli rol oynamıştır.
Sacha Baron Cohen'in ilk komedi dışı işi ve iyi oynadığını söyleyebilirim. Eli Kohen'in Kemal Emin Sabit'e dönüşmesini çok iyi aktarmış. Bir sahnede İsraillilere ateş etmesi söylenince yaşadığı duyguları bize geçirmeyi başardı.
Sinematografi The Crown ile yarışır, belli yerlerde onu geçer düzeyde. Müzikler diziye güzel yedirilmiş. Meseleye Suriye veya İsrail açısından bakmaması da takdire şayan. Fakat tamamı İngilizce olduğu için nerede Arapça nerede İbranice konuşulduğu anlaşılmıyor.
Bizde de böyle biri varsa, mesela Mevlüt Çavuşoğlu'nun Rus istihbaratı için çalıştığı yıllar sonra ortaya çıksa, bunun filmini veya dizisini nasıl yaparız? Bu mini dizi kadar güzel olur mu acaba?
Dün Berkin Elvan'ın doğum günüydü. Yaşasaydı 25 yaşında olacaktı. İktidar yıllardır Gezi Parkı eylemlerini terörle ilişkilendiği için o zamanlarda yaşı küçük olan gençler bu şekilde biliyor. Öyle mukaddesatçı bir nesil yarattılar ki "Devletime taş atan herkes ölecek yaştadır." diye bir alıntı gördüm. Devlete nasıl taş atılır bilmiyorum ama Selçuk Kozağaçlı'nın şu konuşmasıyla yanıt vereceğim buna.
Geçen alışverişimde ilk defa Selpak marka cep mendili almıştım. Bundan başkasını bulamamıştım. Bugün ilk kez bir paketini kullandım. Verdiğim paraya içim acımıştı ama gerçekten çok başkaymış. Diğer mendiller keçe gibi geliyor artık. Bu da, mendile neden selpak dendiğini açıklıyordur.
Seçil Erzan olayı patlak verdiğinden beri ara ara takip ediyorum. Bu nedenle şahsi hesaplarımın bulunduğu Denizbank'tan soğudum. İşin Galatasaraylı futbolcularla ilgili olan yanına da hayret ettim. Zaten çok paran varken neden daha fazlasını istiyorsun?
Bu sabah gördüğüm habere değinmek istiyorum. Seçil Erzan'a beş yüz bin dolar veren bir zabıta varmış. Adı Hüseyin Eligül. Türkiye'de yolsuzluğun ne boyutlarda olduğunu düşünmeniz için size bırakıyorum. Bu zabıta memuru banka müdürüne bir defasında şöyle bir mesaj atmış: "Birlikte girdik, birlikte çıkarız. Sen nereye ben oraya. Bundan yana sıkıntı yok. Bir damla gözyaşına dünyayı değişmem ben." Aşk böyle bir şey mi?
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.