Madem bugün atı olmayan bireyin başı çektiği ırkçıların mahkeme önüne çıkmasının yetmişinci yıldönümü, biz de Ülkücülerin 12 Eylül’den önce yaptığı katliamları analım;

🐺 16 Mart Katliamı: 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde yedi öğrenci öldürülmüştür.

🐺 Malatya Katliamı: 17-20 Nisan 1978 tarihlerinde üçü çocuk sekiz kişi öldürülmüştür.

🐺 Balgat Katliamı: Mustafa Pehlivanoğlu ve beraberindekilerin dört kahvehaneyi taraması sonucu beş kişi ölmüştür.

🐺 Bahçelievler Katliamı: Ankara’nın Bahçelievler semtinde Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı ve Ünal Osmanağaoğlu’nun failleri arasında olduğu cinayetler dizisidir. TİP üyesi yedi kişiden biri havlu ile boğularak, dördü kurşuna dizilerek, ikisi de Eskişehir yolunda pusuya düşürülerek öldürülmüştür.

🐺 Maraş Katliamı: 19 ve 26 Aralık 1978 tarihlerinde başta Aleviler olmak üzere solculara ve Kürtlere yönelik şiddet olaylarıdır. Bunun sonucunda 111 kişi ölmüş, 559 ev yakılmış ve 290’a yakın işyeri tahrip edilmiştir.

🐺 Piyangotepe Katliamı: 16 Mayıs 1979’da Ankara’nın İncirli Mahallesi’nde gerçekleşen kahvehane baskınıdır. Faillerden Ali Bülent Orkan, 13 Ağustos 1982’de Ulucanlar’da idam edilmiştir.

🐺 Çorum Katliamı: 1980 yazında Alevilere yönelik şiddet olaylarıdır. 57 vatandaşımız Ülkücü terörü sonucu hayatını kaybetmiştir.

Hiçbir eyleme katılmamış, otoritenin herhangi bir tavrını sorgulamamış, böyle gelmiş böyle gider diye düşünen insanlara acıyorum sadece.

18'inci hafta photomania

1️⃣ Kendi çektiğim bir fotoğraf
2️⃣ Telefonumdan bir ekran görüntüsü
3️⃣ İnternetten indirdiğim bir görsel
4️⃣ Bana ait olmayan bir ekran görüntüsü

Deezer'in günlük çalma listemde (Daily Mix) karşıma çıkardığı şarkı bir miktar tatsız oldu.

Ahmak seperatörü bir ifade var ya "1 Mayıs'ta eylemciler meydanlara çıkar, ertesi gün gerçek işçiler temizler" diye. Ben de 'gerçek bir işçi' olarak bugün iş çıkışı Taksim'e gittim. Özellikle seçimden sonra İstiklal Caddesi'nde daha fazla Türk olduğunu görüyorum. Bu akşamüstü de öyleydi.

AKP'nin Taksim'i kapatmaktaki ısrarına akıl sır erdiremiyorum. Belki de emekçilerin bu sembol mekanda buluşmasıyla hayat pahalılığının gündeme gelmesinden çekiniyorlardır.

Gezi Parkı her zamanki gibi şahane fakat çiseleyen yağmur yüzünden tenha. Günler bir şekilde geçiyor, yeni olan eskiyor. Bir gün mutlaka 1 Mayıs, Taksim'de kutlanacaktır. Bu seneye olmaz da ondan sonraki sene olur ama eninde sonunda olacaktır.

Nisan ayında Trenyol'dan on dokuz kez alışveriş yapmışım. Yılın ilk üç ayının toplamı da on dokuz. Taksitler yavaş yavaş bittiğinden tekil alışverişi biraz abarttım sanırım.

Kartvizitim geldi. Yolda sniper tarafından vurulmamak için arka yüzünü paylaşıyorum sizinle.

Hazreti Kent lokantaları (azze ve celle) yüzünden birbirimize girdiğimiz liberal, liberteryen arkadaşlar için bir bayrak buldum. İyi niyetimin nişanesi olsun.

Bu berbat geceyi bir ölüm haberi şenlendirebilir.

Bugün bana F klavye perileri geldi. Tuşları söküp yeniden konumlandırdım.

Tüm emekçilerin bayramını kutlarım. Bu 1 Mayıs'ta kendi çektiğim grev, protesto, slogan ve emeğe dair fotoğtafları derledim. Telefonumu aldığım 2021'den beri her yıldan bir fotoğraf var.

Getir, Avrupa ve ABD pazarından çekiliyormuş. Pandemiyi, daha doğrusu hükümetlerin uyguladığı sokağa çıkma kısıtlamalarını fırsat bilip agresif büyüyen, orta ve uzun vadeli planı bulunmayan, elemanına değer vermeyen her şirketin kaderi budur.
QT: qoto.org/@mereyu/1096870352730

Mereyü 🇺🇦:verified:  
Yılbaşı gecesi bakanın kuryelik yapması ve şimdi de piyano çalan kurye. Getir, her yere verdiği reklamlar yetmiyor olacak ki (tramvaylarda giydirme...

Kadıköy'de Moda Caddesi'nin başında Migros 7/24 açılmış. Sanırım iki yıl oluyor ama ben sosyal medyada bugün gördüm ve gitmek istedim. Sadece otomatlardan oluşan bir market bu. Fiyatlar da market fiyatları ve el yakıyor.

Dışını çekerken bir hanımefendi poz verdi. Çiseleyen yağmurdan kaçan üç kadın buraya sığınmıştı. Bir şey almak isterdim ama gözüm pek kesmedi. Son fotoğrafta da kediyi görüyorsunuz. Umarım bu tarz girişimlerin sayısı artar.

Sinan Ateş'in tetikçisi Eray Özyağcı'yı taşıyan kurye Vedat Balkaya, cinayetten bir buçuk saat sonra "Görev tamam" pozu vermiş. Ne utanmaz bir güruh!

Son birkaç aydır yüzüm hep kırmızı olduğu için bugün bebek yağı (Dalin) sürdüm. Fakat bir işe yaramadı. Yine kıpkırmızı yüzüm. Sanki üzerinde deri yok. İnsan teni kıvamına gelmedi bir türlü.

TikTok'un ilk kez popüler olmaya başladığı zaman insanlar henüz dik çekim videolara alışmamıştı. Bu dönemde telefonu dik tutarak fotoğraf ve video çekenlere cahil ve beceriksiz muamelesi yapılıyordu. Ancak bu mecra video editlemeyi bir kaç aşamada yapabileceğiniz bir ortam sundu. Yaygınlaşması da bu kolaylıkla birlikte oldu.

Artık TikTok, Instagram'ın ardından Türkiye'de en çok kullanılan sosyal medya platformu oldu. Burada sosyal medyanın tartışmalı bir kavram olduğunu kabul ediyorum. YouTube, WhatsApp ve Ekşi Sözlük de sosyal medya sayılabilir fakat bu TikTok'un başarısını küçültmüyor.

Bugün dik çekim videolar, YouTube ve Instagram gibi platformlarda yer almakta, dahası bu tarz içeriklere de "Tiktok" denmektedir. İki dakikadan kısa, dik çekim ve aşağı doğru kolayca kaydırılabilir videolar sosyal medya algımızın anlık tüketilebilir şeyler üzerine kurulmasına neden oldu.

Mahsun Karaca'yı takip ettiğim için çekimini aşama aşama gördüğüm Mahsun J dizisinin ilk sezonunu bitirdim. Sanırım GAİN politika değişikliğine gitmiş. Dizinin bölümleri kırk dakikanın üzerinde. Halbuki bu platform bize otuz dakika civarında içerikler sunma niyetindeydi.

Dizi, çalışarak bir türlü para kazanamayan Mahsun'un illegal yollara sapmasını konu alıyor. Reklamcılık yapan çocukluk arkadaşı Leyla ile maceralara atılıyorlar. Mahsun Karaca, Ülkemizde 2018'den beri süregelen iktisadi krizin insanlık krizine dönüştüğünü anlamak konusunda mahir biri. Bunu yapımda güzel işlemiş.

Tanınan bir oyuncuya yer vermemesine rağmen oyunculuklar yapmacık değil. Leyla karakterini canlandıran Eda Akalın, harikalar yaratmış. Göksel'in sesinden Duruyor Dünya melodisi güzel bir jenerik olmuş. İstanbul manzaralarına da bu melodi eşlik ediyordu.

Ben sigara dumanından gözün gözü görmediği beşinci bölüme bayıldım. Gibi dizisindeki Ümitcan karakterini burada görünce kafamda "Pop bu" sözcükleri çınladı. Kadın mafya lideri, seks işçiliğini toz pembe gösteren odaklara karşı güzel bir yanıt olmuş.

Fakirlik içinde büyüyen, emeğinin karşılığını bir türlü alamayan, üstüne üstlük ömrünün çoğunu çalışarak geçiren kimselerin başka yollara sapması doğaldır. Neoliberalizmin aslında bir çöküş olduğu son derece anlaşılır bir biçimde aktarılmış. İkinci sezonu merakla bekliyorum.

Show more
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.