29 Şubat, dört yılda bir kez takvimlerde yer alan bir gün. Bu seneki versiyonunda çalışıyorum. Yani benim ve milyonlarca emekçi için kayıp oldu. Bedavaya bir gün daha çalışmış olduk.
Peki önceki versiyonlarında ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Ben yazayım;
2020: Babam daha sonra kolon kanseri olduğunu öğrendiğimiz bir rahatsızlık nedeniyle ameliyata girmişti. Dolayısıyla yoğun bakımdaydı. Zaten koronavirüs salgının Türkiye'de de olduğu konuşuluyordu. Resmi açıklama bekleniyordu.
2016: Pazartesiye denk geliyordu. Bir gün öncesinde Nadir Hastalıklar Günü etkinliği yapmıştık. Herkese bunu anlatıyordum. Hazırlık sınıfındaydım.
2012: Lisenin ilk yılıydı. Dokuzuncu sınıftaydım. Fizik dersi vardı. Hocası sert mizaçlı bir kadındı. İçinde bulunduğumuz günün dört yılda bir kez geldiğini ima edince gülümsemişti.
2008 ve öncesini hatırlamıyorum.
Bugün Ataköy Baruthane'ye gitmek üzere plan yapmıştım. İşimi bitirdikten sonra metro ile Ataköy-Şirinevler istasyonuna gelip ara sokaklardan dolanarak yürüdüm. Hava çok güzel. Şubat ayına göre fazlasıyla sıcak denebilir. Yol üzerinde Migros dikkatimi çekti, Atrium AVM'ye uğradım ama bir şey almadım.
Sahilyolu yönüne aynı sokakta devam etmek imkansız olduğundan bir ara yolu kaybettim. Bu sırada karşıma Ayamama Yaşam Vadisi çıktı. Gerçekten yaşama karşı azmimi ve isteğimi yükseltti. Buradan sonra ilerlediğim yoldan emin olamadım ve Petal Haritalar'dan yardım aldım. Rauf Orbay Caddesi'ndeki üstgeçidi yeniledikleri için kullanıma kapatmışlar. Navigasyon beni üç yüz altmış metre yürüttükten sonra karşıma koca bir hiç çıktı, mecburen geri döndüm. Yol üzerinde herhangi bir yaya geçidi veya trafik ışığı da bulunmadığından dikenli tellerden atlayan mülteciler gibi atladık yola ve karşıya geçtik.
Son beş yılda İstanbul çok güzel bir dönüşüm geçirdi. Parklar, kütüphaneler, kültür-sanat alanları inşa edildi veya yeniden düzenlendi. Zaten ben de kentte daha fazla AVM veya toplu konut değil nefeslenecek yeşil alanlar, kafa dinleyecek mekanlar ve eğlencek yapılar istiyorum. Bir de daha az çalışmak, daha fazla yeri gezmek, daha fazla kitabı okumak, daha fazla dizi ve filmi izlemek, daha fazla müziği dinlemek istiyorum. Yaşamak zaten bunlarla yaşamaktır. Günün yarısını işe ayırıp sosyal medyadan boş yapmak ve gri evlerde pineklemek zaman öldürmektir.
Baruthane Millet Bahçesi bu anlamda çok iyi olmuş. Aileler, çocuklar, çiftler hep buradaydı. Fotoğrafları çekerken gözüm yaşardı ama havadandır diye düşünüyorum. Böyle mekanların artması dileğiyle başka bir paylaşımda görüşmek üzere.
Kanye West, güneyimizdeki garip savaş hakkındaki bir soruya "Bu konuda yeterince bilgi sahibi değilim. Ben Atalanta'da doğdum, beni böyle tartışmaların içine çekmeyin. Herkese barış ve sevgi ama yaşadığım şehirde her hafta on dört çocuk ölüyor. Bana bunu sorun." demiş. Kendinden böyle bilgece bir yanıt beklemezdim. Bizde biraz bu tavır eksik.
Birine derdini anlatınca
🌍 Dünyanın sonu değil
⚰️ Senden kötü durumdakiler de var
💨 Bu da geçer
🎈 Boş ver
gibi tavsiyeleri pek anlayamıyorum. Galiba insanlar söyleyecek sözü olsun diye başvuruyor bu kalıplara. Yoksa ben herhangi bir sorunumun dünyanın sonu veya kötünün kötüsü olduğunu; geçmeyeceğini düşünüyor değilim. Boş vermek ise ayrı bir yazının konusu.
"Alo alo, muhterem samiin…
Burası İstanbul Telsiz Telefonu,
1200 metre tul-u mevç, 250 kilosikl…
Bugünkü tecrübe neşriyatımıza başlıyoruz…"
Türkiye'de radyo yayını Eşref Şefik'in 6 Mayıs 1927 tarihinde seslendirdiği anons ile başlamıştır. Gece takvimi yırtarken öğrendim bugünün Dünya Radyo Günü olduğunu. Sabah dinlediğim yayınla da yukarıdaki ayrıntılara erişebildim. En azından kutlanacak bir gün daha...
Daha önce yapmam gerekirdi ama az önce sildim. Artık kimlikteki adıyla kayıtlı. Zaman ne getirir, ne götürür bilinmez ancak rüyada görmeyle bir şeyler olacağına inanmıyorum bundan sonra.
Bir fiil kökünü yeterlilik kipiyle çekimleyince yapabilmek, olabilmek, koşabilmek gibi mastarlar elde ederiz. Bu mastarlara dahi anlamına gelen de bağlacını ekleyip üçüncü tekil kişi ile çekimlediğimizde yapabilir de, olabilir de, koşabilir de sözcükleri çıkar karşımıza. Bazen de bağlacının kök ile kip arasına yerleştirildiğine tanıklık ediyorum. Bu tür söyleyişler hem kulağı tırmalıyor hem de nasıl yazılacağı bilinmiyor. Yanlış olsa da dile yerleşmiş bu uygulama için tire ile ayırmayı önerebilirim. Böylece yapa-da-bilir, ola-da-bilir, koşa-da-bilir eylemlerini türetiriz.
Öykü ve deneme okumayı çok seviyorum. Biri kurgusal, diğeri gündelik yaşamdan, her ikisi de kısa yazın türleri olması bakımından diğerleriyle karşılaştırıldığında önceliğimdir. Bugüne kadar yapıtlarının çoğunu okuduklarım arasından Sabahattin Ali ve Yaşar Kemal, Anadolu'yu tam anlamıyla anlatan yazarlardır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Sait Faik Abasıyanık, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Haldun Taner üstattır. Refik Halit Karay, Peyami Safa ve Sezai Karakoç, sıkılıp yarım bıraktığım ve pek beğenmediğimdir. Yusuf Atılgan, ilginç bir deneyimdir. Tahsin Yücel ve Orhan Veli Kanık, ufuk açıcıdır. Duygu Asena ve Füruzan, kadınların dünyasını anlamamı sağlamıştır. Ferhan Şensoy, eğlencelidir. Ancak Aziz Nesin, bambaşkadır; yeri apayrıdır. Keşke daha çok yazsaydı.
Finlandiya'da cumhurbaşkanlığı seçimlerini %51.62 oy oranıyla Alexander Stubb kazandı. 1946'da Carl Gustaf Mannerheim istifa ettiğinden beri İsveç kökenli biri cumhurbaşkanı olmamıştı. Kendisi Sauli Niinistö ile aynı partiden ve 1 Mart 2024 itibariyle göreve başlayacak. Böylece Ulusal Koalisyon Partisi'den seçilen dördüncü cumhurbaşkanı olacak.
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.