Show newer

Zamanında çok konuşulan bu kadın işten çıkarılmış. Getir, küçülmeye gidiyor. Belki de 2025'te batacak. Bunun böyle olacağı viral olan videodan, yanlış reklam politikalarından, gözümüze sokulan PR'dan, rakipleri karalamalarından ve yurtdışı pazarından çekilmelerinden belliydi. Ben de her defasında söyledim. Görünen kök kılavuz istemez.

Bu videoda da kadının ihbar süresi gözetilmeden ve hakları korunmadan işine son verildiğini anlıyorum ki bu hiç profesyonel değil. Öğlenleyin çat diye kapı dışarı etmişler. Hadi bunları düşünmüyorlar, insan psikolojisi diye bir şey var. Böylesi bir aşağılamanın altından nasıl kalkar insan?

Yirmi iki saniyelik bu videoda dikkatimi çeken şey iş aramaktan üstü kapalı yakınması oldu. Yirmi yedi yaşında iş aramak neden garip olsun? Asıl garip olan %1'lik zengin kesimin tüm servetin %41'ine sahip olmasıdır. Türkiye fakir bir ülke değildir, sömürülen bir ülkedir. Krizin nedenini biraz da burada aramak gerekmektedir.

Mereyü 🇺🇦:verified:  
Son dönemde adını anmak istemediğim elim olayların üst üste gelmesinden dolayı paylaşımlarıma bir süre ara vermeyi düşünüyordum. Şimdilik bazı konu...

Günlerdir hedef gösterilen teğmenlere destek postudur.

"Hiçbir şey olmasa bile İnsan Kaynakları yılda en az iki defa bombalanmalıdır" adlı çalışmam

Araç trafiğine kapatılan Ordu Caddesi'nde yavaş yürüdüğünüz için arkanızdan gelen motor tarafından korna ile uyarılaibilirsiniz. El arabasını iki insan boyu doldurmuş hanutçu, tramvaya binerken size dikkat kesilebilir. Cinsel organlarını yaprak ile kapatan, mızrak ile savaşan kabilelerde bile böyle ilkellik görülmemiştir.

35'inci hafta (Zafer haftası) photomania

1️⃣ Kendi çektiğim bir fotoğraf
2️⃣ İndirdiğim bir fotoğraf
3️⃣ Bir karikatür
4️⃣ Ekran görüntüsü

Varoluşumuzun teminatı ve hikayemizin başlangıcı olan 30 Ağustos zaferini minnetle anıyorum.

Young Boys'un Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri...

Sağlam bir kadro, iyi psikoloji ve taraftar desteğiyle şu fikstürden 16 puan almamak için bir neden yok. Avrupa Ligi izlemek istemiyorum.

Ağustos dump.

Bu ay yemek fotoğrafları hariç dört fotoğraf çektim. Benim için idare eder bir ay olsa da Galatasaray için kabus gibi bir aydı.

Galatasaray, İsviçre ligi sonuncusuna her iki maçta da yenilerek Şampiyonlar Ligi'ne veda etti ve yeni formatın ilk temsilcisi olma şansını elinden kaçırdı. Bu gece uyku tutmaz oldu. Sabaha nasıl çıkarız bilemiyorum.

Avrupa Ligi, artık daha güçlü takımları bünyesinde barındırıyor. Sekiz maçın oynanacağı grup aşamasını geçmek sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Fenerbahçe, geçen turda elendiği için bu aşamada yer alacak. Beşiktaş ise Lugano'yu elemesi durumunda gruplarda yer alacak. Perşembe günleri İstanbul'daki maçların çakışması halinde şehrimizde küçük çaplı bir kaos yaşanabilir. Beşiktaş'ın elenmesini diliyorum tabii ama bu durumda Konferans Ligi'nde devam edeceği için yukarıdaki olasılık geçerliliğini koruyor.

Başka takımları bırakıp kendimize bakalım. Geçen sezondan beri final niteliği taşıyan tüm maçları kaybettik. Taraftar başta 'hayırlı mağlubiyet' olarak yorumluyordu ama artık rahatsız etmeye başladı. En yakından uzağa doğru bu maçları inceleyelim:

27 Ağustos 2024 - Young Boys : Takımda ve taraftarda anlam veremediğim bir kibir var. Bu maçtan önce herkes en az iki farklı galibiyetten emindi. Neuchâtel Xamax gibi olacağını ben de düşünmüştüm ama yanıldık. Maçlar kağıt üzerinde değil sahada oynandığı için kaybettik. Bunun muhasebesini yapmak yönetime kalmış.

21 Ağustos 2024 - Young Boys : Batshuayi girip iki gol atmasa farkın daha da büyüyeceği bir maçtı. Galatasaray, bir takım izlenimi sunmadı. Halbuki iki yıldır birlikte oynayan futbolcular bunlar. Bu sezon pek transfer yapılmadığına göre bu tablo, bozulmuş bir kimyaya işaret ediyordu. Rövanşta iki farklı galibiyet konusunda herkes olumlu düşünüyordu.

3 Ağustos 2024 - Beşiktaş : Üçü son on dakikada yenen beş gollü bir hezimet. Santradan gelen gol odaklanamamaya neden olmuş olabilir. Son on dakika kuyruğu dik tutabilseydik 2-0 bu oyun iyi bir skordu. Takımın tatil havasından çıkmadığını net bir şekilde ortaya koyan maçtı. Beşiktaş, bir kupa finali gibi oynarken Galatasaray, sıradan bir hazırlık bir maçı gibi gördü bu maçı. Resmi sosyal medya hesaplarında bile o heyecan yoktu. 'Nazar boncuğu' dedik, geçtik.

19 Mayıs 2024 - Fenerbahçe : Kendi sahamızda yarıştaki rakibimizi yenip şampiyon olmak varken yokları oynadık. Bu sonuçla hem Fenerbahçe'nin alternatif evrende yaşayan taraftarına psikolojik güç verdik hem de şampiyonluğu bir hafta geciktirdik. Maçtan sonra, Ali Koç'un hak mahrumiyeti almasına neden olan olaylar daha büyük rezaletti. Sahada kazanılır veya kaybedilir. Sonuçta on üçüncü olduğunda da başka takımın değil, bu takımın taraftarıydık. Fakat Galatasaray'ın, Türkiye'nin en büyük spor kulübünün bu hale düşmesi acı vericiydi.

29 Şubat 2024 - Karagümrük : Devam etsek belki de kazanacağımız bir kupadan, maça asılmadığımız için elendik. Ligin daha önemli görüşü taraftarda ağır bastı.

22 Şubat 2024 - Sparta Prag : Son on beş dakika dengeli oyunu sürdürebilsek son 16 ve çeyrek finalde olmak işten bile değildi.

12 Aralık 2023 - Kopenhag : Bu maçı kazansaydık yola Şampiyonlar Ligi'nde devam edecektik. Muhtemelen bir sonraki turda elenecektik ama bu biraz da prestij meselesi.

11 Kasım 2023 - Hatayspor : Yenilmezlik serisinin bozulduğu, liderliği averajla Fenerbahçe'ye devretmemize neden olan maç. Namağlup şampiyon olamamamızın en büyük nedeni. Beraberlik iyi bir sonuçtu. 2023-24 sezonunu unutulmaz yapacaktı.

Chappell Roan, son zamanlarda dinlediğim en değişik müzikleri yapan sanatçı. Sena Şener sayesinde keşfettim. Garip bir hayat enerjisi var şarkılarında fakat biraz da her şeyden bıkmış halde. Özellikle Good Luck, Babe! parçasını dinlemenizi tavsiye ederim.

"Atatürk olmasaydı adınız Yorgo olurdu." dünyanın en iyi argümanı. İradesini şeyhe, şıha ipoteklemiş insanlar için bir de çaba mı sarf edeceğiz?

Metro, tramvay veya otobüs hiç fark etmez, her yolculukta balık turşusu gibi kokan biri oluyor. Bu millet her şeyi biliyor ama neden çürük yumurta kokmamaması gerektiğini bilmiyor. Kokarca gibi gezmenin sana ne yararı olabilir?

AKP'nin İzmir'i düşman gibi görmesine alıştık fakat konu İzmir'de yaşanan bir felaket olduğunda İslamcılar neden orgazm çığlıkları atıyor? 2017'deki bombalı saldırı, 2020'deki deprem ve dünden beri süren yangın hep bu aşağılık güruhun gerçek yüzünü gösterdi. Vatansever olmadığınız gibi, insan da değilsiniz!

Böyle videolar yine sosyal medyada viral olmaya başladı. Ortam anaokulu gibi olduğundan bir çeşit göz boyama olduğunu düşünüyorum.

Mereyü 🇺🇦:verified:  
Genç kadınların ofiste geçirdiği bir gününü anlattığı bir küsür dakikalık videolara denk geliyorum. Yemek yiyor, kahve içiyor ve sohbet ediyorlar. ...

Ahlak bekçisi erkekler yetmiyormuş gibi, bir de pick me kızlardan kamusal alanda çıplaklık öğüdü dinliyoruz.

Değil tüm internet geçmişimin erotik içeriklerle dolması, ifşam çıksa bile içim rahat olur. Çünkü kimseye cinsellik üzerinden ahlak satmadım.

Nasyonal Sosyalist Yeraltı gibi bir gerçeklik varken neonazi olmaya özenen Türkleri acı ve şaşkınlık içinde izliyorum.

Eskişehir'deki korkunç saldırı, bireysel de olsa, bu tür olayların devam edeceği izlenimi uyandırdı bende. Yakında Almanya ve Fransa'daki gibi aşırılığa karşı sokağa çıkabiliriz. Fakat gel gör ki, iktidar onlardan yana!

Bir devlet yetkilisine, katıldığı bir toplantıda "İstanbul'un trafiği nasıl çözülür?" diye sormuşlar. O da "Terör değil ki bitiresin." demiş.

7 Ekim'deki terör saldırısı İslamcılar ve solcular tarafından sevinçle karşılanmıştı. Onlara göre Filistin, üzerindeki ölü toprağını atarak kıyama duruyor ve işgal altındaki topraklarını kurtarıyordu. Aklı başında insanlar bu terör saldırısının karşılığının çok ağır olacağını söylemişti. Zaten Türk solcusunda akıl aramamak lazım.

İsrail o zamandan beri Hamas, Hizbullah ve Husiler'e karşı savaşıyor. Bunu Beşinci Arap-İsrail Savaşı olarak tanımlamak için henüz erken. On aylık sürecin en güzel tarafı belli aralıklarla bize empoze edilen "Terör, teröristleri öldürmekle bitmez." sloganı oldu. Bu hastalıklı düşünce özellikle Çözüm Süreci denen garabette çok dillendirildi.

Halbuki Türkiye, PKK'nın elebaşlarını öldürmüş değildi. Çözüm Süreci başladığında ise terör örgütü, devleti dize getirdiği yönünde bir algıya kapıldı. Bu yıllarda ana akım medyada Apo'ya ev hapsi tartışılırken PKK, şehirlere mühimmat yığıyordu. Sonucu da Cizre ve Sur'un dümdüz edildiği Hendek Operasyonları oldu.

Devlet, AKP belasından önce de terörle etkin bir mücadele içinde değildi. Kontrgerilla ve JİTEM gibi aygıtlar Ülkücü mafyaya terk edilmişti. Bu nedenle de terörle mücadele etmesi gereken kurumların kendisi narko-terör örgütleri olup çıkmıştı. Doğrusunu isterseniz Ülkücülere koyun bile emanet edilmez.

Devlet, terör baskısıyla ezilen vatandaşları için de pek bir şey yapmadı. 2001'e kadar Kürtçe yasaklı bir dildi. Bugün Kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonu var ama onu da Osman Öcalan ölünce izleyen kalmadı. 2024'e gelindiğinde devlet iki kelime Kürtçe yazıya dahi çok sert tepki vermeyi sürdürüyor. Sorunları bu şekilde aşmak çok zor.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.