Show newer

28'inci hafta photomania

1️⃣ Kendi çektiğim bir fotoğraf
2️⃣ İnternetten indirdiğim bir fotoğraf
3️⃣ Storilerden edindiğim bir fotoğraf
4️⃣ Ekran görüntüsü

Bu "Galericiler batıyor, esnaf kan ağlıyor, turizmciler köyüne dönüyor, emlakçılar sinek avlıyor" tarzı haberler inanılmaz kolpa geliyor.

Işık açıp kapatmakla olacak iş değil. Yeniden bir toplum ve ulus olabilmek, ülkemizi geri almak ve yok olmamak için en geç kasımda seçim yapılması gerek.

Fransa'da dört sol partinin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi, genel seçimlerde birinci parti geldi. Macron'un partisi ikinci olurken Ulusal Cephe elli sandalye arttırmasına rağmen üçüncü sırada kaldı. Ekşi Sözlük'te "Avrupa'da yükselen aşırı sağ" başlığı 13 Kasım 2014'te açılmış. On yıldır bunu bekleyen garip bir kitle var ve yine mağlup oldular. Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri onları umutlandırmıştı ama bu seçimde de aşırı sağ sandalye kaybetmişti.

İran'daki devlet başkanlığı seçimlerini de reformist aday Mesud Pezeşkiyan kazandı. Türk kökenli olması dışında anlamlı bir Türkçe analize ulaşmak zor. Okuduğum birçok yerde ülkeyi yönetenin devlet başkanı olmadığı, dolayısıyla halkın değil rejimin umudu olduğu söyleniyordu.

Birleşik Krallık, Fransa ve İran için en azından değişimin kapısı aralanmış oldu. Türkiye'de en geç kasım ayında seçime gidilmeli.

27'nci hafta photomania

1️⃣ Kendi çektiğim bir fotoğraf
2️⃣ İnternetten indirdiğim bir fotoğraf
3️⃣ Bir trashpost görseli
4️⃣ Ekran görüntüsü

Dün yapılan seçimlerde Keir Stanmer liderliğindeki İşçi Partisi, ezici bir zafer elde edecek gibi görünüyor. BoJo'yu hiç göndermemeleri gerekirdi.

Mereyü 🇺🇦:verified:  
Korkunç bebek Chucky'e benzeyen Birleşik Krallık Başbakanı Liz Truss, bu ay patlak veren hükümet krizinin ortasında istifa etmek zorunda kaldı. Hal...

26'ncı hafta photomania

1️⃣ Bana gelen bir fotoğraf
2️⃣ Bulunduğum grupta paylaşılan bir fotoğraf
3️⃣ İkonik bir görsel
4️⃣ Ekran görüntüsü

Julian Assange artık özgür! Yapılan anlaşmaya göre suçunu kabul etmesi halinde beş yıl hapis cezası alacak fakat içeride olduğu süre göz önünde bulundurularak salıverilecek. Böylece ülkesi Avustralya'ya dönebilecek. Hak yerini tam olarak bulmadı ama lokum dağıtılır bunun hatrına.

25'inci hafta photomania

1️⃣ Kendi çektiğim bir fotoğraf
2️⃣ İnternetten indirdiğim bir fotoğraf
3️⃣ Storilerden edindiğim bir fotoğraf
4️⃣ Ekran görüntüsü

1 Mart 2024'te lüks aracıyla emniyet şeridinde bekleyen ATV'lere çarpıp bir çocuk babası 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci'nin ölümüne neden olan ve olay yerinden kaçan 16 yaşındaki ehliyetsiz sürücü Timur Cihantimur ve onu önce Mısır'a, daha sonra Amerika'ya kaçıran annesi Eylem Tok'un son günlerde medyaya yansıyan mahkeme haberlerinin insanların gazını almak için girişilen bir psyop olmamasını umuyorum.

Son zamanlarda harcadığım en verimli otuz liraydı. Resmen bir dertten kurtardı beni.

Asgari ücrete temmuz zammı yok. Yurtdışı çıkış harcına astronomik zam ve bahşişlere vergilendirme geliyor. Artık şöyle bir şey lazım.

Hiçbir olay veya kişi özelinde konuşmuş olmayayım ama cumhurbaşkanına hakaret (TCK 299), devlet alametlerini aşağılama (TCK 301) ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etme (TCK 216) gibi tüm lèse-majesté yasaları kaldırılmalıdır. 2024'te böyle kanunların olması, insanların bu yüzden yargılanması ve dahası hapis yatması utanç verici.

Ali Koç, Fenerbahçe'nin başkanlık seçimini neden bu kadar kişinin takip ettiğini anlayamamış. Bunun takımının büyüklüğünden olduğunu sanıyor. Ona kibarca hatırlatalım: Soytarıları herkes izler.

Türkler kadar öjeni sevdalısı bir toplum daha var mı acaba? Engelli, cüce, yaşlı, otizmli, obez ve kendi normal tanımına uymayan kimseye tahammülü yok bu toplumun. Her yerde dillendirilemese de, bir dost meclisinde ayrımcı düşünceler duymak işten bile değil. Ancak halkın belli bir kesimine hizmeti savunan seçkinci görüşlerin sonu gelmez. Galiba engellilere uygun kentlerde yaşamamamızın nedeni de bu garip tutku.

İnsanların kazandığı parayı herhangi bir yatırımda değerlendirmeyip yeme-içme, tatil veya hobi için harcamasını "sınıfsal" olarak nitelemek sinyalcilik gibi geliyor. Sinyalcilik de ezikliktir. Bunu genellikle yeni yetme solcular yapıyor.

Geçen sene ekim ayının sonunda dükkanına böyle bir uyarı asan Vezneciler'deki Rağmen Sahaf, İBB'nin kira sözleşmesini yenilememesi nedeniyle kapanmış. Bir kez daha en doğru adaya oy verdiğimi hissediyorum. İşletmeciye bakanlıklar, devlet beslemesi terör yapılanmaları ve AKP'li belediyeler sahip çıkacaktır ama ben bir sonraki dükkanını Gazze'ye açmasını öneriyorum.

Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında bir Fenerbahçe taraftarının elendiği soru. Bu güzide kulübümüzün logosunda bulanan renkleri içeriden dışarıya doğru hatırlayalım: Sarı, lacivert, yeşil, kırmızı, siyah ve beyaz. Yalınlıktan uzak ve çorba gibi bir logo tercihi taraftarların da kafasını karıştırıyor.

Yine Giray Altınok'un bir çalışması olan Var Bunlar dizisini izledim. Aslında sondan bir önceki bölümdeki garson kesitini görmüş ve izlemeye karar vermiştim.

Başrollerde Tufan karakterine hayat veren Giray Altınok ve onun ekürisi Samet'i canlandıran Kerem Özdoğan var ki onu Prens dizindeki Elçi Sangu rolüyle tanıyoruz. Birçok kişi diziyi Gibi ile benzeştirmiş. Absürt mizah olması ve iki ana karakter bulunması bakımından benzer bir kurguya sahip ama bu dizinin öne çıktığı birkaç nokta var.

Birincisi Samet'in işi dolayısıyla kurumsal hayata dair izlenimleri sunabiliyor olması. Mesela, kahve makinesiyle dövüştüğü bölüm harikaydı. Ayrıca, her bölümün kopuk birer evren yerine tüm dizinin sürerlik sağlaması da onu Gibi'den ayırıyor. İki karakter de kadın düşkünü olarak resmedilmiş. Biriyle flört imkanı bulunca onlar için sınır yok.

Dizinin yayınlandığı platform beIN Sports'un internet yayının yapıldığı Tod olunca pek yayılmaması normal. Bazı sahneler hiç akmıyordu. Samet karakteri öyle salak ki insan "Salaklığın da bir sınırı olmalı" diyor bir yerde. Ali Sunal'ın olduğu bölüm bir vodvili andırıyordu. Buket karakteri diziye renk katmış. Karakteri oynayan Cansu Diktaş, aynı zamanda Giray Altınok'un eşiymiş.

Bir bölümün 20-25 dakika olması oyunu ve kurguyu diri tutmuş. Bazen yarım saatlik bölümler bile sıkabiliyor. Sezonların on üçer bölüm olmasının bir anlamı var mı bilemiyorum. Galatasaray'ın her maçını takip eden, fırsat bulduğunda deplasmanlara da giden Giray Altınok, çiçekler, bardakların iç rengi gibi birkaç yere sarı ve kırmızıyı yerleştirmiş. Umarım farklı projelerde izleriz kendisini.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.