Popeyes, ilginç bir reklam yapmış. Hafiften argoya kaçan bir kullanımı öne çıkarmışlar. Gömmek fiilinin bu anlamı sözlüklerde (En azından kullanıcı katkılarıyla oluşturulan Vikisözlük adına) var mıdır diye merak ettim ve yedinci sıradaki tanımın "Hızlı bir şekilde yemek" olduğunu gördüm. "Bu tanımı kim yapmış yahu?" diye hiddetlenmek üzereydim ki kontrol edince benim yaptığımı anladım.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki puan farkı altıya yükseldi. Lider, Başakşehir'e 11, Beşiktaş'a 12, Trabzonspor ve Adana Demirspor'a ise 13 puan fark atmış. Fenerbahçe iyi top oynamıyor ve suçu sürekli hakemlere atıyor. Ligin bitmesine daha 15 hafta var. Kimse sevinip üzülmesin. Her şey için çok erken.
Sabah her şey güzel başlamıştı. Otobüs vaktinde gelmişti ve fazla kalabalık değildi. Belli bir mesafe katetmiştik ki birden bir gümbürtü eşliğinde duruverdi. Tabii, İstanbul üzerinde yaşayanların kırılgan olmasına izin vermeyen bir şehir. Aynı zamanda, her zaman bir alternatif plan olması gerektiğini öğretiyor insana. Yeryüzündeki en muhteşem ulaşım aracı metroyla gittim bugün.
LinkedIn'deki saçma ve alakasız postlar gibi oldu bu. Yine de paylaşmaktan zarar gelmez sanırım.
Avustralya menşeli bir haber sitesine bakınırken bugünün Avustralya Günü olduğunu öğrendim. 13 Mayıs 1787'de Arthur Phillip yönetiminde Portsmouth limanından ayrılan ve çoğunluğu mahkum olmak üzere yaklaşık bin kişiyi taşıyan on bir gemilik İlk Filo (The First Fleet) 26 Ocak 1788'de Botany Körfezi'ne varmış.
Aslında Britanya İmparatorluğu 18'inci yüzyılın başında mahkumları Amerika'ya sürgün ediyordu ancak Amerikan Devrimi'nden sonra yeni rotalar bulmak zorunda kaldılar. Britanya İmparatorluğu, ceza kolonisi olarak Avustralya'yı (Yeni Güney Galler) seçti ve 1868'e kadar suçluları buraya yolladı.
Avustralya yerlileri (Aborjinler) 26 Ocak'ı Invasion Day (İşgal Günü) veya Survival Day (Sağkalım Günü) olarak anıyor. 1938'de yani İlk Filo'nun Sydney limanına varışının 150'nci yıl dönümünde Aborjinler arasında resmen yas günü ilan edilmesi bu günün kaderini değiştirmiş.
Kahve makinesi bakıyorum. Aynı ürünleri iki farklı pazaryerinden inceliyorum. Değerlendirmelere bakıp kullanıcıların deneyiminden yararlanmak istiyorum.
Hepsiburada yorumu: Fiyatının hakkını veren bir ürün ancak daha fazlası değil. Süt köpürtücüsü iyi fakat latte art için uygun değil. Öğütücüsü de fena sayılmaz. Yaptığı espresso ortalama denebilir. Kısacası, öyle şahaneler yaratmasını beklememek lazım.
Trendyol yorumu: Kargocunun çeyizi için aldım. Henüz açmamış ama paketlemesi iyiymiş. Markayı biliyorsunuz zaten. Hediye olarak gelen karton bardak için satıcıya ve Trendyol'a teşekkürler.
İstanbul'da başta metro ve otobüsler olmak üzere toplu ulaşım araçlarının içi cehennem gibi sıcak. Havaların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesine rağmen doğalgazı bedava bulmuşçasına köklüyorlar. Camların açılmadığı bir yolculuk yok. Yazın bu kadar terlemiyordum yahu! Azıcık insaf eyleyin. Bize de yazık.
Ne zamandır yeni bir kolonya paylaşmıyordum. Ekimde aldığım Tariş limon ve incir kolonyaları beni bir miktar hayal kırıklığına uğratmıştı. Uni Baby (Eczacıbaşı markası) bebek kolonyası gayet hoş denebilirdi. Farklı bir ürün olarak koleksiyonumdaki yerini aldı.
Bu ayın başında şirket herkese iki bin liralık Multinet kartı verdi. Anlaşmalı market ve mağazalardan alışveriş yapılabiliyordu. Ben ilk gün adı pek duyulmamış bir zincir marketten evladiyelik alışveriş yaptım. Ertesi gün Koton mağazasından devasa bir mont aldım ki yarısından fazlası buna gitti.
Bakiyeyi bitirmek için gittiğim markette Eyüp Sabri Tuncer'in amber kolonyasına rastladım. Amber, amber balığı denen bir hayvandan elde edilen bir esansmış. Amber balığı aslında bir balık değil ispermeçet balinasıdır. Artık esans üretmek için denizlere açılmaya gerek yok. Zira laboratuvarda üretilebiliyor bu kokular.
Kiraz çiçeği kolonyası da güzel ve kalıcı. Parfüm olarak bile kullanılabilir. Zaten Eyüp Sabri Tuncer, cumhuriyetle yaşıt bir markadır. Her ikisini de öneriyorum.
Yine garip bir LinkedIn paylaşımına rastladım. Hanımefendi, Amerikalı arkadaşına mahcup olduğu için yazım yanlışlarıyla dolu üç paragraflık yazıyı yazmış. Kadıköy'deki tramvaya ezelden beri giydirme yapıldığını bilmiyor sanırım. Halbuki Taksim'deki tramvay hep kırmızı. Amerikalı arkadaşına geleneksel tramvay göstermek istiyorsa oraya gidebilirdi pekala. Amerikalı da muhtemelen ilk kez giydirme reklam görmüyordur diye tahmin ediyorum.
Bir yerde herkesin bu durumdan rahatsız olduğu yönünde bir serzenişte bulunmuş ama şirketin Getir olmasını da geçtim, reklam yüzünün Oğuzhan Koç olması beni rahatsız etti sadece. Yemekler de muhtemelen montajla sonradan eklenmiş. Biraz amatör bir iş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, tüm devlet kurumlarınca kara listeye alınmış. Mesela Türk Hava Yolları, Hamidiye Su almıyor artık. Kamu bankaları kredi vermiyor. Yurtdışından binbir güçlükle aldığı kredilere de el konuyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bütçeden yeterince pay ayrılmıyor. Kısacası İstanbul halkı cezalandırılıyor. Bu bağlamda belediye, yolcu ücretlerini bir kenara bırakırsak, reklam gelirleriyle kendini döndürmeye çalışıyor. Bir miktar anlayışlı olmak zor olmamalı.
🇸🇪 Mereyusblog
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.