Ekrem İmamoğlu 🇺🇦 @mereyu@qoto.org

Bu neoliberal iktisadi kavrayış yüzünden insanlar oturduğu evi, bindiği arabayı yatırım aracı olarak görüyor. Bunlara bir de işçilerin marabalaşması süreci ekleniyor. Bu süreçte payı olan herkesten alacaklıyız.

Türkiye'nin siyasetinden de halkından da muhayyer bir şey çıkmaz. Bu aşamadan sonra galiba en iyisi apolitik devam etmek; yalnızca kuşlar, börtü böcekler üzerine yorum yapmak.

İnsanın yaşadığı yerden uzak kalınca aslında yapmadığı şeyleri özlemesi nasıl adlandırılabilir? İstanbul'da yaşayan ama gemiyle yolculuk etmemiş birinin, bir nedenle kentten ayrı düştüğünde denize hasret duyması gibi his.

Kaddafi öldürüldüğünde Berlusconi "Sic transit gloria mundi" demişti. Şimdiyse sürüyor dünyanın ihtişamı. Hem de Berlusconi olmadan.

Tekrar tekrar söylemek gerekiyor: Domuz bağcılar, Hizbullahçıların değil AKP'lilerin oyuyla meclise girdi.

O kadar çok müzik dinliyorum ki gideceğim mesafeyi parçalarla ölçer oldum. Metroda iki durak arası bir şarkı etmiyor mesela.

Asgari ücrette bir artış yapılacaksa, bu işçiler için değil piyasa dönsün diye olacaktır. Bunun farkındayız, değil mi?

Yıllardır aklımdaki o soru: Mahzuni'ye kim dönek dedi?

@zencibiskuvi @deniz302647 @melcebi @Fortune @gene @axelaxel@mastodon.online @safruhani @limonlucay @janus @cengizispir@mstdn.social @ShinjuRyu uygulamaya bildirim düşmüyor, yeni gördüm. Herkese iyi günler dilerim. Her şey gönlünüzce olsun.

"Güçlüden değil haklıdan yana olduk."

Post-truth: Selamin aleykim

Dolar yükseldikçe asıl değerini bulduğu yönünde analizler yapılıyor. Bu zamana kadar baskılanmış, yeni dönemde bu baskı ortadan kalkmış. Bu ekonomi dahisi arkadaşlara tek bir soru sormak gerekiyor. Madem durum böyledir, o halde neden her şeye zam gelmektedir? Merkez Bankası ile serbest piyasa arasındaki fark azalmıştır ve mayıs ayında reel enflasyon %5 civarındadır fakat yine de fiyatlardaki artış durdurulamamaktadır. Siz asıl cümbüşü First Republic Bank'ı batıran kadın Merkez Bankası başkanı olunca görün.

03.00 hatırlatması

CAN ATALAY'I SERBEST BIRAKIN

03.00 hatırlatması

Paranın hayattaki en değerli şey olmadığı gerçeğiyle yüzleşmem acı oldu. İnsanın kendine ayıracağı zaman, sağlık ve huzur çok daha önce geliyormuş. Aldığım yiyecekleri yemeye, kıyafetleri giymeye, kitapları okumaya, ürünleri kullanmaya veya gezmeye vaktim olmuyor. Bunlara vakit ayırabilsem enerjimi tüketmiş olabiliyorum. Yanlış ülkede yaşamak da cabası. En güzeli sevdiklerinin yanında olması.

Tayyip Erdoğan, bütün kabinesini değiştirmesine rağmen iki bakanı yeni döneme taşıdı. Bunlar özel hastane zinciri sahibi sağlık bakanı ile otel ve acente sahibi turizm bakanı. Mehmet Şimşek'in ekonominin başına gelmesi de AKP'nin aynı tas aynı hamam devam edeceğini göstermektedir. Bu güruh, ülkenin büyümesini sermayenin genişlemesi olarak görüyor. Ancak bilmeniz gereken can alıcı bir nokta var: Sermaye lehine yapılan her hareket işçi için olumsuz sonuçlanır. Yani kısacası bizi öncekinden daha iyi günler beklemiyor.

Abdullah Çatlı teröristtir. Merak eden varsa...

Mehmet Şimşek neden iyi olarak hatırlanıyor bilmiyorum ama ekonominin başına geçerse işçiler ve emekliler için her şey daha kötü olacak.

İşçi kendisine verilen ücreti şirkete beş saatte kazandırıyordur.

O sırada LinkedIn fenomeni: Pomodoro tekniğiyle çalışarak daha fazla verimlilik elde ettim.

Seçim sonuçlarından dolayı ziyadesiyle üzgünüm. Hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Ancak dikkat çekmek istediğim husus, her şeyin burada bitmediğidir. Kaybetmiş gibi görünebiliriz ama karşı taraf da kazanmadı; bu seçimin kazananı yok. Nazi döneminde bile görülmemiş bir propaganda döneminin ardından dahi halkın yarısı Tayyip Erdoğan'ı ve bu ucube sistemi istemiyor. Artık ispatlandı ki biz halkın yarısıyız; hatta yarısından da fazlayız. Sokakta gördüğünüz her iki kişiden biri biziz.

Önümüzdeki dönemde, daha önce işe yaramadığı defalarca gözler önüne serilmiş politikalar yeniden denenecek. Bu da Türkiye'yi daha zor günlerin beklediği anlamına geliyor. Zaten bunun üstesinden gelebileceklerini düşünmüyorum. Tayyip Erdoğan, tam da bu yüzden Hizbullah ve bilumum irili ufaklı partiyi yanına aldı. Devlet olmaktan çıkıp bir anonim şirket kimliğine bürünen Türkiye'nin yöneticisi (yani CEO'su) hasarı kaldıramayacaktır. Kadınlar, emekçiler ve Kürtler için her geçen gün bir öncekinden daha berbat olacaktır ama bunun kesinlikle beş yıl sürmeyeceğini biliyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu'na ve ilkelerine inandım. Bilerek ve isteyerek oy verdim. Birçokları benimle aynı asgari müşterekte buluştu: Erdoğan'ı göndermek ve bu kirli düzene son vermek. Hangi siyasi görüşten, bölgeden veya etnik kökenden olursa olsun, benimle aynı ideali paylaşıp iradesini sandığa yansıtan herkese şükranlarımı sunuyorum. Kılıçdaroğlu olmasa bu seçim dönemi böyle şenlikli olmayacaktı. Ben kendisinden razıyım. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş başkanların da başımın üzerinde yeri var. 2019'da kazandılar ki bugünlere geldik.

Ne yaptıysak Türkiye ve demokrasi için yaptık. Sadece insanca yaşamak istedik. Falanca kişiyi makam sahibi yapmaya veya yalnız kendimizi kurtarmaya uğraşmadık. Unutmamak gerekir ki seçimde istediğimiz sonucu alamadığımızda değil onlara benzediğimizde kaybederiz. Tayyip Erdoğan, halihazırda CHP başta olmak üzere muhalefeti dizayn etmek isteyecektir. Fakat buna müsaade edilmemeli. Yeni dönemde bize yeni bir muhalefet lideri lazım. Burada CHP'ye çok iş düşüyor. Gölge hükümet kurulmalı. Erdoğan'ın üzerinde tüm gücümüzle baskı kurmalıyız. Her fırsatta halkın yarısı olduğumuzu hatırlatmalıyız. Kendisinin ve rejiminin meşru olmadığını vurgulamalıyız. Bu aşamada vazgeçmek büyük hata olur. Bir kere daha söylüyorum: Bu dönem beş yıl sürmeyecek.

On dakika önce Kadıköy'de çektiğim fotoğraf. Bir tanesini ibret olsun diye yanıma aldım. Henüz yeni yapıştırılmış gibiydi.

Fuhuş ve paradan para kazanma (faiz, borsa, coin) yasaklansın istediğim için politik yelpaze testlerinde hatırı sayılır oranda İslamcı çıkıyorum.

Son düzlükte kesin kararım şudur: Sosyal medya partilerine değil Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy vereceğim.