Show newer

Ben gönül verdiğim kişinin başka biriyle özel şeyler yaşamasına dayanamam. Bir şeyi ilk kez deneyimlemek bunun başında geliyor. İki kişilik etkinliklere beni çağırmıyorsa, böyle bir şey söz konusu olduğunda bana haber vermiyorsa üzülürüm. Mesela tiyatroya veya konsere gidecekse, hiç olmadı birinden yardım alacaksa bu kişi ben olmalıyım. En azından ilk aklına gelen kişi benden başkası olmamalı. Bu kıskançlık sayılır mı?

Günaydın. Gününüz aydın olsun. Günlerdir süren kısır tartışmalarla ilgili bir karikatür dizisi paylaşıyorum. Bu arada, aldığım son bilgilere göre Şeyh Sait'ten korkan insan sayısı 0; yazıyla sıfır.

Normalde her platform için farklı bir profil fotoğrafı kullanıyordum ancak bir süre bu blogla birlikte WhatsApp, Telegram ve LinkedIn'de profil fotoğrafım aynı olacaktır.

Bariyer ilişki, sevgiliyi hayatın merkezine koymamak ve ilgiden bunaltmamak için başka biriyle flört etmekmiş. İnsan insana bunu yapmamalı.

Çektiğim fotoğraflara kadar her şeyin raporunu çıkarıyorum. Mesleki deformasyon oldu bende.

Bunu paylaşmak için bu ayki dumpu bekleyemem. Çalıştığım otelin nasıl süslendiğini siz de görün 🎄🎅⛄

Kendini AKP'den uzak tutan herkese günaydın. Bush'a ayakkabı fırlatılmasının üzerinden tam on beş yıl geçmiş.

Siz diz çöktüğünüz için onlar büyük görünüyor. İlk günden beri güneyimizdeki savaşla bir ilgisi olmayan Starbucks'a yönelik saldırılara karşı koyabilmeliydik. Belki de bugün Adana'daki bu şubesi kurşunlanmayacaktı.

Konuyu burada kesmeden biraz uzun edeyim. Bu insanların her sene uzayan boykot listeleri yapmalarının nedenini biliyorsunuz değil mi? Bilmeyenler için yazmış olayım. İnsanlık tarihindeki en ahlaksız güruh olan siyasal İslamcıların ahlaki üstünlük taslayabilmeleri için. Böylelikle Filistin'e olan üzüntülerini gösterebiliyorlar.

Peki bu kahve zinciri neden hedefte? Bugün biraz yoruldum aslında. Onu da siz düşünün. Bulmak çok da zor olmayacak.

Bu blogun insan hikayeleri anlatmak için kurulduğunu daha önce söylemiş olmalıyım. Söylemediysem şimdi buraya yazıyorum. Bu blog, konusu insan olan bir fotoromandır aynı zamanda. Ancak üçüncü şahsa dair anekdotlar olarak algılamayın bunu. Bu sizin, bizim, hepimizin hikayesi. Zaten bizden omayan bir şey anlatılmaz burada.

İki farklı yitim anlatacağım size. İlki Kocaeli'nde on beş yaşındaken iş cinayetiyle aramızdan ayrılan Ömer Girgin. Haber sitelerinde gördüğüm kadarıyla eğitim masraflarını çıkarabilmek için çallışmaya başlamış. Sobaya dökülen tiner nedeniyle yandığı ve şehir hastanesinde tedavi altına alındığı yazıyor. On bir süren yaşam savaşını dün kaybetmiş. Kocaeli İSİG, bu elim hadiseyi baz alarak çocuk işçiliğine dikkat çekiyor. Onların önerilerine kulak verelim;

📰 Çocuk işçiliğini teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir. Tüm çocuklara parasız ve nitelikli eğitim sağlanmalıdır.

📰 Çocuk işçiliğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.

📰 Çocuk çalıştıran kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir. Bunu engellemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe konmalıdır.

Şimdi gelelim ikinci yitime. Kara Harp Okulu mezunu Piyade Teğmen Eril Alperen Emir, yirmi beş yaşındaydı. Pençe-Kilit Harekatı'nda şehit düştü. Bu ülke, artık Türkiye olarak adlandırılamayacağı için uğruna yaşamaya veya ölmeye değmez. Beni hüzünlendiren bu gencin sosyal medya paylaşımı oldu. Bir keresinde şöyle yazmış. Ben de onunla noktalayayım yazımı:

Yağmur ıslanmayana
Aşk yaşamayana
Savaş savaşmayana güzel.

Üniversitede Türkiye'nin farklı yörelerinden gelen, değişik dünya görüşlerine sahip insanlarla bir arada bulunma imkanına sahip olunca ister istemez karakter gelişimi noktasında faydası oluyor. Bir de bu kişiler İstanbul'un dört bir yanındaki semtlerde yaşıyorsa çok farklı hikayelerle besleniyor insanın ufku. Üniversiteye gitmek bu nedenle önemli. Bunları deneyimleyemediğiniz yer muhtemelen üniversite değildir.

Hiç aklınızı yitirir gibi hissettirecek kadar üzüldünüz mü? Bana bazen anlık bir his bazen de uzun süreli efkar geliyor böyle. Öfkelenince insan kendini kaybedebilir ama bu çeşit bir üzüntü nedendir, bilmem.

Saatimin şarjını yanıma almayı unutmuşum. Şarjı bitince bir süre telefondan saate bakmak zorunda kaldım. Ne lanet bir şeymiş!

Fotoğraftaki saygıdeğer beyefendi sevgilin mi?

Bir üründen en az iki tane almak takıntı gibi bir şey oldu bende. Sizde de böyle bir durum var mı?

Bir suça verilmeyen her ceza aslında o suçu işleyenlere verilen bir ödül, kalanlara ise cezadır. Dün akşam Ankaragücü ile Rizespor arasında oynanan karşılaşmanın son anlarında hakemin yumruklanması, bununla kalmayıp yere düşünce tekmelenmesi aklımın havsalamın almadığı bir hadisedir. Bunu yapan kulüp başkanı olunca işin boyutu değişiyor.

Akıl vermiş gibi olmayayım ama bu aşamada Ankaragücü'nü ligden en az bir yıllığına men etmek, 2024-25 sezonunda ise adı İkinci Lig olan üçüncü seviyedeki ligden eksi otuz puanla başlatmak yerinde olacaktır. Dün geceki skandal bu kulüp için ilk değildir. 4 Eylül 2022 tarihinde oynanan Beşiktaş maçında da bir holigan karşı takımın oyuncusuna saldırmıştı.

27 Kasım 2022'de ise Göztepe ve Altay arasında adına terör denebilecek olaylar yaşanmıştı. Sonucunda ise iki takımın da bu maçtan puan alamayacağı söylenmişti. Şimdi TFF ne yapacak? Ankaragücü'ne yaptırım uygulamazlarsa, bu sene ligi tatil etsinler ve şampiyon çıkmasın. Bu da, tüm takımları cezalandırmak demek.

Bu ülke artık Türkiye değil. Kuryeyi öldüren Somalili, polisin de yardımıyla elini kolunu sallayarak kaçar. Müstehcenlik diye bir suçlama yöneltilerek insanlar gözaltına alınır. Yerel mahkeme üst mahkeme üyeleri hakkında dava açar. Eskiden Mültecistan diyordum ama yeni bir adlandırma gerek.

Yıllar üzerine düşünmeyi sürdürüyorum. Galiba 2016'da hayata dair tüm umutlarımı, hevesimi ve sevincimi kaybettim. Peki size bunları kaybettiren hangi sene oldu?

Show thread

Hani şarkıda diyor ya "Başka bir evrende, en güzel halinle" diye. Güzellik mesele değil ama onunla daha önce tanışmayı dilerdim.

Mesela hazırlık sınıfında, o zaman aşık olduğum kız yerine o olsaydı. Bu kafa uyumu, bu kimyayla şu anda evli olabilirdik. Fakat o zamanki halimle şimdi arasında dünyalar kadar fark var. Eminim o da çok farklıdır.

Bir kere, 2015'te hayallerim vardı. Aklım bir değil belki on karış havadaydı. Dolayısıyla şen şakrak, dışarı daha açık biriydim. Henüz izlemediğim çok sayıda kült film ve eğlenceli dizi, okumadığım kitapların yanında İstanbul'un gidip görmediğim pek çok yeri vardı.

Elbette o zamandan bu zamana değiştim ve geliştim. Ancak öğrenciliğin getirdiği boş vakte rağmen cebimdeki para babamın verdiğiyle sınırlıydı. KYK bursuna ertesi yıl başvurmuştum.

2015 ile bugünü kıyasladığımda kendimi tanıyamadığım gibi ülkeyi de tanıyamıyorum. Sekiz yıl önce aklı başında insanlar vardı ve sözleri belli ölçüde dinleniyordu. Bugünlerde sağduyu yok oldu. Bunun beraberinde toplum da yitip gitti. Hiçbir skandala yeterli tepki verilmiyor. Dünyada bu kadar lakayıt bir yığın daha yoktur sanırım.

Son iki günde aldığım iki karar:
🏢 Bir çeşit sosyal medya olarak gördüğüm LinkedIn platformunu artık yalnızca bağlantı bulmak ve kariyer edinmek için kullanmak.
✉️ Yasaklanma söylentilerinden dolayı Protonmail hesabımla kaydolduğum platformlardaki kayıtlı mail adresimi Gmail ve Outlook adresleriyle değiştirmek.

İnsanların sizi ego tatmini için kullandığını anladığınızda nasıl hissediyorsunuz ve -belki daha önemlisi- ne yapıyorsunuz? Ben böyle şeylere pek takılmıyorum artık. Dünyalıkla ilişkimi belli ölçüde kestim sayılır. İnsanları önemsediğim dönemde bu tür davranışlar beni üzerdi ama kimin ne ima ettiğini anlamakta güçlük çekerdim. Şimdi algım daha açık; gelin görün ki umrumda değil.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.