🇹🇷 Piyade Teğmen Abdulkadir Güler
🇹🇷 Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan
🇹🇷 Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya
🇹🇷 Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay
🇹🇷 Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli
24 Mart günü Pençe Kilit Operasyonu'nda şehit düştü. Beş kişi bazıları için sadece sayı olsa da benim için çok acı. Diyecek söz bulamıyorum.
Elmas Lig'in bu sezonki ikinci ayağı olan Birmingham'daki yarışlarda adeta özgün adıyla Commonwealth Games olarak anılan İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları izledik.
100 metre kadınlar finalini 11.11'lik derecesiyle Britanyalı Dina Asher-Smith kazandı. Jamaikalı Shericka Jackson 11.12 ile onu takip etti. Britanyalı Daryll Neita ise üçüncü oldu.
100 metre erkekler finalinde Kanadalı Aaron Brown 10.13 ile birinci geldi. Jamaikalı Yohan Blake ve Kanadalı Jerome Blake ilk üçlüdeki yerini aldı.
400 metrenin galipleri Britanya'dan çıktı. Zoey Clark ve Matthew Hudson-Smith yarışları kazanan sporcular oldu.
500 metre kadınlarda Etiyopya hakimiyeti göze çarpıyor. Dawit Seyaum, Hawi Feysa ve Fantu Worku ilk üçteki sporcular oldu.
800 metre kadınlarda 2002 doğumlu Keely Hodginson galip geldi. Mayosuna bayıldım. Erkeklerde ise Kanadalı Marco Arop kazandı.
1500 metrede İskoç Laura Muir ve Kenyalı Abel Kipsang yarışları kazanan isimler oldu.
110 metre engelli yalnızca erkeklerde koşuldu ve Jamaikalı Hansle Parchment birinci oldu. Kadınlarda ise 400 metre engelliyi Amerikan Delilah Muhammad kazandı. Onu iki Ukraynalı takip etti.
Kadınlar disk atmada Valarie Allman 67.83'lük derecesiyle ilk sıradaki yerini aldı. Bu alanda efsane olan Sandra Perković ise 67.26 ile ikinci oldu. Erkeklerde kazanan Sloven Kristjan Čeh oldu. 71.27'lik atışı tüm rekorları altüst etti.
Kadınlar sırıkla atlamada Amerikan Sandy Morris 4.73'ü üçüncü hakkında geçmeyi başardı. 4.65 ile bu sezon yaptığı en iyi derecesini egale eden Katerina Stefanidi, Tina Sutej ile ikinciliği paylaştı.
Kadınlar uzun atlamada Alman Malaika Mihambo 7.09'la turnuva rekoru kırdı. Marına Beh-Romançuk 6.66 ile ikinci geldi.
Son olarak erkekler yüksek atlamada Kanadalı Django Lovett kazandı. Halfshave lakabıyla bilinen Gianmarco Tamberi 2.28 ile bu sezonki en iyi derecesini yaptı ve ikinci oldu.
Elmas Lig'i televizyonda yakalayıp izlemek güzel oluyor. Biraz şenlik havasında geçen bir etkinlik.
Bağcılar ve devamındaki Parseller'den reklamlı ve mesajlı bayraklar. 20 Nisan akşamüstü çekmiştim ikisini de.
Euroleague Dörtlü Finalleri bu akşamki Olimpiyakos-Anadolu Efes maçıyla başladı. Anadolu Efes, ilk yarıda yavaş oyun kurdu ve hücumlardan eli boş döndü. Bol bol üçlük denedi ama yarısında başarılı olabildi mesela. Olimpiyakos'un savunması sıkı olduğu için oyunu boyalı alana taşıyamadı. Olimpiyakos da iyi sayılmazdı ama Efes, beceriksizce davrandı. Savunmayı iyi kuramadığı için komik pozisyonlardan sayı yedi. Sanırım o ruhu bulamadı.
Üçüncü çeyrekte işler değişti. Altı sayı farka ulaşıp arayı sürekli açtı. Oyun bir süre 57-48'de takıldı. Üçlükler öyle isabetli oldu ki fark iki haneye çıktı. Bu bölümde Efes, bir miktar aşağılayıcı bir oyun sergiledi.
Son çeyrekte pinpon oyunu oynandı. Karşılıklı ataklarla geçen oyun iki tarafın da faul haklarını erken doldurmasıyla sosyal mesafe ile oynandı. Son hücumda, oyunda pek varlık gösteremeyen Micić'in üçlüğü tüm Türkiye'yi çılgına döndürmüştür muhtemelen. Şimdi Efes'in önünde tek ihtimal var.
Bugünün 19 Mayıs olması, maçı ilginçleştiriyordu. Anadolu Efes mutlaka kazanmalıydı ve kazandı. Yayıncı kuruluşu da ayrıca takdir etmek gerek. Tribünleri çektikleri kısımlar tadında bırakılmış, abartılmamıştı. Grafikler de çok iyiydi.
Anadolu Efes, geçen sezonun şampiyonu ve bence iptal edilen 2019-20 sezonunun da şampiyonudur. Ergin Ataman'ın nasıl bir deha olduğunu son topta gördük. Şimdi bunu finalde tekrarlamak kaldı.
1926'da ilk kez Samsun'da Gazi Günü olarak kutlanan 19 Mayıs, 24 Mayıs 1935'ten itibaren Atatürk Günü adıyla resmileşmiştir.
Bu yıl aynı zamanda Beşiktaş'ın girişimleriyle Fenerbahçe Stadı'nda bir spor günü organize edilmiştir. Bunun resmiyete dökülmesiyse 20 Haziran 1938'de gerçekleşmiştir.
12 Eylül 1980'de yönetime el koyan Milli Güvenlik Konseyi, ulusal bayramları yeniden düzenleme yoluna gitmişti. 19 Mayıs da bundan nasibini aldı ve 1981'den itibaren Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı adıyla anılmaya ve kutlanmaya başladı.
Bugün ne Atatürk'ün aziz hatırası kaldı ne gençlik ne de spor. Yine de kutlu olsun! Hep böyle kalacak değil sonuçta.
Bazı şeylerin dile gelmesi zordur. Ancak onlar üzerine de konuşmak gerekir.
New York'un Buffalo kentinde marketten alışveriş yaparken öldürülen on insan da işte bu türden bir meseledir. Motivasyonun ırkçılık olduğu bu terör saldırısı beni gerçekten çok üzdü. Daha doğrusu üzmekten çok, sinirlendirdi. Katliamın failine sabahtan beri etmediğim küfür kalmadı. Keşke New York'ta idam cezası olsaydı. Olsaydı da böyle aşağılık bir varlık sırf yaşadığı için insan muamelesi görmeseydi. Bu sıfatı hak etmekten çok uzak çünkü.
ABD'de akıl hastalığı seviyesinde bir nefretin varlığı da tamamen ayrı bir konu. Bazıları siyahlar Amerika'ya dün gelmiş veya o ülkenin misafiriymiş gibi davranıyor. Onların hiçbir zaman Amerikalı olmasını istemiyorlar. Bu alçak saldırı da tüm o yanılgıların dışavurumudur.
Bizi kurtaracak olanın sevgi olduğunu hatırdan çıkarmayalım. Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseyi kırmaya değmez.
Birçok kişinin tahmin ettiği gibi Ukrayna, bu yılki Eurovision'u kazandı. Hem de açık ara farkla. Pek kimsenin aksini savunduğu halde Birleşik Krallık, ikinci sıradaki yerini aldı. Kendisinin işgale karşı mücadele veren Ukrayna'yı en çok destekleyen ülke olduğunu hatırlatmak gerek. Destek noktasında fazla çekingen davranan Almanya da yalnızca 6 puan alarak sonuncu oldu.
Ukrayna, böylece üçüncü kez yarışmayı kazanmış oldu. İlki 2004'te İstanbul'da, ikincisiyse Stockholm'de 2016'da gerçekleşmişti. Ruslana'nın hal edilmiş galibiyetinin yanında, 2016'daki yarışmayı kazanan Jamala'nın 1944 adlı şarkısının dibine kadar siyasi olduğunu es geçmeyelim.
Kaluş Orkestra'nın şarkısı son yıllarda yapılan Eurovision şarkılarına göre fena değil ama salt şarkı olarak birinciliği ne kadar hak eder bilemem. Flüt kısmı hoş ama rap olmamış.
Her şey bir tarafa 2023'te yarışmanın Ukrayna'da nasıl düzenleceğini düşünmeleri lazım. Ukrayna'nın doğudaki kentleri büyük oranda işgal edildi. İşgalci Rus ordusu her geçen gün ilerliyor. Batılılar tüm bu olanları oyun sanıyor galiba.
Pınar Karşıyaka, Anadolu Efes'i 79-73 mağlup etti ve seride durumu eşitledi. Maç baştan sona çekişmeliydi. Bu da oyunu güzelleştirdi. Son bölümde Karşıyaka'nın atağı oyunu kopardı.
İyi ki ligimizde böyle lokomotifler var. Türk Basketbol Ligi'nin dünyanın sayılı liglerinden biri olmasının nedeni de budur.
Viyana Çevresi'nin kurucusu Moritz Schlick, 22 Haziran 1936 günü eski öğrencisi Johann Nelböck tarafından öldürülür. Gerçekte öyle mi bilemeyiz ama kendisi mahkemede yaptığı savunmada Viyana Çevresi'nin savunduğu fikirleri kötücül, din ve metafizik karşıtı olarak gördüğünü söyler.
Asıl mesele Schlick'in Yahudi olması olabileceği gibi Nelböck'ün gönlünü kaptırdığı Sylvia Borowicka ile Schlick arasında bir ilişki olduğundan işkillenmesi de olabilirmiş.
1938'de Anschluss gerçekleşince yani Almanya, Avusturya'yı ilhak edince Nelböck serbest bırakılır. Bir nevi ilk ihtimalin gerçek olduğunu düşünen Naziler, filozof katilini ödüllendirir.
Bu olay bana 2 Ocak 2019 günü öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından öldürülen Ceren Damar Şenel'i çağrıştırıyor. Hikmet'in avukatlarının mahkemedeki mide bulandırıcı savunmasını da es geçmemek gerek. Gerçekten yazık.
NBA Play-off ikinci turunda Heat, Sixers'ı iki maçtır darlıyordu. Ancak Phila'nın içeride oynadığı iki maçı kazanmasıyla seriye denge geldi.
Philadelphia'ya sempatim olsa da taraftarı olduğumu söyleyemem. Yıllardır desteklediğim takım Golden State. Finalde bu ikisinin karşılaşması bana ilginç bir haz verir doğrusu.
Bu gece oynanan diğer maçta Dallas, Suns'ı yenerek seride durumu 2-2'ye getirdi. Son şampiyon Bucks, son topta kazandı ve Celtics ile olan seriyi beşinci maça taşıdı.
Golden State, Memphis'e karşı çok üstün bir oyunla kazandı. Thompson, Curry ve Green'i bir arada oynatma şansına erişmişken dört maçlık seride kaybedeceğini düşünmüyorum.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamının üzerinden tam 50 yıl geçmiş. Her 6 Mayıs bana bu hukuksuzluğu hatırlatıyor.
Bundan üç yıl önce de kimsenin inanmayacağı bahanelerle İstanbul'un belediye başkanlığı için yapılan seçimler iptal edildi. Seçilmiş İBB başkanı bir nevi sürgüne gönderildi.
Yası dışlamamak gerekiyor fakat bu sabah biraz daha pozitif olmak adına tarihte bugün yaşananlara baktım:
1889'da Eyfel Kulesi açılmış. 1927'de İstanbul Radyosu yayına başlamış. 1930'da Hakkari'de deprem olmuş. Bunun sonucunda 2514 kişi hayatını kaybetmiş. 1936'da Ankara Devlet Konservatuvarı kurulmuş.
Bu tarihi olaylar arasında en can alıcı olanı Hindenburg Faciası'dır. 36 kişinin öldüğü bu kaza sonucu balonun taşıma aracı olarak kullanılmasından vazgeçildi.
1940'da John Steinbeck, Gazap Üzümleri adlı eseriyle Pulitzer Ödülü'nü kazandı. 1994'te Manş Tüneli açıldı. On yıl sonra ise Friends sona erdi. Beni pek sarmasa da dizi tarihinin en sevilenlerinden.
Bugün aynı zamanda Hıdırellez. Umarım bu yıl Hızır ve İlyas darda kaldığımızda yardımımıza koşar.
Kolonya koleksiyonun en yeni üyesi Torku.
Diğer limon kolonyalarına göre daha keskin bir kokusu var. İngilizcede adına bitter lemon denen bir tür sanki. Selin veya Eyüp Sabri Tuncer gibi devlerinkilerinden çok farklı.
Aslında 100 mililitrelik olanlarından alacaktım ama sonunda bunu buldum. Eskiden Bir Milyoncu olarak tabir edilen dükkanlardan birinden kolonya şişesi almak aklıma geldi neyse ki.
Bunu son zamanlarda çok söylüyorum ama yine söylemeliyim: Ne umduk ne bulduk...
Russian Doll dizisinin ikinci sezonu, ilkinin birkaç gömlek üstüne çıkmayı başarmış. Diziye adını veren ifade aslında matruşka anlamına geliyor. Gerçekten de matruşka misali içiçe geçmiş hikayeler görüyoruz.
İlk sezonda karakterimiz Nadia, 36'ncı yaş gününün kutlandığı doğumgününde çeşitli biçimlerde ölüyor ve yeniden başladığı yere geliyor. Burada zamana karşı amansız bir mücadele veren Nadia, bu açığı fark ediyor ve onu kullanmaya başlıyor. Dizi boyunca anlıyoruz ki Nadia, zeki bir kadın. Bilmece çözmek konusunda oldukça başarılı.
Üç yıldan fazla bir süre sonra gelen ikinci sezonda Nadia, 40'a varmak üzere. Bu sezonda Nadia, ölüp bir oyun misali en baştan başlamak yerine tarih içinde bir zaman yolculuğu yapıyor. Burada metronun çok fazla kullanılması ilgimi çekmişti. Macaristan ve Doğu Berlin enstantaneleri de bir hayli hoştu. Annesi ve anneannesinin yerine geçip kendi kaderini değiştirmeye çalışırken başarısız olması aslında kaderin tanımıyla ilgili bir konu. Onlar gibi olmaya direnen Nadia, sonunda istemediği bir vaziyette buluyor kendini.
Son dönemde eğlenceli olmasına rağmen bu kadar derin bir yapım izlememiştim. Büyük bir olasılıkla son sezon olacak üçüncü sezonu iple çekiyorum. Başta Natasha Lyonne olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik etmek gerek.
Madem Trabzonspor resmen şampiyon oldu, bir süredir atıl bıraktığımız serimize devam edelim.
Bu fotoğrafı 13 Nisan günü Gaziosmanpaşa'da çekmiştim. Hem de herhangi bir mahallesinde değil Taşlıtarla olarak anılan merkezinde. Saat 16.00 olmak üzereydi.
Bir iki gün arayla aldığım iki meyve suyu da muhteşemdi.
Dimes'in kırmızı meyveli olanını içerken cenneti yudumluyor gibiydim. Gerçekten çok değişik bir şeydi bu.
Juss ise değişik meyvelerden yaptığı meyve suyunda egzotik bir tat yakalamış. İçinde ananas ve mango olduğunu düşünmüştüm ama yokmuş.
Bundan sonra meyve suyu denince bu ikisinden şaşmam gibi duruyor. Piyasada karton içerisinde satılan ilave şeker içeren meyve nektarları ve meyve aromalı içeceklere de dikkat etmek gerekiyor.
🇸🇪 Mereyusblog
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.